Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 19.04.2017
Okunma Sayısı : 2319
Yorum Sayısı : 1


Müdürlüğümüze bağlı bir kaç kilometre ileride iki şefimizin yönettiği ayrı bir birim vardı.
Birimin şeflerinden Hayrettin bey görevine bağlı, işini iyi yapan, ciddi rahatsızlığı olsa
bile kolay kolay sıhhi izin almayan bir arkadaştı. 

İşlerin bir hayli yoğun olduğu bir dini bayram arifesinde Hayrettin beyin ülkemizde çok yaygın
olan malum rahatsızlık hemoroiti çok kötü durumdadır. Ancak bizim şef acılar içinde görevini
sürdürmektedir. Acısını biraz olsun dindirmek umuduyla tuğla ısıtıp oturduğu koltukta minderin
altına yerleştirip işini yapmaktadır.

Vedat bey ise özellikle bayram arifelerinde işlerin layığı ile yürüyüp yürümediğini kontrol
amacıyla bu birimi denetlemeye gider. O gün yine bu amaçla uğradığında Hayrettin bey hemen
yerinden fırlar ve koltuğunu Müdür beye ikram eder. Müdür beyin koltuğa oturması ile yerinden
fırlaması bir olur.

-Oğlum bu ne?

-Şey Müdürüm kusura bakmayın biraz rahatsızım da, tuğla ısıtıp koymuştum minderin altına.

-Ne rahatsızlığıymış bu?

-Şey efendim...

-Yoksa...

-Evet efendim, tahmin ettiğiniz gibi, yine nüksetti.

-Ama olmaz ki, evladım iyi gelmez.

-Bilmem, öyle dediler Müdür bey.

-Olmaz oğlum, olmaz kaldır şu tuğlaları buradan.

-Ama efendim...

-Aması ne Hayrettin daha kötü olur.

-Emin misiniz?

-Eminim tabi ki, bende de var oğlummm, ben de de varrr.

Müdür beyin bu sözleri üzerine acılar içinde kıvranan Hayrettin bey bir gülme krizine girer ki,
sormayın.

Müdür bey denetlemesini bitirip gittikten sonra, bütün personelin diline dolanır, herkes bir 
taraftan işini yaparken, bir taraftan da, bende de var oğlum bende de var diyerek gülüşmeye 
devam eder.

Kendine çok iyi baktığı için yaşını hiç göstermeyen Vedat bey, eşine göre de bir hayli genç
görünmekteydi. Eşinin ziyarete geldiği bir gün, odaya giren şube memurlarından bir tanesi, 
Müdür beyi selamladıktan sonra, eşine döner ve "Hoş geldiniz efendim, nasılsınız" Der. 
Ardından büyük bir gaf yaparak Müdür beye "Anneniz mi efendim, maşallah çok genç" Der.

Vedat bey her gelene yaptığı gibi elindeki koca kolonya şişesiyle memurun eline şakır şakır
kolonya dökerken, bir taraftan da, ne diyorsun oğlum sen hanım o hanım diye bağırarak 
tepkisini gösterir.

Bu güzel insan ben göreve başladıktan yaklaşık beş altı ay sonra yaşı gereği ve o yıl Kurumdaki 
yeni oluşumlar nedeni ile emekliliye zorlandı. Bir süre direndi ancak neticede elinden çok fazla
bir şey gelmeyeceyi kanaatine vararak, emekli olmaya karar verdi. Bu benim için büyük kayıp 
olacaktı. Ayrıca personel sayısı günden güne azalmış, merkez neredeyse iş yapamaz duruma 
gelmişti. Çalışan personel olağanüstü gayret gösteriyor, ancak yine de ister istemez aksaklıklar 
oluyordu.

Bir de o yıllarda İzmit'de ki hava kirliği nedeni ile neredeyse astıma dönük  bronşite yakalandım.
Artık nefes alamayacak duruma gelmiştim. Müdürüm emeklilik dilekçesini verdikten bir ay sonra 
ben de tekrar eğitime dönmek amacıyla İzmir'de boşalan Eğitim Merkezi Müdür yardımcılığına 
tayin talebinde bulundum.

Aslında bu merkezi ve çalışan arkadaşları da çok sevmiştim. Ancak özellikle sağlık sorunum 
nedeni ile ayrılmak zorunda kalıyordum. Kısa sürede personelle birbirimize çok alışmıştık. Yani 
yine zor bir ayrılık olacaktı.

Müdür beyin emekliliği geldiğinde benim de tayin işlemim neredeyse gerçekleşmek üzereydi. 
Personel başta Nurten hanımın gayretleri ile Müdür bey ve diğer emekli olacaklar ile, benim için 
bir veda gecesi düzenledi. Her şeyde gayretli başarılı oldukları gibi, bu gecenin düzenlenmesinde 
de oldukça başarılıydılar. Bu deneyim ve bu dostluklarda hayatımın önemli bir bölümünde yer 
aldı.

Teker teker hepsinin ismini saymak çok zor elbette. Ancak bir çoğu dostlukları ile iz bıraktılar
bende: Nurten hanım, Yusuf bey, Saadet hanım, Melehat hanım, Sadık bey. Şefler : Müslüm bey,
Hayrettin bey, Nusret bey hepsi hiç unutmadığım dostlarım oldular.

İnsan bazen hayatta çok şey yapmak istiyor. Ama içinde bulunduğu şartlar buna engel oluyor.
Bu güzel insanlarla uzun yıllar birlikte olmayı çok istesem de, yaklaşık bir yıl ancak görev
yapabildim ve 1995 yılı sonunda ayrılmak zorunda kaldım.

Benim ayrılmamdan bir ay öncede bir tarih sevgili Müdürümüz Vedat bey emekli olarak 41 
yıl emek verdiği kurumdan ayrıldı.

Yüz yirmi dokuzuncu bölümün sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN
( Bin Dokuz Yüz Seksene Doğru- Yüz Yirmi Dokuzuncu Bölüm başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 19.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.