Yani kişiler boş sembolik söylemlerle oltaya gelirler. Şimdi bizler tirana; “sen demokrasiyi, demokratik söylemleri kullandın da iktidara geldin; şimdi de senin tüm bunlar yok muş gibi davranmana isyan ediyorum” türü deyişlerin hiçbir kıymeti harbiyesi olmaması hesabıyla bu tarz söylemleriniz bomboş bir söylemdirler.

 

Çünkü bir şeyi niçin ile anlarsınız. Bu tarz koşullanmaların anlaması içinde öğrenme yoktur. Siz yağmurun yağmasını bulutlarla değil de yakılan yılan nedenle yağdığını anlarsanız bu anlama “ senin bunlar yokmuş gibi davranmana isyan ediyorum demen boş boşunadır. Yani bu öğrenme içinde inşacı yapabilirlik yoktur.

 

Su niçin var? Sorusuna insanların gemi yüzdürmeleri için de var demeniz gibidir. Ama bu söylem içeriği ile gemiyi yapamazsınız. Oysaki bu söz de gemi yapmadan önce söylenmiş bir söz olmayıp ancak gemi yapıldıktan sonra bu söz niçin oluşa uygun olması nedenle söylenmiş bir sözdür.

 

Niçindi anlama ile edindirilen tutumlar sadece somut olanın; neden sel çekim ekseni etrafında söylenebilirler. Neden sel olan eksene atfettiğiniz bu anlam niçinle birlikte sizlere söylenirler. Böylece sizlerin niçince ile olan bu anlayışa göre bir örnek davranışlar içinde olmanız gözetilir.

 

Asıl yaptıran şey, niçin örtüsünün altında yatan somut nedenselliktir. Sınama yanılma yapan çalışmalarınız sizleri; bilmediğiniz o neden sel oluşa götürürler. Deney sizi akılcı tutum almaya zorlarlar. Siz akıllıca tavır içinde olmamakla, neden sel olup biten her şeye, o şeylerin niçin olduğu türü bir yakıştırmaya siz; size göre olan anlamların, atfını verirsiniz.

 

İşte totem de, neden sel olana, niçin oluşu atfeden bir mana anlamasıydı.  İlahi süreçler ilahi süreç içinde niçin ile olan anlamalarıyla beraber olayların, yavaş yavaş nedenleri ile beraber anlaşılmalarını da ortaya koyan süreçlerdi. Bu nedenli öğrenmede iki etken vardı. Bunun biri somut ve nesnel olan üreten ilişkilerdi. Diğeri de kısmen toteme karşı oluş nedeniyleydi.

 

Totem, totem kardeşler dışında olanlarla yatmayı yasaklıyordu. Oysa ittifak kendi toteminiz dışında olan birkaç totem gruplarla birlikte olan temaslardı. İşte totemin niçinle öğrettiği bu sosyal manayı aşmak için ittifak ilahı; ittifak içinde temas etmenin somut ve akılcı nedenlerini söyleyecekti.

Hemcinslerimiz başlangıçta niçin ile sorulan sorulara karşı görünenden hareketle niçin oluşa uygun anlamlar söylediler. Doğadaki süreçler akış ve engelin birlikteliği içinde süreç olur. Her akışın bir engeli her engelin bir akışı vardır. Akış olan engeldir, engel olan akıştır.

 

Nesne, özne süreçli akışın bir diğer engeli de niçin ve neden sorusuna verilen yanıtlarla o akış kişi özneli süreçler içine ya akış olur ya da engellenir. Özneler dünyasına olan seçme ayıklama kapı anahtarı neden ve niçin sorularına verilen cevabi açarlar ya da açmazlardır.

 

Neden üzerine niçin olanın anlamı yüklenir ama niçin olanın üzerine neden olan pek pek yüklenemez. Niçin ile olanın üzerine, ritüel olmanın dışında; sizi geliştirecek eylemli bir inşa kuramazsınız. Nedenli anlamalardan sonra neden üzerine niçin ile olan öznel gerekmeli, amaçlı eylemler koymanız da pek olasıdır. Buradaki niçin ile yapılan anlama süreçleri kişisel eylem koyuş bazında değildir. Kolektif olanı anlama bazındadır.

 

Çok kolay olmasına rağmen yukarıdan beri akla karayı seçerek yanıt vermeye çalıştığımız din iman eksenli “… sanki bunlar yokmuş gibi davranmasına isyan ediyorum” denmesi böylesi zor bin beş yüz yıllık koşullu bir niçindi öğrenmedir. Yurt savunması nedenli öğrenmedir. Ama sömürü amaçlı uygulamalar; neden üzerine birçok niçinli ritüelimelerini söyleyip İnanırlarını oluşturmuşlardır.

 

Değilse kişilerimiz, kendilerinin “bencil” oluşlarından ötürü; kendilerinden hareketle; kendilik bencil oluşla bilmeleriyle, bencilce nedenle davranacaktırlar. Kişinin anlamadığı şey grup veya kolektif güç olmanın tüzelce oluşu içinde uyulması gereken kurallardı.

 

Tüzelce olan kolektif kurallar içinde kişi bencilliğinin karşılanması olan sağlayışlar, hemen değil de, biraz gecikir olduktan sonra karşılanırlar. Sosyal alan içinde kişi ihtiyacının geç sağlanır olmaya dönüşmesi olayını kişiler kendi bencil nedeniyle, anlayamazlar.

 

Olup biten; bencil zekâya karşı, sosyal zekâydı. Sosyal zekânın sosyal alan içinde neden olduğu gecikme yapan bu sağlatmasına karşı verilecek yanıtı kişilerin bencil zekâlı neden sel oluşuyla öğrenir olmazlar. Kişilerdeki sosyal zekâ da totem alana göre tam gelişmemiştir. Bu nedenle totem alan içinde niçinle öğrenme kaçınılmazdır. Tabudan, totemden, manadan ötürü kişi; sosyal zekânın gerektirdiklerini niçin oluşla kavrayacaktır. Günümüzdeki niçinli öğrenme de o günlerden günümüze uzanan çok daha gelişmiş niçince öğrenmelerdir.

 

Sembol değerler üzerindeki doğruyu eğriden ayıracak olan tutumlaşmalarda paradokslar oluşur. Bu tarz paradoks durum karşısında yapmanız gereken tutum; durumun konjonktürel bir durum olup olmamasına, bakmanızdır.  Ve bu da yine sizlerin Anzavur Ahmet’i günceli mantaliteli durum içinde olup olmamasına bakıp; onu şaki sayıp saymamanızdır!

 

Anzavur’u şaki sayarsanız eğer, şakiler de bu kabil sembolce olan sosyal dil kalıplarını kullanırlar. Bu tarz ritüelce kullanımlar içinde genel yarar bulunmaması nedeniyle; genelde ritüelce dil içinde şakilerin kitleleri Allah ile aldatmalarını bulur olacaksınız.

 

Bu tarz sembolik anlayış içinde olanların işi; sembolik anlayışlarının gereği; sembolizm içinde oluşlarıyla iradelerini bir yerlere teslim etmiş olan kitleleri; din, iman ile aldatmak olacaktır. İradeyi padişaha teslim etmekle; Kurtuluşlu felsefe çevresinde irade birliği yapmak, aynı şey değildir. Anzavur’un cami eksenli din iman söylemi içinde, iradeyi padişaha teslim etmeyi söylemesi vardır. Anlamadığınız, anlamak istemediğiniz; görülmeyen nedence oluşlar budur.

 

Din, iman, cami vs. eksenli söylemler, geçmişten günümüze doğru olan kendi seyri içinde, kendi sürecini neden sel oluş içinde anlatmanın da, gayretidirler. Niçin ile anlama ve anlatmanın yöntemi, bilimsel gelişmelerden sonra az az terk edildiler. Buna rağmen istismara daha da açık hale geldiler. Çünkü bilimsel olan, aklı işletenle; aklı işletmeyeni ozon gibi açığa çıkarmıştı. Bu seçilim sonrasında aklı işletmeden ortalıkta apaçık durup duranlar amiyane söyleyişle, oltalıktılar.

 

Nedense olan gerçekliğin, neden bağı ile bağlı olan boşluk devinmelerinin içine; niçin oluşu anlam eden çaba, bilimsel oluştan uzak olan sosyal dildir. Neden üzerine nasıl bir sosyal mana dili yüklerseniz yükleyin; neden sel olan alan, nedeniyle birlikte neden üzerine modüle edilen o sosyal mana dilini de zorunlu oluşla taşır. Öznel seçme ayıklamayı bilimsel kriterlerle ortaya koyamayan kişiler; sosyal zekâyı kullanmak yerine sosyal mana anlayışıyla iş görürler.

 

Kurtuluşlu felsefenin oluştuğu güne kadar din, iman, cami söylemli sosyal dil, hep iradeyi bir yerlere teslim etmeyi bizlere söyledi. Köleci sistemle birlikte niçin ile anlama anlatmanın gayretleri kendi iradenizi; kendi iradenizle, hep bir yerlere teslim olmanızla birlikte söyleye geldiler.

 

İradeyi asıl nedenden ayırıp; kendi amacı doğrultusunda tanımlıyordu. İrade diyordu; “kendi iradenizle, iradenizi bir yere teslim etmenizle belirir” diyordu. İşte bu dil, köleci bir sosyal dildi. Ve ilk teslim olunan irade; mülk benim diyen mülkün sahibi olan EL’e teslim oluştu.

 

Köleci yapı irade teslimi yaptıran bu tür bilmezce oluşların, nesnelce olan boşluk devinmeleri içini, özel mülkiyetçi mantığa göre oluşturmakla EL iradesi olan; niçin ile olan, manaları, yüklediler. Ve irade teslim edenlere “biz teslim olanların ilkiyiz” demeyi, iman kalibresi oluşla hep tavsiye ettiler.

( Kurtuluşun Felsefesi 12 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 7.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.