Yorgun zamanı sırtlamışken çatı katındayız yalnızlığın, muhbir cümleler devingen bir önsezi ile ıslak kaldırımlara tırmanıyor.

 

Beyhude gülüşlerin kıyısındayız, bakir yüreklerin de çok derininde çalan şarkıları sır belliyoruz.

 

Yorgunluk nüktedan bir fısıltı, yalnızlık boynumuzun borcu Tanrı’dan gayrı tek sırdaşımız yok iken. Yüklem tadında ölüm, zafiyet dolu ruhların da barınağı hüzün. Debdebeli yaslara yüklüyoruz acıları, dokunaklı tuşlarına basıkça lenduha piyanonun bir kelam düşüyor parmaklardan; ölüm üşüyor biz ise eksiliyoruz eksiltirken tınısından muaf artık hangi yürek ise.

 

Işıyan gözlerde, namert yüreklerde ve karanlığın hicap yüklü gölgesine bir buse konduruyor sağ omzumdaki melek.

 

Solumun yangınında yanmakla iştigal sağdıcım olan diğer melek.

 

Melek gülüşleri yabancıların.

 

Karanlık doğumunda günün en vakur yalnızlık, çalakalem bir ömrü hicap yüklü bir bekleyişle beslerken, semiren ruhlara değinen bir ego adeta detone olan varlıklarımız. Soruyoruz hal hatır, sorgulamadan geçmiyor zaman ama sorgulamadan benliği ve körelen bir umudu daha yükleniyoruz safsata dolu fısıltılara bir bukle de olsa değer verme ihtiyacı güderken…

 

Tanımsızız aslında.

 

Sızılarımız ise kaldırma gücünden müteşekkil iç yangınlarımızın közünde biriken yanılgı yüklü serzenişlere sahip çıkmanın gücünü önemsemediğimiz.

 

Koyultusu kayıp neslin kayıp vicdanının. Sevmekte zorlanan bir nesil ve doğumu yeni günün, bile bile haz etmeyeceğimiz yeni bir günden ne ise düşen payımıza.

 

Raks eden bulutlar düşünce yüklü, düşünceler ise kaos odaklı, açmadığım her paranteze kondurdukları ithamları görmezden gelmenin verdiği coşku ile hala sevebilmem bir mucize doğrusu.

 

Eklem yerleri ağrıyor içimdeki ölü çocuğun. Doğurmadığım ama doğumuna tanık olduğum ne ise. Bir anne patavatsızlığında sahiplendiğim yetim cümlelerimi haiz oldukları yüksünlük ile okşama ihtiyacı ama varlığımın yetmediği bir döngü.

 

Tümden gelen coşkumu yitirdiğim bir günün ikinci yarısı, gecenin pervazında içine düştüğüm cehennemi temiz tutma gayreti ile sokuluyorum yalnızlığa gıyabında bir aşk kadar da naif iken tınısı tüm hezeyanlarımdan arakladığım o son cümle ve saklı kaydı hiçliğimin oysaki var oluş sancım her şeyin çok üstünde.

 

Tüm kayıtlara şerh düşüyorum düşkün bir kıyam kadar yoluna sokamadığım hayatımdan geride kalan boşluk belki de içlendiğim onca duygunun tekelinde iken hüzün.

 

 

 

( Yorgun Zaman... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 14.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.