Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 21.02.2017
Okunma Sayısı : 1571
Yorum Sayısı : 5
Günün Yazısı

Bu Yazı 22.02.2017 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.


Yaklaşık bir buçuk ay baba dostum Cihangir amcaların evinde kaldım. 
Ancak bu güzel aile sadece tek maaşla geçiniyordu. Her ne kadar 
ablamın gönderdiği harçlıklarla eve gelirken elim boş gelmiyor olsam 
da, bu durum hiç içime sinmiyor. Beni rahatsız ediyordu.

Bu arada Baran Yurtdan ayrılarak otele çıkmıştı. Oldukça iyi anlaşıyor, 
zaman zaman Adalar'da ki parklarda birlikte oturup ders çalışıyorduk.  
Ben hem okumayı hem de okuduğum şeyi anlatmayı çok severim. O ise hem 
daha genç hem de sürekli okumaktan sıkılan bir arkadaştı. O nedenle 
genelde okuma derslerini kendisine anlatıyor, böylelikle bende daha iyi 
öğreniyordum.

Artık buluştuğumuz zamanlar yanında bir iki arkadaş daha getirmeye, hep 
birlikte beni dinlemeye başlamışlardı. Ardından matematik, muhasebe, 
istatistik gibi bazı dersleri de birlikte çalışmaya başladık. Bu durum 
genç arkadaşlarımın çok kolayına gelmiş ve çok  hoşlarına gitmişti. 
Otele gelip onlarla birlikte kalmam için sürekli ısrar etmeye başladılar. 
Otel sahibi Mevlüt amca da katip aradağını söyleyince onlarla birlikte 
kalma kararımı verdim.

Cihangir amcaya ve Emine teyzeye durumu açtığımda çok üzüldüler. Amcam 
"Oğlum bu evde nasıl olsa bir tencere kaynıyor, bize ne zararın var ki, 
otel köşelerine gidip ne yapacaksın? Geçinip gidiyoruz işte" Diyerek biraz 
sitem etti. Ancak onlara birlikte çalışmanın yararlarını anlatınca, 
banyo, çamaşır ve sair. ihtiyaçlarım için hafta sonu veya arada uğramam şartı 
ile ikna oldular.

"Aslında onların yanından ayrılma nedenlerimden biride, Emine teyzenin 
oğlunu bir türlü unutamamış olması ve özellikle her sabah namaz vakti 
hüngür hüngür ağlamasıydı.

Büyük acılar çekmiş, işkenceler görmüş birisi olarak bu konularda hiç 
tahammül gücüm kalmamıştı. Oğulları Celal'in ölümünde onlara büyük destek 
vermiş, günlerce onları yalnız bırakmayıp yardım etmiştim. Ama eve her 
yatmaya gelişimde zorla uyuyor ve sabahları işe uykusuz bir vaziyette 
gidiyordum."

Otele yerleştiğimde Baran bir odada yalnız kalıyor, diğer iki arkadaş 
ise birlikte kalıyorlardı. Baran benim kendisi ile aynı odayı paylaşmamı 
isteyince kabul ettim. Zaten her ne kadar Mevlüt amca bize indirim yapsa da, 
iki kişilik odalar daha da ekonomikti. 

Yine otel sahibinin izni ile odamızda yemek yapıyor ve hepimiz birlikte
yiyorduk. 

Bir kaç gün sonrada otel katibi olarak işe başladım. Gece geç saatlerde 
el ayak çekilince Müdüriyet odasında hep birlikte ders çalışıp, hem güzel 
vakit geçiriyor hem de oldukça güzel çalışmalar yapıyorduk. Sabahları saat 
08.00 de görevi teslim ediyor okula gitmeden önce ancak iki-üç saat kadar 
uyuyabiliyordum. 

Eğer çok erken bir saatte ders varsa ya gitmiyor, ya da uykusuz bir vaziyette 
gidip, okul dönüşü yine bir kaç saat uyuyordum.

Belki biraz zorlanıyordum ama her şeye rağmen işler yolunda gidiyordu. 
Bu durum annemi ve ablamıda çok memnun etmişti. Ablam  benim isteğim ile 
para göndermeyi kesmişti. Ama yine de arada dayanamayıp gönderdiği oluyordu. 

Ayrıca eğer çok fazla yorulduğumu hissedecek olursam işi bırakmamı kendisinin 
destek vermeye devam edeceğini söylemeyi de ihmal etmemişti.

Ben okuldan atılmadan önce üçüncü sınıftan altı ders verdiğim ve bu derslerin 
üç tanesi birinci dönemden olduğu için diğerlerine göre daha rahattım, ama 
muaf olduğum derslerde de onlardan yardımımı esirgemiyordum, ilk vizelerde 
dördümüzde alttan hiç ders bırakmayarak çok başarılı olduk.

Mevlüt amcada hem benim işimden, hem de birlikte çalışıp başarılı olmamızdan 
ziyadesiyle memnundu. Onu sevindiren bir diğer tarafta geceleri Müdüriyette 
hep birlikte olmamızın otelin güvenliği açısından faydalı oluşuydu.

Her şey istediğim gibi giderken, vizelerden sonra verilen bir haftalık tatil 
nedeniyle arkadaşlarımın memlekete gittikleri bir sırada gece nöbetinde 
yaşadığım bir olay işden ayrılmama neden oldu.

Bir gece sabaha karşı Afyon Emirdağlı bir otobüs şoförü yanında bir kadınla 
birlikte otele geldi. İşimin gereği evlilik cüzdanı olmadan birlikte gelen 
erkek ve kadına aynı odada yer vermem mümkün değildi. İşte ne olduysa bu 
yüzden oldu.

Seksen sekizinci bölümün sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN
( Bin Dokuz Yüz Seksene Doğru (Seksen Sekizinci Bölüm) başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 21.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.