Köleci sistem geçmişini de geçmişte ortaklaşmalarının olduğunun da bilinmesini istemez. Bu nedenle geçmişe dek söylemleri yamultulur. Ön ittifaklı sentezin hemcins ürünlerimize ben halife yaratacağım demesine karşı köleci sisteminde; "yeryüzünde bozgunculuk çıkarıp kan dökecek olanı mı? Denmesi manidardır.


Bu söylem; Newton’u, Galileo’yu, Kepler’i vs. olur söylemli oluşun özel bağıntısını bilmeden; rölativite kuramını söylemek gibi bir şeydir bu. Yani nasıl Newton’u, Galileo’ca vs. olur süreci bilmeden özel bağıntılılık teorisini, kuantum teorisini söyleyemezseniz; köleci sistemin mal sahipliğini ve maldan mülkten yoksunluğuna bağlı süreçleri bilmeden de kan dökücü oluşu bilemezdiniz.


Özel malı mülk olunmayan ön ittifaklı bir dönem içinde sanki özel malı mülkü ve özel mal mülk kavgalarının olacağına dek özel mülkiyetçi süreç olaylarını bilmek; ön ittifak için böylesi absürtlüktür.


Zaten kişisi sahipliğin bu denli bozgunculuk ve kan dökücü olmaya dönüşeceğinin bilinip; görülmesi kestirilmiş olsaydı; kavga içinde canına ve rahatına sinüşecek durum karşısında insan öznelliği bu sürece içine geçişe şiddetle reaksiyon gösterirdi. Oysa bu sürece geçişte pek bir reaksiyon yok gibidir.


Aksine köleci sürece geçerken ön ittifaklı süreç anılmadan, ön ittifaklı sürecin "ortaklık karakteri" ele alınıp şiddetle yerilir. Yeni köleci ittifak şartlarına göre üzeri örtülü söylenen ortaklık karakteri "şirk ve tagutluk (kulun mal sahipleri gibi mal mülk sahibi olmakla efendilerine benzemek istemeleri" nefreti olmakla süreç içinde sayılmaktadır.


Köleci sürecin içinde köleci süreç olaylarını El mantığına göre açıklama vardır. Ön ittifak içinde özel sahiplik olmaması nedenle, ön ittifak içinde olacak bir söylemin gelecekte olacak olan bozguncu ve kan dökücü lük olacağına dek üzerinde özel kafa patlatmadıkça böylesi eylemlerini bilmesi de pek pek olası değildir.


Öyleyse bu ikinci ifade neyi anlatıyordu? Hiç kuşkusuz ki ön ittifakları dağıtan, ön ittifakı yok eden köleci ittifaklı sürecin içinde yaşananlarla göre, köleci ittifaka uymayı övüyordu. İnsanın kan döker olması emeklerinin kapılma davası oluşla değil de ne olduğu belirsiz bir kör nefse! uyma oluşla kan dökücü lük diye söylüyordu. Hâlbuki kör nefis! ön ittifaklarda da, totemi dönemde de sürü döneminde de vardı. Ama kimse bu kör nefsi! nedenle kan dökücü değildir. Köleci ittifaka uyanlar El karşısında olan kölelerdi. Kölelik malı mülkü olmamakla; tagut yansımasıyla kan dökücü ve bozguncu da değildi.


"Yeryüzünde bozgunculuk çıkarıp kan dökecek olanı mı?" deyişli söylem, ön ittifaklı sürecin insanına karşı köleci sistemin kul diye tabir etmekle tevekküllü olan köleyi, zımnen insana karşı bu gerekçeyle biatle köleyi övmekti. Sanki mal edinmeyi ve mal kavgasını El'in kendisi değil de; insan çıkarmıştı!


Bu söylem içinde zımnen övülen; uysal ve biatle edilen köle karşısında; köleliğine karşı bozguncu olup asilik eden insana; üzeri örtük oluşla bozguncu kan dökücü olmayı "insana" nazire oluşu" söylüyordu.


Bu replikler; El akitli köleci sisteme gidişin ana temel taşı içinde olan tartıştırmalardı. Ön ittifaklı bir dönem içinde çıkıp köleci bir döneme girişi hazmedici düşünceyi oluşuma cevaplarına dönüşmenin bilinç özeti olarak söylenen söylemlerdir.


Köleci sistem içinde olup biten olumsuzluklar; ters bir mantıkla köleci sistemin başına olumsuz söylemler oluşuyla konmaktadır. Yani özne nesnel bir inşa olan sürecin başına, köleci öğütler olan söz konmaktadır.  


Böylece köleci sürecin yaşanması olan köleci deneyci akıl; daha sonraki köleci anlayış içindeyken, köleci sistemin başına ve köleci sistemin içine kör nefis gibi absürt ifadeli öğüt olmakla makul ve meşru ediliyordu.  İnsanın (organizmanın) yemesini içmesini kör nefis olukla kabul ettiğiniz zaman sırtınızın semerle olması kaçınılmazdır. Bunlar insanın kendisine ve toplumuna yabancılaştırılmasıydı.


Hâlbuki mal kavgası; hem başkasının emek gücü üretimi içinde olan kişinin emek gücü üretimlerin ele geçirmesi olan mal sahibi efendilerle emek gücü sahibi köleler veya mal mülk yoksunluğu arasında oluyordu.  Hem mal sahipleriyle, mal sahipleri arasında (yani El ile El arasında veya Lugal ile Sargon arasında; ya da Nemrut İle İbrahim arasında; dahası Firavunla, Roma imparatoru arasında) olmakla; mal sahibi Roma ile köle Spartaküs arasında ya da Halife ile karmatiler veya kuzey Afrikalı zenç köleler arasında olacaktı.


Burada bir parantez açayım. Biz Amerika uygarlığının özellikle Afrikalıları köle etmesini bilir ve kınarız. Bu doğrudur. Bunun kadar ortaçağ uygarlığından biri olan, Emevi, Abbasi halifeliği de köleci bir imparatorluk olmakla onlarca köle isyanlarına sahne olmuşturlar.


Ellerinde tarım aletleri ve sopalar olmakla ve iki at, üç kılıçla yola çıkan zenç hareketi; Halifenin 24 gemisini ele geçirecek güce sahip olur.


Amerikalılardan çok önce Afrikalıları kölelik membasın yapanlar; halifelik uygarlığıdırlar. Yüzlerce sene köle emeği ve çapulcu ganimet üzerinde ayakta duran fetihlerdir. Her bir köle ayaklanması Furâtiyye, Karmatiyye, Nûbe ve Sudan gibi birçok isimlerin adı altında vukuu bulmuşlardır.

( Tarihi Kulluk Sözleşmesi 6 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 27.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.