Cehennem Aşkı Gönlünde Taşımaya Layık Olmayanların Yandığı
Bir Mekân Değil Midir?
Ah aşk sen nesin? Bir gülümseme mi? Bir cennet mi? Bir hasret kuyusu mu? Havada uçuran kanat taktıran bir sevda kuşumu? Gözyaşımı? Hissettirmenin mihenk taşımı? Gökyüzünde uçan ve gönüle konan bir kuş mu? Gönülde açan bir bahçemi? Açan bahçede gülleri bir soldu hissi ile dolaştıran, titizlikle sulatan bakım yaptıran rengârenk çiçekleri açtıran mısın? Bu kadar çok anlamı olan tükenmeyen Rahmandan bir pınar, içtikçe susandıran, ya da coşturan soluksuz koşturansın!
Seni tanımak için gönlümüze girsen de bir anda bazen çoğu zaman
seni hatta hiç anlamayan, anlayınca da vazgeçmeyen, çölde kalsak ta yaşamaktan
usanmayan bizlerin için bir sır gizem bir hazinesin…Girdiğin gönlü tarumar eden
yeniden inşa eden, saraylar kurduran, deryayı denizi geceyi gündüzü anlamayan
şaşkınlıkla heyecanla unutturan, yanında olunca güzel sözlerinle okşayansın…Seni
asırlardır anlatırız anlatmakla bitmezsin, gönüle girince de gitmek bilmez, cennete
çevirir gülümsetirsin, hasretin kapısını açtırır, değerin bilinsin diye dipdiri
canlı tutarsın… Seni gönderen Yüce Allah’a şükürler olsun, kulunu mutlu mesut
etmek diri canlı tutmak için seni gönderdi, ya sadece hasreti gönderseydi, arkasında
önünde yanında sen olmasaydın bu hayat nasıl çekilirdi?
Bir nefeslik sigara dumanı gibi tüm bedeni ciğerleri saran
kaplayan, ama zarar vermeden saran kollayan… Sonbahar mevsiminde yalnız gezen
bir delikanlıyı, karşıda gelen genç kızın kalbine yazan, sonbaharı yaza çeviren,
ele ele yürüten yolda çukurlara düşsellerde az bekleyerek elini uzatarak
kurtaran güldürensin, sen olmazsan yansıman olmazsa bu hayat nasıl idame ettirilir,
nasıl toplum aile olunur, cevabı olmayan, sensizde olmayan bir soru anlamsızlık
ıstırap cehennemden başka bir şey değildir? Cehennem aşk ile sevmeyenlerin
düştüğü ateşten bir çukur değil midir? Gönlünü hayatını taşlarla çalı çırpı
dikenlerle nefretle örenlerin pişmanlığı değil midir? Cehennem bunun için değil
midir? Şeytanın bizi sevmemesinin nedeni gönlünün olmayışından ötürü değil midir?
İçinde senin olmayışın, kapısını yanlışlıkla olsa da çalmadığın bir durak uğrak
yeri olmamasından dolayı şeytan şeytan değil midir? Cehennem aşksız gezenlerin
seni kalbinde taşımaya layık olamayanların yandığı bir mekân çukur pişmanlık değil
midir?
Kimisi sensizliği kadere bağlar doğrudur, ezelde yaşanılan bu
hayatımızın içine seni almayan bizlerin dünyada aynı hayatı yaşayarak içine
girmene layık olmamaları içini paramparça nefret kinle dolduranların layık
olmadıkları, bir güzellik cennetin bahçesi değil misin? Seni başka türlü nasıl
anlatabilirim, anlatmaya kalksam kelimeler biter heceler biter yine de
anlatamam. Sen yaşanmak için gönüle girensin, ani bir sarsıntı hoşlukla
peşinden sürükleyen bir tatlı gülüşsün içinde her ne kadar gözyaşı hicran
çilede olsa, sen sarsarak diri tutan var olmanın hafifliğini yıkan, var olmanın
çilesi ile güçlü yıkılmaz kılansın. Herkes var olmanın hafifliğinden dem vururken,
hafiflikle her esen rüzgârda oradan oraya savrulan, bir esinti ile yıkılan
olmak olduğunu bilmeyenlerin, suratına bir tokat vuran değil misin? Haykıran
gösteren değil misin? Güçlü yıkılmaz bir kale değil misin? Evet, sen busun, zaten
bundan başka olsaydın adın aşk olmazdı…
Mehmet Aluç