KALİTELİ YAŞAMDA DOST VE ARKADAŞLIK
PORTFÖYÜNÜN DİZAYNI
Yüksek kaliteli bir
dost ve arkadaşlık ilişkisi, kaliteli bir insan olmanın ve yüksek kaliteli
yaşayabilmenin en önemli faktörlerinden birisidir. Yalnızlığın Allah’a (cc) mahsus
olduğunu, çevremizdeki insan dahil her türlü madde ve imkana her an muhtaç
olduğumuzu düşündüğümüzde, dost ve arkadaşlarımızın hakkıyla dizayn edilmesinin
önemi bir kat daha artmaktadır.
İnsanlar kalabalıklar
halinde yaşarlar. En kalabalık şehirlerin de daha kalabalık cadde ve mekanları
vardır. Nedense insanlar her gün hep oraya akarlar. Çünkü birbirimize her an
ihtiyacımız vardır. Çevremizde olan veya bize yakın olan herkes, dost ve
arkadaşlık portföyümüzde yer alır mı acaba?
Denize bir taş
attığımız zaman, taşın düştüğü noktadan itibaren sayısız ve düzenli yuvarlak
haleler oluşur. Taşın düştüğü noktaya kendimizi koyarsak, birinci haleye kaç
kişi sığar? İki veya üç kişi. İşte bunlar hayatımızın olmazsa olmaz derecedeki
yakın kişileri olmalı. Yani eş, çocuklar, anne-baba ve kardeşler. Bir de can
dost ve arkadaşlar. Ondan sonraki halede 4 veya 5 kişi. Bunlar da yakın
akrabalar veya can dost ve arkadaşlar.
Bu böyle sıralanıp
gider. Ama en zoru, haleleri hakkıyla ve başarıyla dizayn edebilmektir. Çünkü,
bizden kaynaklanan veya kaynaklanmayan, iç ve dış çevre faktörleri o kadar çok
dinamiktir ki, çevremizdeki haleleri sürekli oynatır. Eşiyle sürekli kavga edip
ayrı yaşayanlar, kardeş kardeşe miras bölüşümünde gırtlaklaşanlar, komşusunun
tavuğu yüzünden birbirini vuranlar, meslektaşını orantısızca kıskanıp hasetten
kahrolanlar, egoda, dedikoduda, şüphecilikte, kıskançlıkta haddi aştırıp
ortalığı yakıp yıkanların, dost ve arkadaşlık portföyüne akıl sır erdirilemez
doğrusu.
Böyle durumlarda
birinci veya ikinci halede olması gerekenler, halenin görülmeyen yerlerine
fırlatılmış olur.
Bir de tersini
düşünelim. Birileri hiç ummadığımız bir anda paraşütle gelir bizim halemizin
ilk sıralarına iniverir. Çoğu zaman bunda bizim etkimiz bile olmayabilir. Hiç tanımadığımız
ve beklemediğimiz bir anda çaresizliğimize çare olan birisi, dostluk halemizin
ilk sıralarına yerleşebilir. Dünyaya gelen bir tatlı torun saatlerimizin çoğuna
hükmedebilir. Emeklilikte aldığımız bir hobi kursundaki hoca veya yeni
arkadaşlar kafamıza çok uygun gelip, portföyümüzü yırtarak kendisine yer
bulabilir. Üniversiteye yeni başlayan bir delikanlının yakın çevresi birden
bire, tamamı halenin çok uzağından gelmiş dost ve arkadaşlardan müteşekkil
olabilir. Halenin ilk sıralarındaki bir lise arkadaşı, veril(e)meyen emekten
dolayı, halenin dışına atılmış olabilir. Bu bazen farkında, bazen de farkında
olmadan da olabilir.
Yaşadığı mahalleyi,
şehri ve ülkeyi değiştirenlerin dost ve arkadaşlık portföyü, hemen hemen
tamamen yenilenebilir. Uzakta olup da dost ve arkadaşlıklarını modern iletişim
teknikleriyle başarılı bir şekilde sürdürebilenlerin halelerdeki yeri sımsıkı
durabilir. Ama bunu başarmak, müthiş bir kaliteli emek gerektirir.
Görüldüğü gibi,
çevremizdeki dost ve arkadaşlık haleleri oldukça dinamiktir. Gidenler,
gelenler, gönüllü - gönülsüz gidenler, gönüllü – gönülsüz gelenler, haberli -
habersiz gelip gidenler, yapışıp kalanlar, incir çekirdeğine küsüp kaybolanlar,
sizin bütün çabanıza rağmen gitmekte ısrar edenler, kovmanıza rağmen asla
gitmeyenler. Uyuşamamamıza rağmen yakınlık ve hatırdan dolayı asla
uzaklaştıramadıklarımız ve daha niceleri…
Oldukça hareketli ve
değişken olan dost ve arkadaşlık yelpazemizi, sürekli yüksek kaliteli bir
şekilde dizayn edebilmek, İstiklal Savaşı kazanmak kadar zordur. Hemen hemen
herkesin bu yelpazesi paramparçadır. Yırtılan yerleri bazıları başarı ile hemen
dikebilirken, bazıları da olumsuz davranışları ile yırtıkları iyice
büyütmektedir.
Halenin tamamen dolu
olması da her hal ve durumda geçerli değildir. Teröristlerin çevreleri
yeterince doludur, ama kendine benzeyen insanlarla. Kalite nerde? Dağa gitti… Hırsızların,
tembellerin, gece hayatından vazgeçmeyenlerin, beslenmesine – sağlığına dikkat
etmeyenlerin çevreleri de insanla dolu olabilir. Kalite nerde? Suya düştü… Sapık bir düşünceye veya akıma kapılanların
da çevrelerinde çok insan olabilir. Kalite nerde? Şeytan çarptı…
Çevremizdeki halelerin
dolu olması da yetmiyor. Dolduranların da yüksek kaliteli olması gerekiyor. Bu mümkün
mü? Elbette çok zor. Hatta bazen imkansız. Esas zorluk burada başlıyor. Sipariş
versek bile bunu sağlamak imkansız. O halde, ya kalitesizlerle de kaliteli
ilişkiler sürdürmeyi başaracağız, ya da, çevremizdeki kalitesizlerle
kalitelileri sürekli değiştireceğiz. Peki bu kolay mı? Bu yukarıdakinden de
zor.
Ama unutmayalım ki,
kaliteli bir insanın işi zaten zordur. Ne demiştik: “Kaliteli yaşamanın yüksek
kaliteli bir bedeli vardır”. Kaliteli insan en zorlu şartlarda zoru
başarabilendir.
Bazı suni veya geçici
şöhretler vardır. Belirli bir meslekte, konumda başarı pik yapmıştır.
(Genellikle belli bir dönem içindir). Çevre hayranlarla dolup taşmış ve
halelerin düzeni patlamış ve idare edilmesi zor bir hal almıştır. Bu defa da
yakın korumalar ve body gardlar devreye girmiş, şöhretin çevresini zoraki
temizleyerek bir şekilde yine onun yalnızlaşmasını sağlamışlardır. Bu tür
insanlar şehrin en kalabalık caddesinde yürüyemezler, simit yiyemezler,
istedikleri gibi rahat kahkaha atamazlar. Zamanla yakın korumalarının koruyucu
davranışlarından bile rahatsız olmaya başlarlar. Şöhret bitip, yaş ilerleyince
de önceden yüksek kaliteli itibar bırakılmamış ise, “hoş geldin yalnızlık”.
Çevresel halemizi son
nefesimize kadar, yüksek kaliteli bir şekilde, an be an, değişen şartlara ve
dinamiklere göre, sürekli olarak yüksek kaliteli bir şekilde dizayn edip,
yaşamanın lezzetini artırmamız gerekiyor. Haydi buyrun: KOLAY GELSİN… KOLAY İSE…
Selam, sevgi ve
dualarımla. Allah’a (cc) emanet olun.
26 Şubat 2017 Saat:
07.00. Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman
COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı