Ülkemiz bu kadar büyük sıkıntılarla karşı karşıya iken bir
oylama yaşadık. Yapılan oylama basit bir durum için yapılmadı. Ülkemizin
gelecek yıllarda nasıl yönetileceğinin saptanacağı bir oylama. O halde bu
uygulamanın en demokratik, tarafsız yöntemlerle yapılması gerekirdi. Ne
hikmetse; uygar dünyanın kabul ettiği demokrasi normlarına göre yapılması
gereken oylama olağan üstü koşullarda icra edildi.
Bir kere ülkemiz bu anda demokrasiyle yönetilmiyor. Olağanüstü hal yönetimiyle yönetiliyoruz.
Adından da belli olduğu gibi olağanüstü hal var ülkede. Niçin bu yönetime
başvuruldu? Malum 15 Temmuzda bir darbe teşebbüsü yaşandı. Hala o darbenin
muhasebesi yapılamadı. Suçlular tamamen yakalanıp soruşturmaları bitirilmedi. Ne
hikmetse bir anda; yangından mal kaçırırcasına araya referandum oylaması sıkıştırıldı.
Oylamayı tüm yurttaşların benimsemesi ve sonucunu içlerine
sindirmesi için bu oylamanın olağanüstü hay yönetiminin sonlandırılıp daha
sonra yapılması gerekirdi. Bunu ben söylemiyorum sadece. Demokrasiyi yeterince
içselleştirmiş siyaset bilimcisi, demokrat insan söylüyor.
Sıradan bir oylama değil bu oylama dedik. Ortalama iki yüz
yıla yakın bir geçmişi olan parlamenter sistemden vaz geçilip cumhurbaşkanlığı
sistemi denilen bir sistemle yönetileceğiz. Bu yeni sistemin bizlere neler
kazandıracağını yaşayarak göreceğiz… Oylama sonucu kabul edilen yeni sistemin
dünyada somut bir örneğinin olmadığı belirtiliyor sistemin muhaliflerince!
Dilerim kabul edilen bu yeni sistem ülkemizi yeniden ayağa
kaldırır savunucularının dediği gibi. Zincir ve prangalar kırılır. Çağdaş
uygarlık düzeyine çıkma hedefi kısa sürede yakalanır. Yer üstü ve yer altı
zenginlik kaynaklarımızı kendimiz işletiriz. Yerli markalarda mal üretir ve
dünya piyasalarına süreriz. Bu güzel dileklerin gerçekleşmesi için ülkede
ulusal bir muvafakat sağlanması gerekirdi. Anayasa nedir bir de o konuyu azıcık
irdeleyelim.
Türk Dil Kurumu sözlüğü anayasayı şöyle tanımlıyor: bir
devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama erklerinin nasıl
kullanılacağını gösteren, yurttaşların kendi haklarını belirten temel yasa.
Yani ana kanun, kanunların anası. Anayasa tüm yurttaşların kendi haklarını
belirten yasa olduğuna göre bu yasanın yurttaşların büyük muvakkatiyle
yapılması gerekmez mi? Yurttaşların çok az bir çoğunluğuyla kabul edilen bir
ana kanunun tüm yurttaşların içine sindirilmesi kolay olur mu? Bu sorulara
olumlu yanıt vermek olası değildir. Çünkü oylama öncesinde yapılan çalışmalar
ve alınan sonuç tatmin edici değil.
Oylamanın yurttaşların büyük çoğunluğunun içine sindirmesi
için demokratik usullarla adil bir biçimde yapılması gerekirdi. Altını çizerek
bir kez daha belirteyim olağanüstü hal durumunda ülkenin geleceğini ilgilendiren
böylesi halk oylaması demokratik teammüllerle örtüşmüyor. Hükümet kanadı
devletin bütün olanaklarını kullanarak oylamanın lehlerine sonuçlandırılmasına
çalıştı. Ve de halkın büyük çoğunluğunun mutabakatıyla yeni anayasa maddelerine
olur verilebilseydi sonuca kimsenin bir söz söyleme hakkı olmazdı.
Tüm bu olumsuz durumlara karşın bir referandum yaşandı.
Sonuçlandı. Ülkemizde artık farklı bir yönetim biçimiyle yönetileceğiz. Bu
memleket bizim. Bundan böyle geleceğe odaklanmak zorundayız.
Artık farklılıklarımızı bir tarafa atıp ortak değerler
etrafında birleşme zamanıdır. Kişisel hırs ve egoları bir tarafa atma toplum
çıkarını öne alma günüdür. Birbirilerimize sevecen yaklaşıp, empati duygunu
iyice içselleştirme vaktidir. Zamanı boşa harcamayalım. Vakit nakittir derler,
hatırlayalım… Enerjimizi eften püften durum ve harcama zamanı değil. Birlik
olma zamanıdır.
Üç tarafı güzel denizlerle çevrili, aynı gün içinde dört
mevsimin birden yaşandığı, yemyeşil ovaları, ulu dağlarıyla bu vatan bizim.
Geniş topraklarımız, hepimizin barış içinde gönençli bir biçimde yaşamak için
yeter. Neden büyük Yunus’un dileğini yerine getirmeyelim:
“Gelin
tanış olalım
İşi
kolay kılalım
Sevelim
sevilelim
Dünyaya
kimse kalmaz.”
Jeopolitik bakımdan yer karasının en önemli yerinde bulunan
bu topraklarda yaşamak bedel ister. Atalarımız büyük fedârlıklarla nice
bedeller ödeyerek bu güzel vatanı bizlere emanet ettiler. Bilimi kendimize
rehber edinerek birlik ve dayanışma ruhunu iyice canlandırabilme beceri ve
olgunluğunu gösterebilirsek yarınlarımız güzel olacaktır.