Bin yıl önce kavminden sürülmüş bir sürgün
Gün ışığı görmeyen soluk benizli bir zindanım
Sorma kaç yaşındayım
Say ki sonbahar çocuğu, say ki akrep burcundanım

Öyle yaralı, öyle gömülüyüm ki kendime
İçimde kurtlar dalaşır diş dişe, et ete
Say ki Gamora
Say ki Pompeii’yi yok eden Vezüv’üm 
Kükürt ateşleri kaynar nehirlerimde 

Martılar çoktan gitti sahillerimden
Büyüdükçe büyüdü acının ayak numarası
Bir benim avuçlarıma yağmadı kırkikindi yağmurlar 
Boşa gitti onca yağmur duası

Kalıcı değilsen konaklama bu köhne handa
Açma perdeleri, bırak karanlıkta kalayım
Mutluluk diyorsun ya… Ben alıştım mutsuzluğa
Bırak acılı bir deniz gibi çırpınayım
Sen her bahar çiçek aç 
Bırak ben budanayım

Gideceksen…
İki dirhem bir çekirdek giyinip gelme bütün esmerliğini
Kanamasın kabuklaşmış yaralar
Konargöçer aşiretler gibi konma içimin bozkırına 
Gideceksen…
Kurulmasın o kara kıl çadırlar

Can suyu olup yağmayacaksan 
Yağma çölüme
Yeşermesin içimde vahalar

Koymayacaksan adımı, adının yanı başına
Sus… Aşk deme 
Yerin kulağı var


( Yağma Çölüme başlıklı yazı gölge06 tarafından 31.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.