Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 21.03.2017
Okunma Sayısı : 1655
Yorum Sayısı : 4
Günün Yazısı

Bu Yazı 22.03.2017 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.



Geçen  senenin (2016)  Eylül  ayında  bir  arkadaşım  (  Ki  maalesef  şimdi  artık  ilişkiyi  kesmiş  durumdayız )  bir  yazı yazmıştı.  Yazının  konusu  kısaca  6-7  Eylül  olaylarıydı.

Efendim  bu  sitede  yazı  yazan  dostların  hepsinin  kültürlü,  iyi  kötü  okuyan,  araştıran  insanlar  olduğunu  düşünerek  ''6-7  Eylül  olayları  da  ne  Hocam?''  Diye  sormayacaklarını  düşünüyorum  ama  çok  kısa  bir  özet  yapayım  yine  de. 

Anlatılanlara  göre 1950 de tek  başına  iktidar  olan  Demokrat  Parti  ( DP)  ekonomik  bunalıma  girmişti.  Bu  bunalımdan  çıkışın  çarelerini  arayacağına hızla  yükselen  muhalefetin  sesini  kesmeyi  düşünüyordu.  Hatta  Alman  raporlarına  göre  7  Eylül  1955  Tarihi  itibariyle  ülkede  sıkı  yönetim  ilanı  planlıyordu  ama  ortada  sıkı yönetimi  gerektirecek  bir  durum  yoktu.

O  günlerin  en  büyük  sıkıntısı  Kıbrıs  konusuydu.  Kıbrıs'ta  Rumlar,  Türklere  baskı  uyguluyorlar,  hatta  katliam  yapıyorlar  diye  Türkiye'de  sıkı yönetim  uygulanamazdı  ki?  

Bir  taraftan  yitirdiği  güveni  tekrar  kazanmak,  diğer  taraftan  da  milletin  milli  duygularını  şahlandırıp  tüm  dikkatleri  başka  tarafa  çekmek,  bu  arada  muhalifleri  de  tamamen  sindirmek  için  şeytanca bir  plan  hazırladı(!)

Bu  plana  göre  bir  taraftan  Hürriyet  ve  özellikle  kendine  yakın  İstanbul  Ekspres  gibi  gazeteler  vasıtasıyla  Kıbrıs'daki  Türklere  yapılan  zulüm  ve  haksızlıklar  sürekli  işlenip  bu  arada  Türkiye'deki  Rumlara  karşı  cadı  kazanları  kaynatılırken,  öte  tarafta  öldürücü darbe  olmak  üzere  6  Eylül  1955 de  Oktay  Ergin adlı  Siyasal  Bilgiler  Fakültesi  Öğrencisi  bir  gence  Atatürk'ün  Selanik'teki evini  bombalattı (!) Öyle  ki  Oktay  Ergin'e  bu  bombayı  bizzat  Selanik  konsolosu  vermişti..  Yani  anlayacağız,  kendi  döneminde  en  fazla  Atatürk  heykeli  yaptırtan  Adnan  Menderes,  şimdi  Atatürk'ün  Selanik'teki  evini  bombalatıyordu.

[ İşin  ilginci  Oktay  Ergin  1992-1993  Yıllarında  Nevşehir  valiliği  yapmıştır ]  

Atatürk'ün  evinin bombalandığı  haberi  İstanbul'da  duyulduğu anda    özellikle  Kıbrıs  Türktür,  Türk  Kalacak  Derneği,  zamanın  MİT'i  olan Milli  Emniyet  Hizmeti,  Gladyonun  Türk  kolu  olan  Seferberlik  Taktik  Kurulu,  Sivas'tan  getirtilen  145, Trabzon'dan  getirilen 117,  Kastamonu'dan getirilen 116  ve  Erzincan'dan  getirilen  111  kişi  ile  birlikte  İstanbul'da  yaşayan  milliyetçiler  de  ayaklanarak    başta  İstanbul  olmak  üzere  (  Özellikle  İstanbul)  Rumların  yaşadıkları  şehirlerde  tam  bir  terör  estirdiler,  dükkanlar  yağmalandı,  evlere  girilip  yağmalama  ve  ırza  geçme  olayları  yaptılar  vesaire..Yani  feci  bir  tablo  vardı  7  Eylül  1955  günü  akşamı  itibariyle.

Türk kaynaklarına göre ölü   Rum  sayısı 11 di. 300  yaralı ,  60  tecavüz olayı  vardı.
4.214 ev, 1.004 iş yeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5.317 mekân saldırıya uğramıştı. (  Aslında  bu  rakamları  ezberlemek  lazım.  Zira  bu  gün değil  4214  ev,  4214  Rum  kalmadı  İstanbul'da ) 

Hükumet  bu  olayların  kabağını  komünistlerin  başında  patlatmış. İlk etapta  Aziz Nesin, Nihat Sargın, Kemal Tahir, Asım Bezirci, Hasan İzzettin Dinamo ve Hulusi Dosdoğru tutuklanmışlar. Ama  kabak  nasıl  onların  başında  patlamışsa  artık  hemen  aralık  ayında  serbest  bırakılmışlar.

Hükumet bizzat  kendisi  tertiplediği  olaylar  sonunda(!)toplamda 5104  kişiyi  tutukladı.  Ve  yine  aynı  hükumet  sırf  dikkatler  ekonomiden  uzaklaşsın  diye  olaylar  çıkarttı  ve  bu  olayların  sonucunda  60  Milyon  TL tazminat  ödeyerek  ekonomisine  rahat  bir  nefes  aldırdı (!)

Evet...DP  döneminde  ülkenin  ekonomisi  o  derece  berbat,  o  derece  kötüydü  ki (!)   Daha  sonra  içinde  bu 6-  7  Eylül  Olaylarının  da  olduğu  daha  pek  çok davadan  yargılanan  Adnan  Menderes'e  mahkemenin  hakimi  ''  Siz  çiftçinin  ve  memurun  cebini  parayla  doldurduğunuz  halde  askeri  hiç  memnun etmediniz''  mealinde  sitemlerde,  daha  doğrusu  hakaretlerde  bulunurken   bu  sözlerinin  günümüzde  ne  manaya  geleceğini  bilseydi  hiç  ağzını  açar  mıydı  acaba?  

Evet..6-7  Eylül  olaylarını  bu  ülkede  herkes  bilir.  En  azından ''6-7  Eylül  Olayları''  Dendiğinde  belleklerinde  bir  şeyler  canlanır.  

İşte  gerek  olayları  bilenlerin,  gerekse  belleklerinde  bir  şeyler  canlanan  insanların  nazarında  6-7  Eylül  1955  olayları  ülkemizdeki  azınlıklara  (  özellikle  Rumlara )  karşı  yaptığımız  bir  vahşettir  ki  bu  noktada  olaylara  sağ  göz  ile  bakan  da  sol  göz  ile  bakan  da  aynı  ortak  noktada  birleşir.  6-7 Eylül  olayları  bir  vahşet,  azınlıklara  karşı  yapılan  çok  çirkin  ve   milletçe  utanç  duymamız  gereken  bir  şeydir.

Peki  sağ  gözü  ile  bakan  ile sol  gözü  ile  bakanın  ayrıldığı  nokta  nedir?

Sağ  gözü  ile  bakan  nazarında  bu  olay  çok  kötü  olmuştur  ama  müsebbibi  yine  Rumlardır.  Rumlar  ağır  tahriklerde  bulunmuşlardır.  Ayrıca  olaylarda  mevcut  hükumetin  hiç  bir  şekilde  plan  ve  tertibi  söz  konusu  değildir.  Olaylar  bir  anda  kontrolden  çıkmış, arkasında belli  ki  derin  güçlerin  olduğu  bir  provokasyonun  tezahürüdür.

Sol  göz  ile  bakan  içinse  olay  bizzat  Adnan  Menderes'in tezgahıdır.

İşte   Eylül 2016  da  bahsi  geçen  arkadaşa  ''  Madem  azınlıklara  karşı yapılan  haksızlıkları  kaleme  almışsın  o  zaman  1964  Sürgününü  de  anlatsaydın  ya''  dediğimde  ''  Onu da  sen  anlatırsın.''  Demişti.

Onu  bana  bırakmıştı  çünkü  1964  Sürgününün  ucu  Adnan  Menderes'e  dokunmuyordu.  O  çoktan  idam  edilmişti. Ayrıca  iktidar  el  değiştirmiş  ve    Devlet  tekrar  CHP  yönetimine geçmişti. Hükumetin  başında  ikinci  adam  İsmet  İnönü  vardı.  Yani  1964 deki  daha  büyük  kıyımın  ucu  öyle dolaylı  olarak  da  değil,  direkt  İsmet paşa'ya  dokunuyordu.  Hiç bir  kıvırmaya  mahal  bırakmayacak  şekilde  hem  de...

Bir  başka  husus  da  bu  ülkede  neredeyse  herkes  Adnan  Menderes  zamanındaki  6-7  Eylül  olaylarını  biliyorken  16  Mart 1964  Sürgününü  bilen,  bu  konuda  ''Aaaa  ya,  ben  bunu  duymuştum''  Diyen  neredeyse  parmakla  gösterilecek  kadar  azdı.  

Garip  değil midir?  1955 i  herkes  biliyor  ama  ondan  9  sene  sonra  yaşananları   neredeyse  hiç  kimse  bilmiyor.  

Tabii  ki  hiç  kimse  bilmiyor  da  değil. Mesela   çocukken  yaşadığımız  Fener'de  komşumuz  olan  Madam  Evniki  Teyzem  çok  iyi  biliyordu.

Evet...Bu  ülkede 6-7 Eylül  olaylarına  rağmen  ( Ki  ben  o  olaylar  olduğunda  henüz  1  yaşındaydım  )  bir  tek  Rum  bu  ülkeyi  terketmemişken  ben  on  yaşına  geldiğimde  yaşanan  16  Mart 1964  sürgününde  ilk  etapta  13 bin,  daha  sonra  toplamda  45 Bin  Rum  bu  ülkeden  zorla  göç  ettirildi. Sadece  20  kilo eşya  ve  20  Dolar  karşılığı  Türk  parası  ile...

6-7  Eylül  1955  de  4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5.317 mekâna  sahip  olan  Rumların (  Bunlar  tahrip  edilenler.  Tahrip  edilmeyenin  de  bir  o  kadar,  hatta  daha  fazla olduğunu  düşününün)   bu  gün  bırakın  bu  kadar  çok  dükkan,  okul,  ev,kilise vesaireye sahip  olmasını  toplam  nüfusları  ancak  2000 dir. 

İşte  o  gün  demiştim  arkadaşa  '' İyi  madem.  ben  de  16  Mart  geldiğinde  1964  sürgününü  yazarım''

Maalesef  araya  başka  konular  girdi  biraz  geciktirdim.  Ama  yine  de  çok  gecikmiş  sayılmam  sanırım  değil  mi?  Zira  o  sürgün   kararı  her  ne  kadar  16  Mart 1964 de  çıktıysa da   kendilerine  sadece  on  gün (  en  fazla)  zaman  tanınmış  olan  insanlar  mesela  bundan  tam  53  sene önce  bu  günlerde Türkiye'yi  terk  ediyorlardı.

Türkiye'de  ''Gavur''  gittikleri ülkede ( Yunanistan )  ''  Türk  Tohumu''  Diye  aşağılanan  bu  insanlar  tam  53  sene  önce  sürüldüler  bu  topraklardan.

Neden  peki?

Gelecek  bölümde.

Devam  edecek.

RESİMLER

1---6-7 Eylül  olaylarını  başlatan haber ''Atamızın  evi  bombalandı'' ( 6  Eylül  1955 Trihli  İstanbul  Ekspres  Gazetesi)
2--- 7  Eylül  1955  Tarihli  Demokrat  İzmir  Gazetesi '' Türk  Milleti  Hakareti  Hazmetmedi''
3---5  Haziran  1960  Tarihli Yeni Sabah  Gazetesi(  Olaydan  5  yıl sonra--Artık  İnönü  Hükümeti  başta )   '' Fuat  Köprülü  6-7  Eylül  Olaylarını  Açıkladı:  ''  Hadiseler  Fatin  Rüştü  Zorlu'nun  (  Adnan  Menderes  hükümetinin  Dışişleri  bakanı ) ilhamı  ile  Menderes  ve  Gedik ( Namık  Gedik...Adnan  Menderes  Hükümetinin  İçişleri  Bakanı  tarafından  tertip  edildi
4-5-6-7---6-7 Eylül   1955 Olayları
8-9---1964  Sürgününden  kareler. 

( Türk Tohumu Gavurlar (!)---birinci Bölüm --- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 21.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.