Bir sepetteki çürük yumurtalar gibi bazı müslüman kardeşlerimiz. Özü güzel olsa da, aralarında koca uçurumlar var. Hep mi yanlışı gösterir saatler. Hep mi ters gider işler. Hiç mi gülmez yüzleri. Kaderin dahi kendi haline bıraktığı insanlar mı bunlar. Sahi nedir bu başıboşluk.

On bir ayın sultanına yüz çevirip, on iki ay boyunca nefsinin kölesi olmak akıl karı mı? Hiç mi uğramayacak bu insanlara ölüm. Haşa! Her nefis  ölümü tadacaktır. Buna şüphe yok. Yine de kaçımız birgün ölecekmişiz şuuru ile yaşıyoruz. Kaçımız başımızı ellerimiz arasına alıp gerçekten pişmanlık duyarak ah ediyoruz. Ne çabuk unuttuk hakikati. Ya da ne vakit aramıza aldık yalancı baharı. Beyhude vaatleri.

Ramazan geldi geçiyor. Zorlandık bazı günler. Bazı günler nasıl geçti anlamadık bile. Orucu tutan keşke bitmese diye hayıflanırken, bazılarına oruç hiç uğramamış gibi.

Ne vakit işe doğru yola çıksam. Bir kıraathane de çay içen mi dersin. Yolda sigarasını yakmak için çakmak mı isteyen dersin. Elinde mangal ile pikniğe gitmeye hazırlanan mı dersin. Hepsi birden saygıyı unutmuşçasına rahat tavır sergiliyorlar. Sanane kardeşim diyeniniz olabilir. Özgürdür Allah ile kul arasına girme diyeniniz de. Saygı duyarım. Yine de aklım almıyor. Gayri müslim olmasına rağmen müslümanlara saygı gösteriyor elin adamı. Hatta oruç tutan gayri müslimler bile var. Bizimkilerse sofraya buyur ediyor utanmadan. El insaf müminler. Sizin müslümanlara verdiğiniz zararı düşman vermedi. En namussuz savaşta bile düşman sizlerden daha mertti. Ne oldu da bu hale geldi ümmet. Oysa eskilerde böyle miydi? 

Çok eskilere değil birkaç asır öncesine gidelim. Çöküntüdeyken hani Osmanlı. Osmanlı da ramazan coşkuyla gelir hakkıyla uğurlanırdı. Yetimin hakkı gözetilir yardıma muhtaç olana yardım edilirdi. Zenginler hiç tanımadığı insanların veresiye borcunu öderdi. Sabırsız çocuklar vardı. Aldığı ayakkabıyı dayanamayıp bayram arifesinde giyen çocuklar. Bunlara arife çiçeği denirdi. Ne güzel anlatılırdı eskiler. Şimdiyse hiçbir şeyin eski tadı yok.

Gelin ey kardeşlerim. Bir konuda mutabık olalım. Oruç tutmuyorsanız dahi tutanlara saygı duyun. Bir mümin kadar teslimiyet içinde ibadeti eda edemiyorsanız bile, bari gayri müslimler gibi saygılı olun...

( Ar Damarı başlıklı yazı Mecaz Adam tarafından 15.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.