23. NİSAN  2017

- Alo. Aliii... Çabuk  buraya  gel. 
-Gelmesine  geleyim  de  sayın  reis...
-Reis  mi?  Oluum  ben  size  kaç  defa  ''Reis  öldü.  Bundan  sonra bana  Başgan diyeceksiniz''  demedim  mi?
-Pardon  başgan.  Gelmesine  geleyim  de  şu  anda  gazetecilere  Galaphagos  kaplumbağalarının  ve  Komodo  ejderlerinin  şirketimiz  üzerindeki  menfur  emellerini  anlatacağım  bir basın  bildirisi  yapmak  üzereydim. Basın  ordusu  benim  açıklamalarımı  bekliyor.
-Yahu  adı  üstünde  basın.  Bas  gitsin.  Şimdi  çok  daha  acil  bir  işimiz  var.
-Allah  Allah. Galaphagos  kaplumbağalarının  ve  Komodo  ejderlerinin şirketimiz  üzerindeki  menfur  emellerinden  daha  önemli  ne  işimiz  olabilir ki?
-Sen  hele  buraya  gel  gösterecem  sana  daha  önemli  acil  işimizin  ne  olduğunu. Yalnız  tek  parça  olarak  gel.  Yanına  bin  tane  daha  Ali  takıp  gelme.  Seninle  başbaşa  konuşmamız  lazım. 
-Sayın  başgan.  Gazeteciler  ne  olacak?  Onlara  ne    diyeyim?
-Hımmm.  Tamam  buldum. Onlara  bir  fıkra  anlat,  sonra  acele  buraya  gel.
-Tamam  sayın  başgan.  Onlara  şeyi  anlatsam  olur  mu?
-Neyi?
-Hani  üç  domates  yolda  yürürken biri  aniden  karşıya geçmek  istemiş  ya..
-Eeee?
-İşte  o  karşıya  geçmek  isteyen  domatesin  üzerinden  bir  kamyon  geçmiş  ya.
-Eeee?
-Sonra  yolun  kenarındaki  iki  domates,  o  ezilen  domatese  ''Aaaa  salçaya bak''  demiş  ya.  İşte onu  anlatsam  diyorum.
-Harikaaa.  Hem  kısa  hem  de çok  anlamlı.  O  fıkrayı  anlat  basın  açıklaması  olarak,  sonra  acale  buraya  gel.
-Başüstüne  sayın  başgan.


Şirketin  Genel  Müdürü  Ali  her  ne  kadar  ''  Başüstüne  sayın  başgan''  dese de içine  bir  kurt  düşmüştü.  Acaba  Patron  Şuayip  Bey'in  yani  sayın  başganın  çok  önemli  ve  acil  dediği  şey  neydi?  Kendi  kendine   ''  Yahu  ben  alt  tarfı  bir  Ali'yim.  Sayın  başgan  beni  bin Ali sanıyor  galiba.  Hangi  bir işe  yetişeyim  ben  de  şaşırdım''  Diyerek  basın  mensuplarının  karşısına  çıktı ve  merakla  bekleşen  basın  ordusuna  ''Üç  domates  yolda  yürürken''  fıkrasını  anlattı.

Bu  basın  açıklaması  üzerine  Basın  mensupları üç  domates  ile  Galaphagos  kaplumbağaları  ve  Komodo ejderleri  arasında  bir  bağlantı kurmak  üzere  derhal  bilirkişileri  toplayarak  televizyonlarda,  gazetelerde  ve  hatta  sosyal medyada  açık  oturum,  panel,  konferans  ve biaenaller  tertip  etmek  üzere  harekete  geçtikleri  anda da  Genel  Müdür  Ali ,  patron  Şuayip'in  huzuruna  çıktı.

Patron  Şuayip,  Karşısında  Ali'yi  görünce  hemen  önündeki  lap  topu  açtı.  Google a  ''Edebiyat  Evi''  Diye  yazdı.  Açılan  Edebiyat Evi  sayfasında  Sami  Biberoğulları adlı  vatandaşın  sayfasını  buldu ve   laptop'u Ali'ye  uzattı.   Laptopta  Edebiyat Evi sayfasını  gördüğü  anda  Ali'nin  rengi  bembeyaz  olmuştu  zaten.  Hele  bir  de  Sami  Biberoğulları  sayfasını  görünce  daha  da  bir  soldu  sarardı  garibim.   Gayri  ihtiyari  bağırdı.

-Of  yaaa.  Yine  mi  bu  Sami  denen  musibet. Bıktım  anasını  satayım.  İstifa  edicem  valla.  Yeter  yahu...

Başgan  Şuayip  esefle  başını  salladı.

-Maalesef  yine  o.  

Genel  Müdür Ali  öfkeyle  karışık  sitem  etti.

-Sayın  başgan.  Bu  herifi  neden  itlaf  etmiyoruz?  

Başgan  da  öfkeliydi  ama  yine  de  sükunetle cevap  verdi.

-İki  sebepten  itlaf  edemiyoruz  sevgili  Ali.  Birincisi:  Bu  dengesiz  herif zaman  zaman  bizim  lehimize  de  güzel  şeyler  yazıyor.  Ama  ikinci  sebep daha  önemli.  Herifin  oldukça  büyük bir  okuyucu  kitlesi  var.  Hatta  öyle  ki  Habıl  teleskopuyla  evrendeki  galaksi  ve  gezegenleri  inceleyen  uzay  adamları  yeni  keşfedilen  gezegenlerde   bile  bu adamın  yazılarını  okuyan  yaratıklara  rastlamış.  Düşün  bir  kere  her  delikte  bu  herifin  yazıları  okunuyor.  Hatta  evrendeki  kara  deliklerde  bile.  O  derece  yani.

Ali  daha  da  öfkelendi.

-Yine ne  yazmış  ibrişim?

Başgan  Şuayip,  laptopu  iyice  Ali'nin  burnuna dayadı.  Sami Biberoğulları'nın  22.04.2017  tarihinde  yazmış  olduğu '' Happy  Bırthday  Ya  Resulallah'' Başlıklı  yazısını göstererek  ''  Oku''  dedi.  

Ali,  yazıyı  bir  çırpıda  okudu  ve  gözleri  faltaşı  gibi  açıldı.

-Anaaaa.  Hapı  yuttuk  sayın  başgan.  N'etceez?

Sayın  başgan  da  işte  bu  sorunun  cevabını  arıyordu zaten.  

-Ben  de  onu  diyorum  zaten.  N'etceez?  Derhal  bu  soruna  bir  çare  bulmamız  lazım.  Şimdi  bu  güne  kadar  Miladi  takvime  göre  kutladığımız  Kutlu  Doğum  Haftasını  tamamen  kaldırsak  mutaassıp  çalışanlar  isyan  edecek.  Kaldırmasak mutaassıp  olmayan  çalışanların  itirazlarından  kurtulamayacağız.  Aşağı  tükürsen  sakal,  yukarı  tükürsen  bıyık.    

Ali  Heyecanla  atıldı.

-Sayın  başgan. Bu  sorunu  halletmek  için bir  fıkra anlatsam?

Sayın  başgan  merakla  sordu:

-Nasıl  bir  fıkra?

Genel  Müdür Ali  başladı  anlatmaya.

''Temel  uzun  zamandır  konuştuğu  Fadime'ye  nihayet ''  Bu  akşam  evde hiç  kimse  yok''  der.  Fadime  mesajı  almıştır.  O  gece  en  dekolte  kıyafetlerini  giyip  en  şuh  makyajını  yaparak  Temel'in evine  gider.   Gerçekten  de  Temel'in  evinde  hiç  kimse  yoktur. ''

Başgan  Şuayip önce  gök  gürültüsü  gibi  bir  kahkaha  attıktan  sonra  sordu:

-Ne alaka şimdi?  

Ali  üzüntüyle  boynunu  büktü.

-Sayın  başgan.  Ben  bu  Sami  denen  deli dana  yüzünden  ne  halt  ettiğimi  biliyor  muyum  ki.  Aklıma  bu  fıkra  geldi  anlattım.

Aslında  fıkralarla  uğraşılacak  zaman  değildi.  Şirketin  mutaassıp  kesimi  zaten  uzun  süredir  Ayva  Safiye'nin açılması  için  baskı  yapıp  duruyorlardı.  Şimdi  bir  de  ''  Kutlu  Doğum  Haftasını  kaldırdım''  derse   temelli  isyan  ederlerdi.  

Başgan  Şuayip  ''  Ulan  Sami. Senin  eline  ayağına sı.ayım  e  mi? Bi elin  ayağın  durmadı.   Başıma  açtığın  belayı  görüyor  musun?  Ayıkla  pirincin  taşını  şimdi''  Dedi. 

Genel  Müdür  Şuayip  ise  o  anda  yeni  bir  fıkra  bulmuştu.  Hemen  heyecanla  anlatmaya  başladı:

''  Yörüğün  biri  ortalığı  süpürmekte  olan  karısına  yaklaşır.  Niyeti   bozuktur  biraz.  Ancak  kadının  da  hiç  keyfi  yoktur.  Adama  '' I  ıh ''  der.  Bunun  üzerine  adam  mutfağa  girip  iki  tas  getirir  ve  kadına  bu  tasları  elinde  tutmasını  söyler.  Kadın  tasları  eline  alınca  her  iki  tası  da  ağzına kadar  pekmez  doldurduktan  sonra  kadının  beline  dolanır.  Kadın  ikilem  içinde  kalmıştır  ve  şöyle  der.  ''  Eyvah  eyvah...Kımıldansam  pekmezi  döktüreceem.  Kımıldanmasam  şalvarı  diktireceem.  N'etsem acep?'' 

Şuayip  başkan  ''  Vaziyetimiz  aynen  Yörük kadının  vaziyeti  gibi.  Acil  bir  çare  bulmak lazım''  Deyince  Ali'nin  beyninde  bir  şimşek  çaktı.

-Başganım.  ''Bu  işi  çözse  çözse  benim  baş  yardımcım  Nuran  çözer  ''  dedi.

Bunun  üzerine  genel  müdür  yardımcısı  Nuran  Bey  ( Bey..Orada  bir  yanlışlık  yok ) Çağırıldı  ve sorun  ona  anlatıldı.  Nuran  Bey  cin  gibi  bir  adamdı.  ''  Tu  bi  or  nat  tu  bi  det  iz dı  kuesçın'' (  Yani olmak  ya  da  olmamak.  Sallama  fazla,  kafaya  takma ) dedi  ve   bir  kaç  saniye  durduğu  odadan  hemen  çıktı.

Başgan  Şuayip  da  Genel  Müdür  Ali  de  şaşkınlık  içindeydi.  Nuran  Bey  ne  demek  istemişti  acaba?  

27  NİSAN  2017 

Genel  Müdür  Yardımcısı  Nuran  Bey  bir  basın  açıklaması  için   kameraların  karşısına  geçti  ve  merakla  beklenen  açıklamayı  yaptı:

- Değerli  Basın  mensupları !  

Sami Biberoğulları  denen  bir  mendebur  yüzünden  şirket  yönetimimiz  önemli  bir  sıkıntı  yaşamışsa  da  çok  şükür  bu  sıkıntıyı  aşmanın  da  çaresini  bulduk.  Bundan  böyle şirketimizde  Kutlu  Doğum  Haftası  Miladi  takvime  göre  değil  olması  gereken  zamanda  yani  Hicri  Takvime  göre Mevlit  kandiline  denk  gelen  günde  bir  hafta  boyunca  kutlanacaktır.  Kutlamalar  Kutlu  doğumun  olduğu  12.  Rebiülevvelde  başlayıp  bir  hafta  da  devam  edebilir,  12  Rebiülevvelden  bir  hafta  önce  başlayıp  tam  olarak  Mevlit  Kandili  günü  de  sona  erebilir.  Bunu  ileride  düzenleyerek  Kutlu  Doğumu  bundan  böyle senede  sadece  bir  kez,  olması  gereken  zamanda  yani Hicri  Takvime  göre  Mevlid  kandiline denk  gelen  haftada  kutlayacağız.

Kıssadan  hisse:  Sami'nin gücünü  yabana  atmayın  sakın ))))))))))

( Tu Bi Or Nat Tu Bi. Det İz Dı Kuesçın. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 29.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.