Sabah sabah bahçemizde yüzlerce sarı
renkli kelebek. Ah bir de bilseler üç beş günlük ömürleri olduğunu, acaba
dünyaya gelmek isterler miydi? Ben de şaşırdım mı ne, ne söylüyorum? Dünyaya
gelip gelmemek canlıların elinde olan bir şey değil ki her şey yüce Yaratıcının
dilemesi ile oluyor. Bizler bize verilen rolleri yapma uğraşı içindeyiz sadece.
Kimimize insan rolü veriliyor, kimisine güvercin rolü, kimine kelebek rolü,
kimisine ağaç rolü, kimisine de insan kılığında canavar rolü veriliyor.
Baktım sevimli bir tekir kedi de kelebekler ile oynama ve onları yakalama
telaşı içinde zevkten dört köşe olmuş. Sıçrıyor, hopluyor, zıplıyor kimisine
patileri değiyor kimisine değmiyor ve kedicik mutluluktan dört köşe.
Kanatlarına bakıyorum hayranlıkla kimisi sarı beyaz, kimisi mavi beyaz, kimisi
lacivert kırmızı adeta bir renk cümbüşü. Onları görünce insan Tanrının
varlığına daha da fazla ve gönülden iman edesi geliyor...
Yıllar önce Ankara Sanat Tiyatrosunda seyretmiştim Kelebekler Özgürdür adlı
oyunu, Hadi Çaman ile sanırım diğer oyuncuda Füsun Önal'dı ve zevkle
seyrettiğimiz bir oyundu. Kör bir adamın hayata tutunma çabaları sırasında
başından geçen ilginç olayların konu edildiği bir tiyatro eseriydi. AST yani Ankara
Sanat Tiyatrosunun sahnesini bilenler bilir sahne ve seyirciler adeta iç içe ve
çok samimi gibidirler. Ankara Sanat Tiyatrosu birçok sanatçıyı armağan etmiştir
yurdumuza ve halende dimdik ayaktadır...
Şu an da televizyonda oynamakta olan birçok dizi filmde, Ankara kökenli ve
AST'dan yetişmiş oyuncular başarılı şekilde boy göstermektedir. Bunların
arasında Altan Erkekli, Rutkay Aziz, Cezmi Baskın ve daha nicelerini
sayabiliriz.
Sabah sabah kelebeklere selam vermesem olmaz. Onlarda nasiplensinler selamlarımdan.
Yaz kış kedilere selam veririm, kuşlara veriyorum tabi ki, çimenlere,
papatyalara, sokak köpeklerine. Kimisi alır selamımı, kimisi alır gibi yapar,
bazısı da başka şeyle ilgileniyordur duymazdan ve görmezden gelir sesimi ve
hareketlerimi. Selamı mı almayanlara da hiç kızmam. Seviyorum önce baharı, sonra da yazı bizlere kelebekler ile tanışma fırsatı verdiği için. Çoğu zaman
televizyonlarda da görmüşsünüzdür, pikniğe gittiyseniz orada da görmüşsünüzdür
ellerinde ki aletler ile kelebek kovalayanları. Ben hem onlara hem de
kelebeklere müthiş derecede acırım ve içimden boşuna yormayın derim kendinizi,
yakalayıp ne yapacaksın o muhteşem renklere, görüntüye sahip hayvanları,
Allah'ın muhteşem canlılarını zaten bir hafta bilemedin on gün yaşıyorlar zaman
verin biraz onlara. İnsanlar değilse de kelebekler özgürdür, özgür olmalılar...