Geçen yılların kapı eşiğinde duruyorum
Geçmişle yüzleşmenin ötesinde bir gecenin çırpınışları  duyduğum rüzgar sesleri ...
Kapı eşiğinde kıpırtısız  ben ve Attila ilhanın “ayrılıklar sevdaya dahil “şiiri eşliğinde ki bu ayrılık sadece sevgili anlamında değildir .Aile büyüklerimizi kaybettiğimiz zamanlar olsun kedimizin köpeğimizin kuşumuzun bize veda ettiği zamanları dahi kapsar kanımca.Bir tutam solmuş hatıraya eşlik eden ve duvardan beni seyreden saydam bir tablo içerisindeki gülün manzarasına takıldı gözlerim...Gülün iç içe geçen katmanları gibiydi hayat .
   Gerçekten dünyada zaman kavramı var mıdır hepimizin bir rüzgara takılıp savrulacağımız güne kadar o rüzgarın bizi doğumumuzdan ölümümüze deyin kah güneşli bir kumsala yaz akşamlarına kah ilkbaharın verdiği o tatlı ılık hatıralarla dolu yıllardan geçirmesine nasıl da izin veriyoruz. Yaz dönemi en tatlı zamanlar belki de hayatlarımızda sonbahar yaklaştıkça derin bir kedere bıraksa da yerini aslında en güzel mevsimdir sonbahar görüsüne katılıyorum renkleri itibariyle bile çok güzeldir ve bize bırakacakları da öyle oluyor en olgun zamanlarımız belki de dinginlik ve huzura varış . Gün gelip de o rüzgarın bizi bir kış parkına bırakacağı güne dek yine de koşturmaca bitmiyor aslında.Kimi zaman mutluluk dolu ,kimi zaman acı ,hüsran dolu koşturmacalar bunlar.
    Kış parkı soğuk ve acımasız görünse de içinde sıcak bir gizlilik taşıyor. Bu da bizim doğum ölüm döngüler imiz içerisindeki son yolculuğumuzun yani son tekamülümüz ün başlangıcı olduğunu düşündürüyor.Ölümden önce bu hayatta neler bırakıyoruz ne hatalar mutluluklar günahlar ve sevaplar.Kimse günahsız masum değildir önemli olan bunları kabullenmek ve asla tekrarlamamak ise bu uzak bir ihtimal değildir iyi insan olmaya adım atmak.
   Haksızlıklara boyun eğmemiz adaletsiz davranmamız da dahil yaşam yolculuğumuz boyunca yaptığımız en büyük hatalardan değil midir. Hak etmeyene paye vermek ve şımarana göz yummak parayla satılmak da en büyük vicdan yoksunluklarımızdır.
   Kendimizi yargılamak en zoru ve bunu başarmak en doğru olanı.Başkalarının hatalarını sorun etmektense geçmişimizdeki yaptığımız olmaması gerekenleri hatırlamalıyız. Yapılan güzel şeyler kolayca ve sık sık hatırlanırken kötü şeyler vicdanımızı rahatsız eden olaylar nedense bilinç altına itilir. Biraz yıllar geçip de yaş kemale erince bilinç altımız o gizlenenleri gözlerimizin önünden geçirmeye başlar. 
Kendini yargıla Anneni Babanı ya da her ikisini de yaşlılık dönemlerinde yalnız mı bıraktın veya kendi rahatın için huzur evine mi attın
Kendini yargıla çok sevip söz verdin yıllarını veren kişiyi günü gelince yüzüstü mü bıraktın
Kendini yargıla bir hayvana eziyet mi ettin vurdun mu aç mı bıraktın sevgiden yoksun hale mi getirdin
Kendini yargıla toplumsal olaylara sırtını dönüp rahatına mı baktın 
Kendini yargıla kimseye bir şeyini vermedin hep bana mı dedin
Kendini yargıla gülümsemekten çekinip suratsız bir tavırla mı gezdin hayatının yarıdan fazlasında 
Kendini yargıla başkalarının cumaya gidip gitmediği ibadet edip etmediğini değil kendinin bu görevlerini sorgula iyilik yap sevgi ver tüm ibadetlerden öte bir yola çıkarsın
Kendini yargıla paraya pula satıldın mı ,yoksa dik başını onurunu koruyabildin mi insan gibi yaşamakiçin.
Kendini yargıla tüm organlarından özür dilemesin ve sağlığına varlığına şükretmediğin için Allah’tan da af dilemen gerekecek.

   Oturup düşündüm masum değiliz hiç birimiz şarkısı kadar yoğun düşündüm…
Yargılıyorum kendimi şimdilerde çok ve temizleniyor um kuşkulardan olumsuzluklardan kendimden bile özür diliyorum her şey için.

Siz de denemelisiniz.
Hayat yolunu bir Nehire benzetebiliriz.
Pırıl pırıl akan bu nehrin kenarında sadece berrak düşünceler temiz bir ruh ve beden olan su şırıltıları ve temiz bir vicdanla yürümeliyiz

Yolun sonunda son yılların en sevilen kitaplarından olan Küçük Prens düşüncelerinize seslenecektir .
“Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan çok daha güçtür. Kendini yargılamayı başarabilirsen gerçek bir bilgesin demektir.” 

sevgi ile kalın
Ayşegül Aşkım Karagöz

( Kendini Yargıla başlıklı yazı ayşegülaşkım tarafından 19.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.