Yine El, kendi takdiri olan mal, mülk sahipliği ve maldan mülkten yoksunluk yüzünde “yeryüzünde fesat çıkarıp, bozgunculuk yapmayacaksın” diyendi. Bu tür sahiplik söylemli ve sahiplik eylemli köleci ahdi, ahdi anlaşmaya uymamak, sayıyordu. Ahdi bozma sayıyordu. Ahdi bozmaya da ilk kez hem bu dünya da hem ahirette olmak üzere iki tür ceza geliyordu.


Köleci sistemle birlikte; ön ittifaka ait malların, mülklerin çeşitli kandırışa olan hile ve desiseler yoluyla bunların ele geçirilmesi vardı. Ele geçirilenler; kişisi mal mülk sahipliğini ve maldan mülkten yoksunluk oluşu ortaya koyması yüzünden; yani mal-mülk edinme ve mal mülk edinememe yüzünden ilk mal kavgası başlatmıştı. Kişisi mal-mülk edinmeler yüzünden çıkacak olan bu kavga, ilk kan dökülmesinin de cinayeti olacaktı.


Kısaca ilk kavga ilk kez mal edinme kavgasıdır. Mal mülk sahipliği yüzünden ilk kan dökme yine ilk mal edinme kavgası içinde gerçekleşecekti. İnsanlık bu deneyimi yaşamıştı. Bu süreç sahip ya da köle olma süreciydi. Sahip olma da; köle olma da başarı değil; bir kader işiydi. Kaderleri de sahip olan El söylerdi.


İnsanlık, kendi tarih dilini ve tarih bilincini yaşadıklarından oluşur. Bunun başka bir kaynağı yoktur. Öyle olsaydı yamyam olunuşla geçen on binlerce yılın içinde gelmezdik. İnsanın yaşananlar içinde olup bitenleri yansıtması kadar, ilham olanı söylemleri de vardı. Bu tarz ilk söylemleri yan yana ve alt alta getirdi. Yan yana ve alt alta gelenleri; birbirine göre, birbirini teyit ederle söyleşip düzenliyorlardı. Bu söylemler içindeki öz (referans değer) korunuyordu. Ama söyleyişte hayli farklar ortaya çıkıyordu.


Örneğin ilahın kendimden sonrası için kendim gibi ve beni temsilen "Halife yaratacağım" sözü çok önceki bir zaman dilimi içinde söylenmekle yaşanmış bir tarih bilincidir. "Halife yaratacağım" sözü ön ittifak içinde bir araya gelişin ortak kararı olmalı.


El asla “halife” yaratacağım demez. Neden? Çünkü El kimsenin kendisi gibi mal mülk takdir sahibi olmakla kendisine benzemesi istemiyordu.  Çünkü El sömüren ve sahipliği olan anlayıştı. Kendisine benzemeyenleri, sömüremeyenleri köle yapandı.


Kişiler kendisine benzememeli ki, kişiler kendi halifesi olmamalı ki El sömürü yapabilsindi. Böyle bir benzer (halife) olma isteğine El kafirlik, tagut oluş diyordu. Kendisine benzerler olmamakla El seçici eşmişti. El’in kendisine mal mülk dengi olurlar istemesi; tekil takdire sahip olucu ortak halifeler istemesi, ortaklığa tagutluk diye barbar bağıran El’in, kendisini yadsıması olurdu.


Ön ittifakın her biri ilah olan grup temsilci sahipleri; ittifaklarına özgü; ittifakın ve temas etmesini; ittifakın üreten ilişki bağını; ittifakın her bir üreten ilişki bağı dili ve farklı anlayış söylemi olan iradeyi sürdürmek istiyorlardı. 


İşte sürdürülmek istenen bu kararlı yapı; ilk elde biyoloji, fizik ve kültürler sentezi olan melezler üzerinde yürütmek istiyordu.  Bu ortak yetki, ortak sahiplik; ortak irade ve ortak benzerlik devrine  "halife yaratacağız" demiş olma söylemi olsa gerektir. İttifakın ortak kararı olmakla "yaratacağız" denmişti.


İttifak içindeki bir gruba ait kişi de bunu kendi ilahının söylemi olmakla tekil söylemle “yaratacağım” diye anlayacaktı. Çünkü bu grubunun da kararı değildi. Grubunun kararı olması için “yaratacağız” söylemini, grubunu temsil eden ilahın söylemi gibi  söyleyip “yaratacağım” dedi gibi söyleyecekti.


Grubu bu “yaratacağım” söylemini duymakla bu ”yaratacağım” söyleminin grubun iradesi olduğunu anlayacaktı. Çokluğun kararı gruba ve kişiye göre kendi ilahı adına tekleşir. Gruba tekleşen karar grubun duymasıyla grubun kendi içinde çoklanır. Yaratacağıza dönüşür.


Grup kendi içine göre kişileriyle çokladır. Yani grup; grup olmakla tektir. Grup kişilerden oluşmakla çoktur. Grup ittifaka göre de tekleşir.  Grup tekliği ittifak içinde kült merkezli kurul toplantı yeri olan arşta, her bir grup temsilciliği kadarla çokladır.


Kurul kararı hem tekliktir hem çokluktur.  Kurul beş grup temsilcisi ilahtan oluşuyorsa çokladır. Görüşme çokladır karar çokladır. Alınan karar gruplara dağılıyorsa o aşamada gruplar henüz kendi ilahına odaklı olduğunda çoklu karar kendi ilahının kararı gibi grup içine duyurulur.


İttifak dışında zaten ilah yoktur. İttifak içinde ilahi grup kararı, bu nedenle temsili oluş üzerinde ittifakı karar hem kendi totem grup kararı gibi anlaşılmakla karar yeniden hem çokladır hem tekleşir.


 İttifak içinin kendi sosyal anlayışına göre söylenip dağılan karar; sosyal katmanlara göre  tekli ve çoklu oluyordu. Oysa aynı karar ittifak bilinçli, ittifakın toplum dili ve toplum hafızası içinde depo edilip  söylenirken "yaratacağım" dendi diye duyurulur. Bu oligarşi kararı da değildir. Denk ortaklar kararıdır.


Halife yaratmakla yola çıkan ön ittifaklar birden bire kendilerini, El’in; “ insanları ancak Bana köle olsunlar diye yarattım” demesi içinde buldular. Böylece bu söz; her bir sistemin kendi öz sahiplik ile olan referans değerini ortaya koyuyordu.


 Enerji düzenleşim süreçleriymiş. Evrenin tarihiymiş. Kuantum ve özel görecelikmiş. Diyalektikmiş. Fizik ve kimyadan oluşan sentezli ruhun davranışıymış. Türündeki tüm bunlar ve bu söylem El söylemine vız gelirdi. “Bana kul olsunlar” diye yarattım diyen bu sözün özü sahiplikti. Özü sahiplik olan bu sözde söyleyenin gözünü karartmıştı.  


 

( Tarihi Kulluk Sözleşmesi 4 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 24.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.