bırak susmayı
suskun,
yıllar yılı
susarak ne kazandın ki?
farkında mısın
kaybettiklerinin?
isyanlar
içindeki ruhun senelere yenilmiş,
kendi
dünyasıyla baş başa.
kim anladı
halinden?
yaş dolu
gözlerinden kime ne.
anıların
derinliğine dalıp kaldığın anlarda,
aşktan mahrum
kaldığın zamanlarda,
susturdum
sandın gönül fırtınalarını.
aşksız geçen
her gün,
hesap soracak
sana gelecekte.
işkence içinde
kaldı yüreğin,
nasıl vereceksin
hesabını?
savaşmayı
bırak artık kalbinle.
suskun kalma,
bir kenara
fırlat mantık denen olguyu.
gönül dünyana
koşan aşka bak.
ellerini sana
açan sevgi dolu gönlün,
sıcaklığında
unut kendini.
teselliyi,
saçlarını
okşayacak ellerde ara.
gerek kalmaz o
an suskun kalmaya.
dökülsün
dilinden sevgi dolu sözcükler.
bu satırları
okuduğun anda,
yıllar yılı içinde
biriken özlemle,
göz
pınarlarında oluşacak bir çift damlada,
susarak
kaybettiğin zamanı bulacaksın.
aynalara bak
buğulanmış gözlerle,
izleri
kalmıştır kaybolan yılların,
ağaran
saçlarında.
sil bu izleri,
kır seni saran
zincirleri.
ezilme yeter
acıların altında.
geç kalmış
olmaktan korkma.
fecir vaktinde
ezanlar eşliğinde,
bekle doğan
güneşi.
ötüşür
bülbüller,
en güzel
kokularını sunmuş çiçekler.
hafif hafif
eserken seher yeli.
mest eyler
gönülleri dinlediğin nameler.
ilişirsin açık
bir pencere kenarına,
derin bir
nefes çekersin yaktığın sigaradan.
bir yudum
alırken taze demlenmiş çaydan,
gözlerinde bir
hüzün takılır uzaklara.
bir şarkı
mırıltısı olsa da dilinde,
sen yine
suskun gizem dolu dünyanda.
suskun kalmak
için mi yaratıldın?
tanrı’ya
isyanda olduğunu hatırla.
düşün bir kere
bu satırları yazan kalbi.
düşün ki bu
kalp;
yaşamdan
vazgeçmeye hazır aşkı için.
uzatmış
ellerini suskun kalbine.
seherin bu
deminde,
ruhunu saracak
bir aşk kapında.
sevgi dolu
sözcükler dudaklarında.
bırak geçmişi geçmişte
kalsın.
kaybolsun
geçmiş anıların içinde.
huzur dolu bir
gelecek için suskun kalma,
ne olur!
Mehmet
Macit
02.03.2010
Dikili/İzmir