"bu bir yangın öyküsüdür, ateş böcekleri iyi bilir
       bir çığlık meselidir, yankısı uçurumlardan gelir"


bir deniz kavminin unutulmuş diliyle, kadim efsaneler yazıyor gökyüzüne 
salkım saçak yıldızlar…
gecenin tılsımlı mührünü yırtıp, derin uykuları böldüğüm 
doğrudur…

peri padişahının kızını düşlediğim
olmayacak duaya âmin dediğim
her kâbusu hayra yorduğum
doğrudur…

besmele ile yüzüne baktığım 
oruçlu bir mümin gibi susadığım 
yasak elmayı ısırırcasına dudaklarından öptüğüm 
define bulmuş korsanlar gibi döke saça
vahşi çöl eşkıyaları gibi vura kaça 
güzelliğini yağmaladığım 
doğrudur…

gözlerinin denizine rotalar çizip
tenin kıvrımlarına yelken açtığım
acem illerinden gümüş halhal getirip 
ayak bileklerine taktığım 
doğrudur…

Sfenkslerden gizli gizli, Nil’in sularından harç karıp
içimin çölüne saraylar kurduğum 
Tac Mahal’ı çatır çatır çatlattığım 
doğrudur…

doğrudur... 
adını bir mermi gibi ağzımda tuttuğum
doğrudur... 
ondan bir adım ötesinde uçurumlara koştuğum
doğrudur... 
ona doğrulttuğum her silahta kendimi vurduğum 

ateş kusan bir ejderha ayrılık
yokluğunda vurgun yemiş balıklar gibi ters dönüp
yüzgeçlerimden tut, pullarıma dek kanadığım 
o olmayınca…
gözyaşımı içe içe ağladığım
kırk derece ateşte adını sayıkladığım 
ölüm gibi uykulara daldığım
doğrudur…

o gidince… 
Azrail’i buyur ettiğim 
Albatroslar gibi kollarımı açıp ölümü beklediğim 
yedi boğum akrepler gibi ateşe teslim olup 
kendime kıydığım 
doğrudur…


( Doğrudur başlıklı yazı gölge06 tarafından 9.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.