Devşirmeli zamanı;

Yürek tetikte bir sarkaç mademki

Gidip gidip geri de dönmemeli

Hele ki yitik bir niyaz iken köftehor kalemin gizemli sureti.

 

Çekişler bırakıyorum derin iç çekişler ve soyutluyorum aklın pergelini: Bir nebze de olsa temas etmeliyim eksene.

 

Soyut imge pazarında yine yürek teftişte sanırsın ki mahşer yeri şiirin biçimlendiği hangi güruhsa bir de fevri bir kelamsa yüreğin hibe ettiği o çökkünlük hele ki nazarında kayıt altına alınmıyorsa sevgi mısraları.

 

Çatallaşan sesi yüreğin belki de mücbir sebeplerden kara bir gece iken solan ümitlerin de batılı ve hazin bir terennüm yine içimin isyanları.

 

Dingin olma ümidi mi yoksa yüreği havada tutan?

 

Çetrefilli bir sağanak mı makberin huzura delalet ettiği?

 

Kara gölgeler iken nasiplendiğim bir de kara kuru bir ferman iken aşkın soyutlandığı.

 

Zaman fakiriyiz ve ötekileşenler benlikler cumhuriyeti.

 

Feragat ettiğimiz cümleler var yine yüreğin közü belki de varlığın kozu bir hayli de debdebeli sancıları var evrenin hele ki yufka yüreği mazlumun…

 

Kayıtsız farkındalıklar yüklüyüz ve ne çok kararsızlık fazlasıyla naif bir sunum iken sevda şarkısı, nakaratı yüreğe pelesenk olan notalar belki de irkildiğimiz, sivrildiğimiz geceden sabaha dirildiğimiz.

 

Dip boyası yalanların, karaçalısı hayallerin ve neferi yüreğin bazense isi öte diyarların yorgun beratı kambersiz düğün misali hüznü de nüfusumuza almışken.

 

Kırık çoğu nota.

 

Kırık benlik.

 

Kırgın bir yüklem belki de kaçındığımız yetmezmiş gibi öznenin gizli tutulduğu suçlar oysaki kabullenmek bir yana deşifre edilen sırlar yine mezara gidecek temennisi ile bir dosta açtığımız…

 

Yavan mı yoksa yolda kalmış insanlık belki de sıra dışı yetmedi sınır dışı edildiğimiz ne çok yürek.

 

Hicap da mademki bir sancı; yalan da mademki muteber bir kıstas ne kaldı geriye insanlık adına?

 

Belki bir takı ya da bir zarf olmadı avuç avuç imgeyi tıkıştırdığım/ız bir şiir. Şiir bile ağlarken şair zaten hepten yorgun yürek desen hüznün kaçıncı dalyası ile yorgun düşmüş attığı çentiklerden…

 

Zar tutmalı belki de öyle ya; kapı diplerinde sancılı bir veda iken; son durakta beklemeye aldığımız o iç ses ve maruzat bellediğimiz kifayetsizliğimiz yine randımanı düşük bir gölge iken sahibinden ayrı düşmüş yine de…evet, yine de yeni güne merhaba olsun bir de umudu ekmişken yürek tarlasına gerisi hikaye hem de yazmaya dair bir yolculuk iken maneviyatın eriştiği o derin huzur.

 

 

( O Derin Huzur... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 29.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.