Bir yerden bir yere gitmek için zaman kavramı ön plana çıkıyor. Kimi adımlarla, kimi kağnıyla, kimi atla, kimi arabayla, kimi uçakla, kimi uzay aracıyla… Kimi ışık hızıyla, yok, yok, dur orada. Işık hızıyla gidersek beden paramparça olurmuş. Oysa ışık ötesinde bir hızla, Mekke’den başlayan yolculuğun arşa vardığı kısa zamandaki mirac yolculuğunda, ne peygamberimizin bedeni parçalanmış ne de bir acı vermiş ya da hasar bırakmıştır. Üstelik o zaman ki araçlara göre anlaması o kadar zor ve sonsuz kere imkansız sanılan zaman kavramı içinde, çok kısa sürede… Bu kadar teknolojinin ve imkanların içinde bile anlayamadığımız bir olay bu!


Çok az orduyla çok kalabalık düşmanı yendik denilir tarih içinde, Bedir’de, Malazgirt’te.… Bu nasıl olur ki? 


And olsun, sizler güçsüz olduğunuz hâlde Allâh size Bedir’de yardım etmişti. Allâh’tan sakının ki, O’na şükretmiş olasınız. O zaman Sen mü’minlere; «Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?» diyordun. Evet, sabreder ve (Allâh’tan) korkarsanız, onlar ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size nişanlı nişanlı beş bin melekle yardım eder.” (Âl-i İmrân, 123-125)


Yukarıdaki ayette denildiği gibi, Allah c.c. kendisine iman eden kullarına yardım ediyor melekleriyle, şehitleriyle bu savaşlarda. La Galiba İllallah-Allah’tan başka galip yoktur, sonuçta kul Allah yolunda savaşırken, zaferde Allah’ın oluyor. Allah iman eden kuluna, yine bu gibi olaylarla varlığını ve gücünü gösteriyor. Hele 15 Temmuz gecesi, bu güç yine verildi. Düşmanın yok etme, işgal etme üzerine  kurguladığ darbe senaryosu fiyasko ile sonuçlandı. Her türlü güce sahipken, elinde silahı bile olmayan halka yenildi. Yani, Allah’a iman edene, miracını bilene…


İşte, Miraç-yükseliş budur. İnsan, imanın en yüksek mertebesine kesin bir teslimiyetle ulaşır böylece. Miracı anlamak, ruhun varlığını anlamakla mümkündür. bedene sıkışan düşünce, yükselemez ve yücelemez. Kişi fiziksel ilimle meşgul olurken, yerçekim gerçeği ile var olan ağırlığın getirdiği bu yükü, Miraç içine oturtamaz. Beden nasıl yükselir ki… İnsan beyninin algılaması çok zor gelse de, ışınlanmayı anlayamasa da, her şekilde hayal ediyor. Hayalen inanıyor ancak, asla aklımıza mantıklı gelmiyor. 


Kişi, iman ettiği şeyle kaldıkça sabırla başarıya yükselir. Kişi, eğer Allah’ın vaadine iman ettiyse, Onunla Kur’andaki ayetlerine inanarak kaldıysa, emaneti sahibine teslim ettiyse, Onun dediğini harfi harfiyen yaptıysa, miracına yükselmiş olur. Miraç ruhun bedenden çıkıp, yükselmesidir. Allah dilerse ve kulda isterse, bedenden çıkarır, dilerse ruhu yükseltir. Allah her şeye kadirdir. Yeter ki, Allah’a teslim olup, hakkıyla iman edelim.


Miraç, Allah’ın vaadine yükseliştir…Allah’a varıştır… Sevgiliye kavuşmaktır!


Miracımızı keşfetmeye, sizi yükselmeye davet ediyorum. Bu vesile ile Miraç kandilinizi kutluyorum.


Saffet Kuramaz

( Miraç Kandili başlıklı yazı safdeha tarafından 23.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.