Çakıl taşı, zümrüdü Anka kuşu;
Sağ salim varmak yarına,
Andıkça tebessümü unutan kayıp
yarımın,
Dillenen şarkılara niyazım,
Az sonra kavrulacağımı bildiğim hangi
yeminse
Sözümden döndüğüm.
Tanrım, unutma beni hükmeden
deryalarda
Kayıp bir damla kadar aciz,
Tümseklerde düşmüşlüğümü.
Gönül gözümün gördüğü her kehaneti
Yine mimlerken insanoğlu
O defolu sükûnetimi
Hani, az sonra kopacak küçük kıyamet öncesi
Sevsin beni cümle âlem, demeye meyyal
Şu kırık tebessümümde
Şiir tadındayım yine makberin
suretinde
Hangi elyaf gölgeyse
Şereflendirdiğim bir hüzün hürmetine
Aczi yetimi kutsadığının bilincinde.
Asılı bir yaprağım darağacı misali,
Yorgun iplerim,
Döngünün kerametine yüzümü sürdüğüm
Asık yüzlü bir rehavetim
Yine cümle âlem nazında mutluluğun
Azığımda yenmedik ne mi kaldı,
diyenlere biat
Bir de yüksek ökçeli sessizliğin
dirlik bildiği
Bir kehanete ithaf en,
Döşediğim iç yollarımın
Devrilmiş hangi vagonunda
Yine pejmürde bir yolcuyum
Üstelik kaçak ve kaçık bir âşık.
Biletsiz yolculuğum kim bilir?
Gidip de dönmemek var, diyen bir
kelamı da
Yalandan söylemedim hani:
Diri temennilerim ışıldarken,
Işıldak meali kırık cümleler
nazarında
Kaçkın ilham perim,
Az sonra susmaya meyyal ölü bir
şiirde
Kasılmış imge tadında,
Çektiğim rest ile evrene
Tabi olmadığımın da tek kanıtı,
Kinayeleri ayyuka çıkan.
Açık ara farkla tüketilmişliğimin
evrimi;
Boşboğaz imge tadında iç evimin fevri
gölgeleri.
Dediklerime biat onca sükût;
Dediklerime mal et ya da
Keyfini sürdüğün hayatın dalgalarını
boca et üstüme.
Manevi iç dökümümün hangi evresi ise
Konuşlandığım bölük pörçük
Her ne kadar gelmese de dile.
Mizansen bir yangın,
Kurtarılacak ilk madde şerh düştüğüm,
Oto sansürlü kayıp yazgım.
Bir kelamın biri bin para,
Kula kulluk etmediğim kadar da aşikâr
İçimde büyüttüğüm yara.
Hangi oyuncusu şu takımın kim bilir
nerede?
Arka sahnede rol dağıtımı yine
kaderin ikramı
Dirlik özlemi kadar da yâd ettiğim
hatıralarım.
Eski, dünde kaldı madem,
Benden de ne çok parça yine düne
merhem.
Matemin kayıp yıldızı,
Pekişen sair ihtimam
Gönül gözümle örttüğüm
Peşrevi yanık kelam.
Zan altında Zühre yıldızı,
Alı al moru mor sevdanın süründüren
nazı.
Gölge ettimse affola;
Sevip de sustumsa yine helal ola.