Siyah bir zambağa düşerken cemreler,
Sustukça ağırlaşan yüreğim,
Sığar mı bu ıssız vadilere?
Varlığı cennet, yokluğu cinnet Hercai,
Al, beni de götür sen kokan illere!

Sen metropollerden gülümserken denize,
Ben yüksek dağlar, kimsesiz ormanlarda,
Yırtıcılarla geldim göz göze;
Çağlayanlarda yaralı ceylanlarla dertleştim.

Yaban güvercinleri sevgiyle oynaşırken,
Bir kartalın pençesine kaptırdım,
Aşk sarayının mutluluk tarifesini.
Aya ilham veren yüzün olmasaydı,
Ve yıldızları kıskandıran gözlerin olmasaydı,
Uykusuz gecelerde yitirirdim nefesimi.

Kuru kalabalıklar ürkütür beni,
Haram sokaklar korkutur beni.
İyisi mi, sen gel masal dünyama,
Serelim üstümüze gökyüzünü!
Varlığı cennet, yokluğu cinnet Hercai,
Son kez göreyim ay yüzünü!

Muhittin Alaca
 

( Varlığın Cennet, Yokluğun Cinnet başlıklı yazı Alaca tarafından 21.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.