Oldukça uzunca bir aranın ardından yeni
bir yazıyla karşınızdayım.
Benim yazılarımın konusu çoğunlukla, hayatımızda
kalıplaşmış ve/veya kalıplaşması muhtemel düşüncelerin başka bir bakış açısı, “Buna
böyle denilmiş ama şöyle de denilebilir mi acaba?” gibisinden soruların yanıtı
varsa mümkün olduğunca onları değerlendirmek, değerlendirmeye çalışmak üzerine
oluyor.
Bu yazımda da sizinle “Kimse göründüğü kadar iyi,
anlatıldığı kadar kötü değildir.” cümlesine dair fikirlerimi paylaşmak isterim
müsaadenizle.
Konumuzu oluşturan cümlede ilk akla gelecek yorum şu
şekilde olacaktır muhtemelen: “Birini; gördüğünüz davranışlarıyla melek gibi
biri kabul etseniz de içinde fitne fesat birisi olabilir. Ve yine birini;
kulaktan dolma bilgilerle Şeytan’ın yeryüzü şubesi ilan edebilirsiniz ama
gerçekte tam tersi birisi olabilir. O yüzden birileri hakkında değerlendirmede
bulunurken peşin hükümlü olmak doğru değildir. Zira bilmediğiniz bir yönü söz
konusu olabilir.”
Bunda
kesinlikle bir sıkıntı yok. Bir de ne var ne yok diye madalyonun diğer yüzüne
bakalım.
Evet, kimse göründüğü kadar iyi olmayabilir. Kötü birisi
değildir. En ufak hainlik geçmez aklından. Sadece yüreği yorgundur. Etrafındaki
hemen hemen herkes ise ya bunu göremeyecek kadar kördür yada duyamayacak kadar
sağır. Belki de bazen biraz susup etrafımızdakileri dinlemek gerekir. Belki de görünmeye
çalıştığı kadar "iyi" değildir. Oysa kimse zayıf çelimsiz görmesin
diye "iyi" görünmeye çalışıyordur. Halbuki ölmek üzeredir ama
kimsenin haberi yoktur.
Evet, kimse anlatıldığı kadar kötü değildir. Belki bir
melek kadar masum diyebileceğimiz insanlar var ama
onun, iyilikleri art niyetli insanlara yaramadığı için kötü şeyler duyar ve
kötü biri gibi tanıyabiliriz onu. Hani sınavlarda vardır ya 3 yanlış 1 doğruyu
götürür diye, bu da ona benzer aslında. Yanlış şeyler duyduğumuz için yanlış
şeyler düşünür ve haliyle yanlış kişilere güveniriz. Ki bunlar neticesinde de
asıl güvenmemiz gereken insanı kaybederiz daha onun değerinin farkına
varamadan. Sorgulamayız. "Öyle diyorsa vardır bir bildiği elbet. "
deriz bir kişinin sözüyle. Belki beş kişinin veya on kişinin sözüyle. Ama
bilmeyiz ki o kadar kişinin elebaşı da o kötü niyetli kişi. Onlar da bu
sınavdan çakanlar yani.
Özetle toparlarsak bir söz vardır biliyorsunuzdur muhakkak; bir kitabı asla kapağına göre değerlendirme. İnsanlar da böyledir, kitaplar gibi. Kimi göründüğü kadar iyi değildir, kimi anlatıldığı kadar kötü. Siz bin bilseniz de bir bilene sorun yine de.