Ne de güzeldir sabahın aydınlığı, sabah güneşinin ışıklarını dünyamızın üzerine salması... Ah o güneş, ah o aydınlık, hem dünyamızı, hem ruhumuzu, hem de bedenimizi ısıtır... Aydınlık bir gün, pırıl pırıl gökte parlayan sevimli bir güneş, moral de oluyor insana sabah sabah. Hele bir de kalkıp kıldı iseniz sabah namazını, değmesinler keyfinize... Hafif de camları açıp odanıza, yüreğinize baharın ve yazın güzellikleri doldu mu, daha ne ister insan?


Bir coğrafyada doğarken güneş, başka değişik bir coğrafyada da batıyor haliyle, dünya güneş etrafında döndüğünden. Her doğan güneş, her yeni gün, yeni bir güzellik, yeni bir umut olsun hepimize... Belki bu gün kimse bir töre cinayetine kurban gitmez. Belki bu gün hiç kimse trafikte birbirine küfür etmez, gözlerini karartmaz... Belki bu gün bomba, silah üreten fabrikaların patronlarının ruhunda derin yaralar açılmıştır, çocukların, kadınların televizyonlarda parçalanmış cesetlerini görünce...


Öyle dört dörtlük yerleşmiştir ki güneş gök yüzüne, tam da olması gereken yerde durur. Hatta bilim adamları güneşin dünyaya bir milim yakınlaşması veya bir milim uzaklaşmasının dünya da büyük bir felakete yol açacağını bile iddia etmektedirler...


Bir dağ köyünde ya da bir orman da o güzelim güneşin doğuşunu seyretmeye insan doyamayacaktır hiç bir zaman. Günümüzde güneş enerjisinden bir çok alanda yararlanılmak ile birlikte, bunun daha da yaygınlaşması ve insanlığın hizmetine sunulması, dünya insanlarının mutluluğu ve refahı açısından çok önemlidir... Güneş, petrol gibi, diğer katı yakıtlar gibi sınırlı bir enerji kaynağı değil, bilakis yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. Bunu hiç bir zaman akıldan çıkartmamak lazım... Nasıl beklemesin insanlar o gökte ki kızıllığı, o gökte ki güzelliği hem de coşkuyla?


Bizler öğrencilik yıllarımızda, ders çalışırken bahar ve yaz aylarında, sınavlara sabah sabah çalışırdık. İnsan daha verimli oluyor. Gecenin gizemini ve yorgunluğunu atmış oluyor üstünden. Gecenin sahibi, aynı zamanda gündüzün ve güneşin de sahibi, kainatta ki her şeyin sahibi olduğu gibi... Belli saatlerde güneş ışınlarının zararlı etkilerinin de olduğu çok bilinen bir gerçektir. Saat sabah 10.00 ve öğleden sonrasında da 17.00 saatleri arası gibi... Hele de deniz kenarında iseniz bunlara çok dikkat etmeniz gerekir...


Geçen senelerden birinde, hangi şehir olduğu aklımda kalmamış, hava sıcaklığı ve güneşin hakimiyeti artınca arkadaşlar kızıp güneşe silah sıkmışlar. Güneş de kıs kıs başka bir tarafı ile gülmüştür herhalde bu aklı evvellere... Hadi sıktın silah, güneş de öldü diyelim, ulan ilk düşeceği yer yine dünyamız, hem kendinizi hem de bütün insanlığı bir an da mahvedecek tiniz... Silahların menzilleri düşükmüş sanırım ondandır, mermiler ulaşmamış güneşe...


Sabah ilhamları da bol olur şair ve yazarların, hele de bahar ve yaz aylarında. Oksijenin bol olduğu, memleketin her yöresinden oralara yol olduğu, Karadeniz Yaylalarından birindesiniz, düşünsenize... Kuşlar cıvıldıyor, güneş mızraklarını dağın tepesine saplamak üzere, cır cır böceklerinin serenadı hiç bitmiyor, şırıl şırıl dere akıyor yakınınızdan. Daha ne olsun? Böyle bir ortamda adam hiç şiirden edebiyattan anlamasa bile, yine de döktürür bir iki mısra hasbelkader... Arada erken erken kalkın da izleyin o güneşin dünya ile cengini, mızraklarını göndermesini... Bekleyin güneşin doğuşunu, özlem ile hasret ile hem de dört gözle... Eminim çok hoşunuza gidecek ve çok kere yapmak isteyeceksiniz. Hepinize en derin sevgi ve saygılar...
 

( Güneşin Doğuşunu Bekleyin Hem De Dört Gözle başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 16.05.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.