Ah Mustafa  abi  ahhh.  O  nasıl  Beddua  ki  aradan  yaklaşık otuz  sene  geçtikten  sonta  tuttu.

Efendim  Mustafa abiyi  tanımazsınız  siz.

Batman'da  öğretmenlik  yaptığım  yıllarda  okulumuzun  hizmetlisiydi  Mustafa  abi.    Batmanlı  bir  Kürt  olmasına  karşılık Türkçeyi  benden  çok  daha  güzel  kullanan o  yüzden  de  ilk  tanıştığımızda  beni  hayli şaşırtmış  olan  biriydi.  Türkçeyi  çok  güzel  konuşmasının  yanında  aynı  zamanda  bir  İstanbul  beyefendisi kadar  zarif  ve  kibar  tavırları olan  birisiydi. 

Onu ilk tanıdığımda  ben henüz  5  senelik  bir  öğretmen  o  ise kırk  yaşlarında  bir  vatandaştı. Onun  oldukça  düzgün  ve  güzel  bir  Türkçe  ile konuştuğunu  görünce  merak  ederek  sormuştum.  ''Abi sen  Batmanlısın  ama  çok  düzgün  bir  Türkçe  kullanıyorsun.  Bunun  sebebi  nedir?''  Diye.  O  da  çocukluk  yıllarında  ailesinin  Aydın'a  sürüldüğünü,  uzun  yıllar  Aydın'da  yaşadıklarını  söylemişti  ama  konuşması  Ege  şivesi değildi.  Tam  bir  İstanbullu  idi  adeta.

Neyse..İşte  bu  Mustafa  Abi  oldukça  nüktedan  bir  insan  olduğu  gibi  aynı  zamanda  oldukça  da  dindardı.

Batman  gibi  yaz  sıcaklığı  40-42 derece  olan  bir  yerde  ve  1983 yılındayız.  O  sene  Ramazan  ayı  yine  böyle  yazın  en  sıcak  günlerine  rastlamış.  Okulda (  Batman  Lisesi)   oruç  tutan  öğretmen,  personel  ve  öğrenciler olduğu  gibi  tutmayanlar  da var. 

Tutmayanlar  tutanlara,  tutanlar  tutmayanlara  karşı  saygıda  kusur  etmemekle  birlikte  ara sıra  çeşitli  tartışmalar  hatta  tutan  bir  Ülkücü  öğretmen  ile  tutmayan  bir  Devrimci  öğretmen  arasında  yumrukların  sıkılıp  birbirlerinin  üzerine  yürünmesi  ama  yumruklaşmaya  meydan  verilmeden  yapılan  bir  tartışma    yaşanmış  olsa  bile  genelde  tartışmalar  da  orucun  faydaları  ya  da  lüzumsuzluğu  üzerine  oluyordu.

Yine  böyle  bir  günde  Mustafa  abi  baktım  bir  öğretmenle  tartışıyor.  Öğretmen,  bu  sıcak  aylarda  vücudun  su  ve  tuz  kaybı  dolayısıyla  direncinin  kaybolduğu,  orucun  insanı  zayıflattığını  filan  anlatı.  Hıatta  ''  Ben  oruç tuttuğum  zaman  çok  zayıflıyorum. O  yüzden  de  tutmuyorum''  dedi.  İşte  o  anda  Mustafa  Abi  lafa  girdi  ama  yanlış  bir  cümle  kullanarak  ''  ben  oruç  tuttuğumda  daha  da  fazla  şişmanlıyorum''  Diyeceğine  ''  ben  oruç  tuttuğum  zaman  karnım  şişiyor''  Dedi.

Ben  de  hemen  konuşmaya  katıldım.  ''  Abi  olamaz  böyle  bir  şey.  Oruç  tutan  insanın  karnı  şişmez'' Dedim. 

Mustafa  abi  şaşırdı.  Çünkü  oruç  tutan  biri  olarak  kendisini  destekleyeceğimi  sanırken  ben  de ona  karşı  çıkmıştım.  Daha  doğrusu  o  benim  de  kendisine  muhalefet  ettiğimi  sandı  ve  bu  sefer  yemin etti.  ''  Hocam  vallahi  ben  oruç  tuttuğum  zaman  karnım  şişiyor.''

Her  zamanki  gibi  muzipliğim üzerimdeydi.  Tekrar  ''  Mustafa  Abi.  Oruç  tutan  insanın  karnı  şişmez.  Başka  bir  sebebi  vardır''  dedim. 

Saf  saf  yüzüme  baktı:  ''Başka  ne  sebebi  olabilir  ki  hocam?''

Artık  dayanamadım  ''  Oruç  tuttuğum  zaman  daha  da  şişmanlıyorum''  Diyeceği  yere  ''  Oruç  tuttuğum  zaman  karnım  şişiyor''  Diyerek  yanlış  bir  cümle  kurduğunu  anlatabilmek  için  ( Ki  gerçekten  de  oruca  başladığından  beri biraz  kilo  almıştı )  ''  Abi  bir  doktora  görün.  Sakın  hamile  kalmış  olmayasın''   Deyince  hem  o  hem  de  tartıştığı  öğretmen  bir  hayli  güldüler.  Ama  öte  taraftan  Mustafa  abi  bozulmuştu.  Sanırım  o  gün  bana  beddua  etti.

Evet..Aradan  yaklaşık  otuz  sene  geçti.  Şimdi  yine  yaza  denk  gelen  bir  Ramazan  ayındayız  ve  yukarıdaki  resimde  de  görüldüğü  gibi  benim  karnım  bir  hayli  şişmiş vaziyette. Sanırım  Mustafa Abi'nin  otuz  sene önce  ettiği  beddua  tuttu. 

  Yok  yok  hamile  filan  değilim.  Vallahi,  billahi,  iki  gözüm  önüme  aksın  ki,  ekmek  musaf  çarpsın  ki  hamile  değilim.

Şimdi  tabii  ki  bazılarınız  ''  Demek  ki Ramazanda oruç  tutmak  insanın  karnını  şişirebiliyormuş''  Diyeceksiniz.  Kesinlikle  alakası  yok.  Hem  aslına  bakacak  olursanız  ben  şişman  filan  da  değilim.  Benim  kemiklerim  iri  arkadaşlar.  Hep  ondan.  

RESİMLER:
1- Ramazan  Aynının  hemen  başındaki halim   İstanbul-  Bayezıt- Sahaflar  çarşısında  Oğlum  Tuğrul  ile
2- 14.06.2017  Tarihi  itibariyle  Ramazan  Aynın  son  on  gününe  girerkenki  halim...  İstanbul- Beykoz-  Yuşa  Peygamberin  kabri  girişinde.  

( Ben Aslında Şişman Değilim. Kemiklerim İri. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 16.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.