Öncelikle aşağıda sıralamaya çalışacağım bazı sorulara yaklaşımınızı belirlemeye çalışınız:

__ Kendinizle barışık mısınız?
__ Özünüze saygınız ve sevginiz tam mı?
__ Yaşama coşkunuz yeterli mi?
__ İyimserliğiniz artabilecek mi?
__ Alıngan mısınız?
__ Çevrenize duyarlı mısınız?
__ Ruh ve beden sağlığınızı koruyabiliyor musunuz?
__ Yetingen misiniz?
__ Kendinize yetebilmekte misiniz?
__ Haddini aşmak noktasında ne durumdasınız?
…,

Kendinizle barışıksanız özünüze saygınız ve sevginiz vardır. Özsaygı ve öz sevgiye sahip olanlar ancak başkalarını sayabilir ve sevebilirler.

Allah’ın verdiği can bizlere kutsal emanettir. Onu korumak en temel sorumluluklarımızdan ve görevlerimizdendir.

Bardağın yarısı doluysa yarısı da boştur. Asıl olan dolu kısmını görebilmek ve en azından görmeye çalışmaktır ki bu yöntemle iyimserliğimizi artırabiliriz. Aynı minval üzere bazıları artılı (+) gözlük takmaktan dem vurur ki bu da ılımlı, olumlu ve yapıcı düşünebilmemize cevaz verir.

Alınganlık insanın yaratılışında vardır lakin aşırısı önce bizleri ve dolayısıyla çevremizdekileri rahatsız eder. Bunu tamamen yok etmek mümkün değildir ancak kaygı, evham ve kuruntuları kendimize dert etmemeliyiz.

Toplum hayatı yaşadığımıza göre başta bencillik ve haset duygusu olmak üzere tüm kısır döngülerimizi en aza indirgemeye çalışmalıyız. İşte o zaman insanlarla madden ve manen paylaşımlarda bulunabiliriz ki bu hepimiz için elzemdir.

Çevremizdeki acı ve tatlı olaylara duyarsız kalamayız kuşkusuz. Doğum, düğün, ölüm ve benzeri olayları günlük yaşantımızda gözlemlemekte ve ister istemez etkilenmekte olup kendimizi sosyal ve ekonomik sorunlar dâhil hiçbirinden soyutlayamayız.

Yüce Yaradan’ın bizlere bahşettiği canı, ruh ve beden sağlığını olabildiğince korumak zorundayız. Hiç değilse belirli bir dengede tutmaya çalışmalıyız. Bunun için az ve temiz yemek içmek, spor yapmak, güzel ve estetik sanatlarla ilgilenmek, beceriler geliştirmek, …gerekir.

Varla yani sahip olduklarımızla yetinmesini bildiğimiz oranda huzurlu ve mutlu olabiliriz ki bunun için imrenti ve özentilerden mutlaka kaçınmalıyız. Daha da önemlisi ayağımızı yorganımıza göre uzatmalıyız.

Her işimizde ve sıkıntımızda ille başkalarından yardım ve destek almamız gerekmez çünkü insanoğlu ölüm hariç hemen her probleme bir çözüm bulabilecek yapıdadır. Bu da bizleri Allah’ın yarattığı tüm varlıklar içinde en kusursuz kılması sayesinde mümkün olabilmektedir.

Bütün yaratılanlar içinde anlaşılması da o denli güç lakin en güçlü varlıktır insanoğlu.

Malumu veçhile İslam’ın şartı beş lakin altıncısı olsaydı (Allah affetsin!) haddini bilmek olurdu kanaatimce. Her kim ve ne olursak olalım, ille haddimizi bilmeliyiz.

Aklımın erdiği ve dilimin döndüğü kadar yazıya dökmeye çalışarak yukarıda arz ettiğim bütün açıklama, öneri ve uyarılarım hiç kimseye sıkıntı vermez, diye düşünmekteyim.

İnsanız madem her hususta eksiğimiz, fazlamız ve kusurlarımız olabilir. Bu anlayışla kusursuz dost aramaya kalkmayalım zira dostsuz kalabiliriz. (Hadis)

İyi insan ve iyi yurttaş olabilmek için iyilik etmek yetmez. İlle kötülük etmekten, zarar vermekten, zulmetmekten, haksızlık etmekten, bölücülük ve ayrımcılık yapmaktan, hor görerek başkalarına tepeden bakmaktan mutlak kaçınmalıyız.

Hiçbir zaman anlayışlı, hoşgörülü ve paylaşımcı olmaktan kaçmayalım öyle ki bütün güzellikler hepimizin olabilsin...

Yazımı doğaçlama bir beytimle tamamlamak isterim, izninizle:

Güzel dile güzel bul, olma insanlara kul;
Gerçek saadet sunmaz ne mülk, şan ne para pul.

07.02.2017

( Aynaya Bakalım! başlıklı yazı Eğitimci tarafından 10.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.