Sen, tarumar bir bahçenin
küskün karanfili
Sen, sarı huzmelerle büyüyen menekşesin.
Leylak leylak lalelerden ayrılmış akasya
Sen, lavanta şişelerinde yediverensin.
Gül kokulu terinde mimozalar büyür.
Sen, sevmeye kıyamadığım fesleğensin.
Kır çiçeği bezeli koynunda serçeler uyur
Uzak dağlarda boynu bükük kardelensin.
Beyaz güller giyinmiş kefenini hatıraların,
Lale lale lalezar, mor salkımda zerrinsin
Adı yok artık yalnız büyüsün yarpuzlar
Hüzün büyütsün şakayık, ağlasın şebboyların.
Söylenecek söz bırakmadı buhur-u Meryem;
Âhı kalsın, kanadı kırılsın kuşkonmazların.
Ağlasın kabrimin üstünde kabir zambakları
Hıçkırıkları düşsün ayakucuna Yasemenlerin.
Ah… aysız gecelerde buram buram reyhanlar
Aşrı aşrı memlekete gelin gitmiş gelinciklerin.
Gitti; dönüp ardına bakmadan Papatya Sultan;
Kime sorsam, dökülür ellerine manolyaların.
İçimde en eski hicrandır, hicran bahçeleri
Salkım salkım kör olsun erguvanların...