Dün akşam bir tartışma programında konuşmacılardan biri kasıla kasıla:''Ben yıllardır hiç değişmedim, hep aynıyım!'' diyordu.
Çok şaşırdım;gayet şık, yaşını başını almış, aristokrat görünümlü bir beyefendiydi karşımdaki..
Bir başka programda izleyicilerden biri telefonla yayına bağlanıp soruyor:'' Hocam Peygamber Efendimiz yemeği elle ve yerde oturarak yermiş, bizim de öyle yapmamız gerekir mi?''
Allah'tan, İlahiyatçı Hoca durumu toparladı ve o zamanla bu zamanın çok farklı olduğunu,bir takım değişimlerin de hayatımıza uygulanması gerektiğini usulünce ifade ederek durumu toparladı...
Her gün yüzlerce böyle örneklerle karşılaşıyoruz.
Aslında yukarıda anlattığım ve buna benzer karşılaştığımız durumların birbirinden farkı yoktur ve bunlar cehaletin dik alasıdır
Gerçekten zaman öyle çabuk geçiyor, akşamdan sabaha hatta bir saat içinde her şey öyle öyle hızla değişiyor ki; bazen buna ayak uydurmakta zorlanıyor insan.
Bak dostum benden söylemesi; eğer adımlarını hızlandırmaz ya da olduğun yerde saygı duruşuna devam edersen; kurtlar kuşlar seni yer,sonra demedi deme.
Değişimin en büyük engeli alışkanlıklardır. Alıştığı şeylerden kolay kolay vazgeçemez insan, zor gelir yeni şeyler öğrenmek,yeni adımlar atmak...
Temelinde tembellik yatar.
Değişime karşı çıkan insanların oluşturduğu toplumlar geri kalır.
Dinamik toplumlar değişimlere ayak uydurdukları sürece varlıklarını koruyabilirler.
Sonra ne olur mi olur?
O dinamik toplumlar geri kalmış toplumları sömürerek ekonomilerini güçlendirirler, semirirler...
Değişim için insanın düşünmesi, okuması, gözlemlemesi,mukayese etmesi,araştırması, çevresinde ve dünyada yaşanan olayları yakından takip etmesi gerekir.
Yoksa okuduğu, gördüğü,anlatılan her şeyi doğru sanıp, bunu başkalarına satmaya kalkarsa bu çok çok çok büyük tehlike arz eder.Öyle önünüze konan her şeyi yemeye kalkarsanız, mide fesatından gidersiniz benden hatırlatması.
Bilmek yetmez; fikrin de olması ve bu fikirlerin de paylaşılması gerekir.
Değişirken ÖZÜNE BAĞLI KALARAK yapmalı bazı şeyleri.
Örnek hemen aklıma geldi: Bir zamanlar tarlasını, tapanını satarak batı ülkelerine yerleşen gariban insanlarımızın izine geldiklerindeki rengarenk takım elbiseleri,başlarındaki şapkalar; yüzlerine karşı olmasa da bizleri arkalarından güldürmüş, hatta bir çok filme, karikatüre de malzeme olmuştur.
Demek ki; değişimin kuralları olmalı.
Elbette toplumun her bireyinden bu olgunluk, bu bilgelik beklenemez ama okumuş etmiş, göz önünde olan kişilerin bu  işe önderlik etmesi ve yönlendirmesi,bu kişilerin de; doğru bilgilere, sağlam fikirlere sahip, dürüst insanlar olamaları gerekir.
Gelişim için; değişim şarttır.
Düşünün : 10 yıl önceki halinizle bu günkü haliniz bir mi?
En başta dış görünüşünüz, yaşadığınız ev, eşyalarınız, arkadaşlarınız, müzik zevkiniz, tercihleriniz arabanız değişmiş.
Fikirleriniz?
''Hayııııırrrr!!!'' 
''Neden?''
''Değişmez efendim,değişmezzz!''
Çok beğendiğim saygı değer şair Dinmez Er ''Değişir Elbet Her şey'' isimli şiirinin sonunda diyor ki;

''Efendim
Değişmeyen nedir dediniz?
Üç beş metre amerikan bezi
Bir hasır,
Yirmiye yüz yirmi on adet tahta
Bir kaç kürek toprak
Cemaatten son dua
Fatiha!
Değişmeyecek tek şeydir.''
  
Toparlarsak; ''Ben yıllardır hiç değişmedim ve değişmem kardeşim! Yedimde neysem, yetmişimde de O'yum ''
diye övünüyorsan eğer; Kusura bakma dostum söylemek zorundayım:
SEN BU HAYATI BOŞA GEÇİRMİŞSİN, HİÇ BİR OT OLAMAMIŞSIN.

Saygılarımla
Sebahat Karagöz

( Elbet Değişmeli İnsan başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 9.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.