Üretme alanlı bir coğrafya üzerinde, karşılıklı iradeler birliği ile iş birliğiniz ve iş bölüşümünüz vardır. Üreten ilişkiler tabanlı sözleşmeyle (ittifakla) sizler; zaman zaman değişken, hareketli üreten ilişkiler ekseninde paylaşım ortaya koyarsınız. Burası, bu anlamla kutsal yurdunuzdur.

 

Sizler de, yurdunuzda; üreten ilişkiler tabanı üzerine ittifaktınız (sözleşmeydiniz). Totem dönemin sonundan beri grup iradeli emeğiniz nedeniyle; eşitçe siyasi, sosyal hakları olan katılımdı. Köleci dönemden beri de emeğe ve kendi iradesine yabancılaşmış imanı katılımdı. Bu katılım üretir olan yaşam birliğineydi. Köleci imanı sözleşme içinde yitirilen grup iradesi yansımalı kişi iradesi zorunlu ve yeniden inşa olacaktı.

 

Üreten yaşam birliğinin içindeki konjonktürle, önce kabına sığmayan yönetime karşı; sonra da birbirinize karşı tutumlarda adım adım yeni çeşit bir üreten ilişki iradesi sahibi yurttaşlar oluyordunuz.

 

Bu iradi yurttaşlık hakkınız nedeniyle, iradenizi; sizi kendi buyruğuna boyun eğmeye çağıran işgalcilere teslim etmemek adına, işgal altında durumu kurtarmak için siz, silah gibi nesnel ve din iman gibi öznel araçları, bu uğurda kullanırsınız.

 

Bu direnici tavrın içinde cami eksenli tavırlarınız içinde niçin ile anlama ve niçin ile anlatma olmakla söylediğiniz hitaplar yararlıdır. Bu aldatma değildir. Ama zıtların varlığı ve birliği yasası gereği yarar olan zarara da, dönüşür. Bu söylem şartlı öğrenmeyi öne çıkarmakla bir katılımcılıkken bilinçli ve buluşçu bireyler olma bağlamında vukufuyetsizliği de oraya koyar.

 

Sembolik değerler sömürü için değil, araç oluşla kullanılmıştırlar. Araçsa kullanımlar sonunda elde edilen yarar içinde araçsa kullanımlar üreten yöneten ilişkiler içine sokulmadı. Kişi özel yaşamının bir unsuru olmakla sınırlandı.

 

Sembolik kullanımlar köleci tarih boyunca genelin vukufsuz oluşunu ortaya koyan süreçlerdi. Temel amacı sizi mal, mülk, üretim araçları ve köle sahibi oluşun iradesine boyun eğmeye çağrıştı. El este çekmek, ruyu zeminde zıllullah olmak, ulul emre itaat, biat gibi bir yığın süreçler; bunun belirimi ve açılımlarıdırlar.

 

Bu düzen sizi isteyişle ya da istemezlik içinde oluşla kendi buyruğuna çağıran mal mülk sahibi efendiler ram olmaya çağırıyordu. Bu de bu ram oluş içinde ram oluşun kendi olumlu ve olumsuz yansımaları vardı. Ata biniyor, gücünde yararlanıyor, derisini çarık yapıyordunuz.  Ama atı dış parazitlerine karşı tımar etmeden, atın karnını doyurmadan; atın terini silmeden de edemezdiniz.

 

Bu nedenle köleci imanda zıtlık yansımalarını da düzenledi. Köleci imanlı ahit sözleşmenin asıl amacı sömürmedir. Sömürme yaparken at tımar edilecekti. Bu ata gösterilen merhamet, acıma, canlı oluş, hayvan hakkı gibi söylemleriyle sürecin kendisini bir nebze doğrultması olmakla oto kontrolüdür.

 

Yani köleci sözleşme olan iman, hem sömürüyü; hem acıma merhamet gibi zıt sekansı da zorunlu oluşla gözetmişti. Sömürünüz olmazsa; acımanız, merhametiniz de gerekmeyecekti.

 

Kurtuluşun felsefesi, bu tarihsel oluşun bilincindeydi. Kurtuluşun felsefesi kadrodan kişilerin dışında; kadrodan kişilerin bilincinden bağımsız bir imge ve ruhtu. Kurtuluştan sonra egemen efendiler, köleci iman içinde kimi sömürü izlerini umdukları tarzla bulamadılar. Sürece cephe aldılar. Manayı kavram ederek amaçlarını mana ardına gizleyip mana olmakla söylemeye başladılar. Açık, gizli olucu süreçlerle, kurtuluşun düşüncesine karşı savaş açtılar.

 

Kurtuluşun felsefesi olan imge ve ruh sembol değerlere; sizin emek ve iradeniz üzerinde egemenlik verilmemişti. Sizi, kişiyi, bireyi ve toplumu egemen sembol yapmakla kutsamıştı. Egemen sınıfın sembolik yarar içindeki iradeyi teslim eden mana düşüncesi gerçekleşmemişti. Yüz yılların verdiği etki nedenle pusulası şaşan bir gemi gibi oluşunuzla bu algı çarpılması sizin kişisi düşüncenize zorunlu ve doğal oluşla bir “aldatma” gibi bir yansır.

 

Toplumlar kişisi istem ve beklentiler üzerine kurulmaz. Toplum kişilere referansla, kişilerin dışında ve kişilerin bilincinden bağımsız işlerliği olan yasallıktır. Yasalara uymakla süreç insan öznelliğiyle kontrol edilir. Ki bu da yönetimdir. Toplumsal özne uzlaşılan ortalama değerler bileşkesidir. Sürecin bu kabil yansımayı vermesi aldatma değildir. Sadece bu yönelimin toplumsal iradeli, bileşke olan; o yansımayı vermesidir.

 

Kolektif irade toplumsaldır. Toplumcu irade özel mülkiyetçi köleci sistemle beraber parçalanmıştı. Bu parçalanma içinde El ve birçok EL’ler mal mülk sahibi oldular. Yeryüzü El egemenlikle merkezlere dönüştü. Bu mülk kaynağı belirsiz mülkiyet olmakla (yani kolektifin olanı El’in kendi üzerine zimmet etmesiyle), bu mal, mülk iktisap şekli EL’in ağzında meşru edildi. Böylece sistem, “sistem üstü bir kişilik” iradesi oldu.

 

Köleci evreye kadar ön ittifaklı kolektif sürecin oluşma sonrasında parçalanması normaldi. Soru şuydu. Kolektif (toplumsal) olan süreç parçalandıktan sonra seçilmiş kişisi iradeli, mal mülk sahipliğine köle oluş üzerinde mi oluşacaktı? Yoksa kişinin kendi emeklerine kişiler arası emek sahipliği ilişkisi nedeniyle tüm kişiler; kolektif salınımlı bir emeğe mi sahip çıkacaktılar?

 

Eş deyişle adalet mülkün mü temeli olacaktı? Yoksa adalet malı, mülkü ortaya koyan emeğin mi temeli olacaktı? El, adalet mülkün temeli demişti!  Adalet gibi sembolizmi, mülkün altına korsanız süreç ve süreç ilişkileri başka olur. Adaleti emeğe göre değerlendirmekle, adaleti emeğin altına korsanız, zaman bambaşka akardı.

 

El; “Mülk benim; o halde ben adaletliyim. Adaletime güvenin” diyordu! El bu sahipliğin parçalanması kadarla kendi etrafında sıfatça özelliklere parçalanıyordu. El’in adaleti seçilmiş kullarını mal mülk sahibi yapıp; çoğunluğu da maldan mülkten yoksun kılmanın adaletsizliği içinde olmakla eğriliyordu. Bu eğrilik günaha batış, hırsızlık, merhametli olma, ihsan ediş türü akla hayale gelmedik yansımalarını vermenin parçalarına ayrılıyordu.

 

El’de bu parçalanmaya uygun sıfatlarla merhametli, bağışlayan, himmet sahibi, çok lütufkâr vs. oluyordu.  Bu sıfatlarından biriyle Rab de EL’e; sen keremi sonsuz olansın. Biraz merhametli ol. Acı ve bağışlama yap. Diyordu.

 

El sömürüyü ortadan kaldırmadığı için başa gelen her bir sömürülme süreçlerine de siz bir sabır sınavında geçiyorsunuz. Dikkatli olun. Tevekkül edin. İsyan etmeyin. Şeytandan olursunuz diyordu. Kölelerin efendi malını kaale almazlığı karşısında düşen verime itibarla El, kendi kendine (aslında mülk sahibi efendi oluşla, efendi El’e söyletişle) köleye İhsan et; kula lütufta bulun diyerek, verime katkı olacak itibarlar (tımarlar) EL’in sağduyusu oluyordu.

 

Kısacası EL’in sahipliği karşısında El’in iradesi ortaya konmakla, EL, iradesine karşı, kişi iradesi ortaya konmuştu. El’ e karşı kişisi emek sahipliği üzerinde kişi ve kişiler eksenli mücadeleler başlamıştı. Efendinin El eksenli mücadelesine karşı köleler de emekler eksenli bir meşruiyetle mücadele ediyorlardı. Sembolizmin unutturmak istediği ve gözlerden sakladığı da buydu.

 

Kısacası, Kurtuluşlu Düşüncenin önderi Mustafa Kemal, bu kişi egemence olamla olan irade kullanımını “ bağımsızlık benim karakterim” diye sembolize ediyordu. Söz ulusun bağımsızlığı oluşuna atıfla ön planda söylendi. İşgal ortadan kalkınca sözün karşıtı yeni konjonktüre göre açılım verecekti.

 

Yurdun kurtulmasından sonraki aşamada bu sözün açılımı içinde köylünün, yani o zamanki kahir ekseriyetle üreten köylü emeğinin; emek sahipliği iradesini, köylüyü ulusun efendisi yapmakla “bağımsızlık karakterini” ortaya koyuyordu. Köycü üreten emek sahipliğini öne alan ulus iradesi karşısında; El temsilcisi zıllullah olan saltanatın hırs iradesi sayesinde işgal için koşa koşa memleketi işgale gelenler; saltanatın ülkeden gidişi gibi boğula boğula gidiyorlardı.

( Kurtuluşun Felsefesi 14 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 10.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.