Arındığımdan ziyade arıttığım,

Kanımda infilak eden zehrin patavatsız zincirleme tabusuna da yenik düşmüşken.

Ne şiir ağlıyor ne de şair çünkü ne şairim ne de yazdıklarım şiir tadında.



Umut kovanlarında arı düşlerim,

Namert yatağında iblisin kebirli silueti ön yargıların…

Cafcaflı yalnızlığın saltanatı,

Dünlü özürlerimin de yalancısı

Hayatın boz yatağında,

Konan kuş misali hangi yaralı yürek ise.

 

Şimdi çıkıp gelsem tozlu, yorgun aktarın

Sefil mabedinden, bir yarenlik ise adını andığım;

Görünmezliğin şeceresinde boyunduruğunda

Günün kaykılmışlığı.

Bir hüznü evlat edindim madem

Varsın matemime değmesin kini onca gölgenin,

Zaruri bir tebessüm değil bellediğim inan ki.

 

Zırhını giyindim de geldim önce özlemin

Sonra da sonrasız mülkiyetimin

İzdüşümünde üç beş çorak hayal,

Kambersiz yalanların bir de doğrucu Davut uysam

Hele ki yasında, yaşında kana bandığım karanlık,

Uyutup da geldim çocuk benliğimi yine de

B/aşım dik hem de nasıl yetişkin kimliğimle…

 

Kenetlendiğim bir sureye ihanet ederken

Maruzat belledikleri sevgi denen külliyatın

En mağdur yoldaşına erip ermişliğim

Üstelik baharı hazan,

Yorgunluğu yorgan misali

Örtünmüşlüğün gıyabında

Suskunluğa riayet eden en dokunaklı tebessümde

Düşe kalka rahmeti içerken.

 

 

( Umut Kovanlarında Arı Düşlerim... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 25.05.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.