Can...
Gel dost olalım
Vehim ve zandan kurtulalım
Ruhumuzu ve kalbimizi ihlasla arındıralım
Hakka kul olmanın farkında lığına muhabbetle ulaşalım
İçimizde yaşattığımız asabiyeti, kin, hıncı, hırsı azimle bırakalım
Marufla mümeyyiz olalım, göçüp gitmeden yoldaş olmanın ecrine kanalım

Elbette...
Aşktan söz edemem
Halin demini aşikar eyleyemem
Sır ve hikmetine meftun olmaktan geçemem
Beşeri asabiyetler den arınmadan haddim olduğunu söyleyemem
Nefsim arzular için çırpınırken, heva kuşatmışken nasıl aşk adına kal eylerim
Bedenim, tenim, hücrelerim enaniyete hizmet ederken, ben akıl ve gönülden nasıl söz ederim
Ruhum özne iken, aklım, vicdanım, iraden hakka kul olmak için nasip edilmişken ben zafiyetleri nasıl görmezden gelirim

Adam...
Sessizce içeriye girdi
Hane halkının bildiği biriydi
Bakımsız ve hayli ihmal edilmiş bir nefesti
Şaşkınlığım zuhur etti, merak anbean tetikledi
Adam ev sahibinin kızına gülerek seni alacağım dedi
Şahit olanlar tabii karşılayarak sessizleşti, kız ise mahcubiyet içindeydi
Zahiri manada asla bir birine denk değildi, adam dışarılarda yatan bir garipti
Nihayet bir müddet sonra adan sarı dişleri görülecek kadar gülerek geldiği gibi gitti
Sual ettim neyin nesiydi, bu adan dağlarda yatan bir aşıkmış, kimi ona meczup diye tanıyorlarmış
Bu adam her gelişinde hiç sır vermezmiş fakat muhakkak bir hikmeti peşinden ortaya çıkarmış, böyle inanış ve tanımış köy halkı


Mustafa Cilasun
( Maruf başlıklı yazı Yazan Adam tarafından 21.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.