Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 25.05.2017
Okunma Sayısı : 1961
Yorum Sayısı : 1


''Satılık  kalem''  deyince   sanırım  aklınıza  gelen  ilk  şey  şahsi menfaatleri için  gerçekleri  değil  de  gerçek  olmayanları  yazan,  birilerinin  hoşuna  gidecek  şeyler  yazarak  kendisi  için  ikbal  sağlayan  kişiliksiz,  kimliksiz,  adi  insanlar  gelir  değil  mi?

Evet  aslıda ''Satılık  Kalem''  in  tarifi  budur.  Ancak  çok  yakın  tarihimizde  öyle  bir  olay  vardır  ki  işte  bu  olay  ortaya  bir başka  ''Satılık  Kalem''  Kavramını  çıkartmıştır.  Ancak  bahsedeceğimiz  olayın  kahramanları  da  şahsi  menfaat  peşinde  olmalarına  rağmen  bu  günün  tabiriyle  ''  yandaş''  değil,  tam  tersine  muhaliftirler.  Muhalefetlerini  paraya  dönüştürmenin  yollarını  arayan,  aramakla  da  kalmayıp  bulan  insanlardır. Nasıl  mı?  O  zaman  Osmanlı  Devletinde  mizah  dergileri  ile  başlayalım.

Osmanlı  devletinde  ilk  mizah  gazetesi (  ya  da  dergisi  diyelim)  Ermeni  asıllı  Filip  Efendi'nin  çıkardığı  ''  Terakki'' adlı gazetenin  bir  eki  olup  bu,  gazete  içinde “eğlenceye dair gazetedir”  başlığıyla  çıkar 1870  yılında.  Daha  sonra Rum  asıllı  Teodor  Kasap'ın  Diyojen  adlı  müstakil dergisi Türkçe  olarak  basılan  ilk  mizah  dergisi  olur.

Mizah  dergileri  ilk  zamanlarda  padişahın/  padişahların  (  Abdülaziz  ve  daha önceki  padişahlar)  Karikatürlerini  yayınlamazlar.  Sadece  bir  kez  yayınlanır  Abdülaziz  karikatürü.  Lakin  II.  Abdülhamit'le  birlikte  karikatürlerde  artık  padişah  da  yer  almaya  ve  karikatürlerin  dili  sarayı  oldukça  rahatsız  edici  hale  gelmeye  başlar.  Bu  yüzden  de  sık  sık  yayın  durdurma,  bazı  yazı  ve  resimlerin  kaldırılması,  bazı  sayfaların  boş  çıkması  gibi  durumlar  yaşanmaya  başlanır. Öyle  ki  1877  yılında  mecliste  '' Mizah  soytarılık mıdır  değil  midir ''  konulu  tartışma  bile  yaşanır. Daha  sonra  mizah  gazete  ve  dergilerinin  tamamen  kapatılmasına  karar  verilse  de  bu  durum  fazla  uzun  sürmez  ve  II. Abdülhamit, güncel politikalara dokunmamak ve devletin resmî tezlerini sorgulamamak kaydıyla mizaha izin verir.

II.Abdülhamit  muhalifleri  birer  birer yurt  dışına  kaçarlar  ve    yurt  dışında  çıkardıkları  mizah  dergileriyle  onu  topa  tutarlar  adeta.  Tabii  ki aynı  yıllarda  Avrupa  ülkelerinde  de  doğrudan  doğruya  Avrupalılar   II. Abdülhamit  aleyhine   hakaret  boyutlarını  fersah  fersah  aşan  karikatürler  yayınlamaya  başlarlar.  Yani  II. Abdülhamit gerek  Avrupa  gerekse  -  Günümüzde  bile  hâla  aydın  olarak  nitelendirilen- hem Avrupalılar hem  de Türkler  tarafından  hakaret  yağmuruna  tutulur.

Dışarıda  derken  nereleri  kastediyoruz  peki?  

Kahire,  Selanik, Londra,  Paris  ve  Özellikle  Cenevre...

Neden  özellikle  Cenevre?  

Çünkü İsviçre bu  gün  nasıl  ki  alnına  tabanca  dayanmış  ve  altında  ''Erdoğan'ı  öldürün''  yazılı  pankart  için  '' Fikir  ve  düşünce  özgürlüğü''  dediyse  o  dönemde  de  II.  Abdülhamit  aleyhine  olan  her  şeye  ''  Düşünce  ve  fikir  özgürlüğü''  Diyordu.  O  bakımdan  da  bizim  kaçaklar  İsviçrenin  Cenevre  şehrinde rahat  rahat  at  oynatıyorlardı.

Yurt  dışında  çıkan  ve  II. Abdülhamit'i yerden  yere  vuran,  oldukça  ağır  hakeretler yapılan  dergilerin  bazıları  şunlardı:  Beberuhi, Davul, Dolap,Lak Lak ve Tokmak. 

Bu  dergiler içerisinde  yazımızın  konusu  olan  Tokmak'ı ele  alalım.

Tokmak Ali Fahri, Ali Galib, Hamid Hüsnü ve Asaf Nazmi gibi Jön Türkler tarafından çıkarılır. Derginin  yayın  hayatına başlamasında Payitaht  Abdülhamit dizisinde  Hakan  Boyav'ın  canlandırdığı  damat  Mahmut  Celalettin  Paşa'nın  da  oldukça  önemli  bir  rolü  vardır. (  Mahmut  Celalettin  Paşa,  Sultan  Abdülmecit'in  kızı  Seniha  Sultanla  evlidir  ve  aynı zamanda  Prens  Sabahattin'in  babasıdır.)  Ayrıca derginin yayımlanmasında Jön Türklere ve Ermenilere sempati besleyen İsviçreli yardımcıların katkılarının olduğundan da söz edilir. Derginin sorumlusunun Cenevreli matbaacı Joseph Demierre olduğu ve her sayıda yer alan II. Abdülhamit karikatürünün de bir başka İsviçreli A. Gautschi’nin kaleminden çıktığı,  bilinen gerçekler arasındadır. 

Tokmak Dergisinin  İlk  sayısı  1  Mart 1901  yılında  çıkar.

İlk sayı  da  dahil  olmak  üzere  tüm  sayılarında  ( ki  sadece  beş  tanedir )  aynı   karikatür  vardır  ilk  sayfada ( 1.  Resim ) 

Yazı  olarak  ise  ''  İki  haftada  bir  ama  pir  iner '' Diye  bir  ifade  vardır  ki  böylece  derginin  iki  haftada  bir  çıktığını  da  anlarız.

Dergi,  tanıtımını  ve  nasıl  bir  dergi  olduğunu  şöyle  açıklar  ilk  sayısında:

Azîz vatandaşlar!
Şu ufak mükâlemeden (Tokmak)ın maksadını, merâmını anlamışsınızdır. Maamâ-fîh biraz daha îzâh edelim:

İntikâmın( Aynı amaçlara  yönelik  olarak  çıkan  bir başka  gazete )  söyleyemediğini, vuramadığını Tokmak söyleyecek, vuracaktır. Tokmaktan bir lisân-ı istihzâ( alaylı dil ) , bir lisân-ı mizâh, bir lisân-ı herze-furûş( saçma  sapan  şey  satıcılık)  beklemek, boş bir bekleyiştir. Onun lisânını bir edîb-i muhteremin hâtırda kalan (hüngür hüngür gülmek) sözü pek vâzıh bir sûrette tefsîr eder. 

HâsılıTokmak, Yezîd-i ekberin( En  büyük  Yezit---Kastedilen  II.  Abdülhamit )  bütün serâ’irini( sırlarını) , musavver(tasvir  edilmiş) , muharrer( yazılı)  bir tarz-ı nâ-şekîbâne( sabırsız ) ve belki bir üslûb-ı lâkaydânede ( kayıtsız,  önemsiz  bir  üslupla) arz edecektir. Böyle olmakla beraber (Tokmak) yine mizâh bir gazetesidir.

Evet...Kendi  ülkelerinin  padişahına  İsviçre'nin Cenevre  şehrinden ''  En  büyük''  Yezit  diyorlardı  bu   aydın (!)  insanlar  ve bir  devletin  devlet  başkanına  ''En  büyük  Yezit''  demek  hakaret  değil,  fikir özgürlüğü(!)  oluyordu 

Yine  ilk  sayıda

-Ziyâ Pâşâ merhum:
“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdîr
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir.”
demiş, ne büyük isâbet etmiş.
Yıldız kuklasının artık arsızlığı, yüzsüzlüğü taştı, aştı, nasîhat, tekdîr, hatta bazı bazı kötek dahi kâr etmez oldu. Düşündük, taşındık: Ya o kafa inâdından geçer, ya parçalarız!.. dedik Tokmaklamaya karar verdik.
Bakalım belki “dokuz yumruk bir nasîhat yerine geçer!

............Bırak şu Nemrûd’u bırak! Onun müstehakı tokmak altında kıvranmaktır

Denilmekteydi.

''Nemrut''  demek,  kafasını  parçalamaktan  bahsetmek  de  fikir  özgürlüğü (!) oluyordu.

Tokmak  adlı  bu  derginin  ikinci  sayısında( 15  Mart  1901)   şöyle  bir  şiir  yer  alıyordu:

Saldırdın sağa sola 
Var mezârında hortla! 
Hırladın ya yıllarla 
Var mezârında hortla! 

Âkıbet kan olacak 
Durmasın insin Tokmak
Geber, hâin, yumurcak 
Var mezârında hortla! 

Şakîyi serdâr ettin 
Acabâ ne kâr ettin 
Dünyâyı murdâr ettin 
Var mezârında hortla! 

Göründü hazîne dibi 
Yedinnice edîbi 
Deccal eşegi gibi 
Var mezârında hortla! 

Yardağısın düşmenin 
Halkı râhat koymadın 
Dalamaya doymadın 
Var mezârında hortla! 

Gece gündüz kan kusar 
 Susarsa kana susar 
Buna karşı kim susar? 
Var mezârında hortla! 

Çıyan gibi cırlama 
Geber, kuduz hırlama 
 Al! Hakkındır bu kama 
Var mezârında hortla!

Görüldüğü  gibi  hiç  bir  hakeret  unsuru  filan  yok(!)  daha  önceki  sayıda  yazılanlarda  olmadığı(!) gibi.  Tamamen  fikir  hürriyeti(!)

Devam  edelim  fikir hürriyetinden  örneklere...

Derginin  3  Nisan  1901  Tarihli  3.  Sayısında  şöyle  bir  bayram  mesajı  vardır:

Ey millet, millet!

Bu bayramı da kara geçirdik diye kederlendiniz mi? Bilakis müteselli olalım. Sevinelim! Çünki başımızdaki kara belâ pek yakında cehennemdeki kara kardaşlarına kavuşacak.
Ben, bunu düşünerek iki haftada bir beyn-i hümâyûna (  padişahın  beynine)  indikçe bilseniz ne kadar seviniyorum. Hâlbuki beni kendisine musallat eden siz değil misiniz? O hâlde sevinç size âiddir.
Veriniz ellerinizi, bayramlaşalım! Ve o cehennem kütüğüne daha kuvvetli inelim!

15  Haziran  1901 de  son  sayısını  çıkarır  Tokmak  Dergisi..Evet,  sadece  beş  sayı  yayınlanmıştır. Beşinci  sayısının  son  cümlesi “Körler memleketinde yek-çeşmler( Tek  gözlüler ) Padişah olurmuş”  olur  ve  dergi  kapanır.  Çünkü  amacına  ulaşmıştır.

''Amacına  ulaşmıştır''  deyince  ''  Ne  yani Abdülhamit'i  mi  öldürdüler?  ya  da  tahttan  mı indirdiler?  Ne  oldu  da  amaçlarına  ulaştılar  diyorsun''  Diye  düşünebilirsiniz.

Bu  sürüngen  takımı  ne  Abdülhamit'i  öldürdü  ne  de  tahttan  indirdi.  Zaten  asıl  dertleri  de bu  değildi.  Cenevre  barlarında   daha  fazla  şarap  içebilmek,  daha  fazla  Avrupalı  fahişelerle  yatabilmek  için paraya  ihtiyaçları  vardı. Öyle  üç beş  yüz  dergi  basıp  satmakla  olacak  iş  değildi  bu. 

Evet  alt  tarafı  üç-beşyüz  dergiydi  Osmanlı topraklarına sokabildikleri  ama  yine  de  Padişah  II. Abdülhamit  bu  ve  benzeri  yayınlardan  rahatsız  oluyordu.  Tokmak    dergisi  ile  ilgili  rahatsızlığını  da  dile getirdi.  İsviçre  ile  diplomatik  ilişkilere  girerek  bu  sorunu  diplomatik ve  hukuki yollardan  halletmeye  çalıştı.  Ancak  İsviçre  hükumeti  aynen  bu  gün  olduğu  gibi  o  gün  de  aynı  cevabı  vermişti:  ''   “Kantonlardan hiçbirinin yasaları federal anayasada güvence altına alınmış olan basın özgürlüğünü böyle ciddi bir şekilde kısıtlayamaz” 

İşte  bu cevabı  alan  II. Abdülhamit  bu  sefer  başka  yollara  başvurdu.  Madem  ki hukuki  yollarla  sorunu  çözemiyordu  o  halde  para  ile  çözecekti.  Muhataplarını  oldukça  iyi  tanıyordu.  O bakımdan derginin  kendisine  satılması  için  onlarla  pazarlığa  başladı.    Sonuçta  Tokmak  adlı  bu  dergi  beşinci  sayısından  sonra  3000  Frank  karşılığında  Osmanlı  Hükumetine  satıldı.  

Eee  hani  yüksek  idealler?  Hani  vatan? Hani millet?  Hani  Sakarya?  

Hepsi  3000  Franka  satıldı. 

Evet...Sadece  Tokmakı  anlattım  sizlere.  Ama  daha  pek  çok  dergi  ve  gazete  vardı  böyle  para  karşılığında  kendisini  satan.  Daha  da  doğrusu  sırf   devletten  para  koparabilmek  için   yayın  hayatına  başlayan...  Yani  kısaca  ''  Kalemini  satmak''  sadece  yandaş  olmak  değildi.  Bu  şekilde  kalemini  satanlar  da  vardı.  O  gün  vardılar,  bu  gün  de  varlar  maalesef  bu  şantaj  ve  pazarlık  gazeteleri,  dergileri...
1901  den  2017  ye...Değişen  ne  peki?  Pek  fazla  bir  şeyin  değiştiğini  göremiyoruz  maalef.

Cenevre  aynı  Cenevre,  Avrupa  aynı  Avrupa,  tek  değişen  içimizdeki  hainlerin  adları...

Ve  yüzyıllardır  değişmeyen  gerçeğimiz:  ''  Kahpe  içerden olunca kapı  kilit  tutmaz. ''

********************
NOT:  Bu  yazının  hazırlanmasında  aşağıdaki  linkten  oldukça  geniş  olçüde  alıntı  yapılmıştır.

http://www.turkiyatjournal.com/Makaleler/1337134755_17-Servet%20T%C4%B0KEN.pdf
''CENEVRE’DE BİR JÖN TÜRK MİZAH GAZETESİ: TOKMAK-Servet TiKEN''  

RESİMLER:

1- İsviçre'nin  Cenevre şehrinde  basılıp  yurda sokulan Tokmak adlı   mizah  dergisinin  her  sayısında  yer  alan  karikatür.
2-3-4-  Değişik  Osmanlı  Mizah  dergilerinde  II.  Abdülhamit  Karikatürleri
5- II. Abdülhamit'in  ölümü  bile  ona  olan  düşmanlığı  ve nefret  ateşini  söndürmemişti.  II.  Abdülhamit'in  ölüm  haberi  üzerine  31 Mayıs  1325 Tarihli  Davul  adlı  mizah  dergisinden  bir  karikatür.  Karikatürün  altında  şunlar  yazıyor: 

 ''İstanbul’un muahharan gaib ettiği en büyük burun
Tafsilat-ı lazime: Milyarderlerden biri bu burnu altı milyon liraya satın almak istemiş ise de maatteessüf elde edememiştir. Bu burun mukaddema Beşiktaş’a doğru uzamış iken bir hadise-i fevkalade neticesi olarak bu kere tebdil-i mekan etmiştir.''

6-  Zamanın  ''Büyük  Gazete''  adlı  gazetesinde  31  Mart  Olayının  yorumu...
7-8-9-  Dış  basında  II.  Abdülhamit  karikatürleri
10- Cenevre  aynı  Cenevre...
11- 12- Bu  da  günümüzün  satılık  kalemi. Fiyatı  10.000  Euro.
13- Dedem  Korkut  ne  güzel  demiş  değil  mi? 

( Satılık Kalemler Aşağılık Yaratıklar Ve Fikir Özgürlüğü Meselesi başlıklı yazı Sami Biber tarafından 25.05.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.