BABAYİĞİT KİME DENİR

     

 

       Ahmet Ayaz

Gaziantep Güneş Gazetesi 29 Haziran 2017

……………………………………………..

 

 

       Barak da doğup büyümedim ama, kökenim Barak Türkmenlerinden olduğundan

olmalı ki, Barak Kültürüne yazılarımda ağırlık veriyorum. Halkımız genç, iri gövdeli, güçlü kişileri babayiğit diye tarif ederler. Halbuki, hiç de öyle değil. Bakın dikkat edin. (Baba yiğit)

Gaziantepte bir baba vardı. O’nu burada rahmet ile anıyorum. 16 Ocak 1994 yılında kaybettik. Sani KONUKOĞLU. Oğullarından Abdulkadir KONUKOĞLU baba yiğit bir insandır. Ben çok iyi biliyorum. 500 lerce yüksek okul okuyan öğrencimiz onun bursu ile okuduklarını. Allah gücünü kuvvetini artırır inşallah. Böyle bir babayiğitin.

       Ben Sani KONUKOĞLU’nu yanılmıyorsam 1993 yılında Gaziantep Yetiştirme yurdunda, yurt çocuklarına bizzat  kendi eli ile bayram harçlığı dağıtırken görmüştüm. Hakkında bir çok yazılar da yazdım. Ben yaklaşık olarak 11,5 yıl Gaziantep Sosyal Hizmetler

İl Müdürlüğü Şefi iken, Müdür yardımcılığına vekalet ettim. Bize bağlı tam 6 kuruluş vardı. Kuruluş müdürleri ceza söz konusu olunca, memur, şoför, teknisyen, hizmetli vs kimseleri il Müdürlüğüne  havale ederlerdi. Elbette ilde ceza konusunu uygulamaya koyacak birisi olarak ben vardım.

         657 sayılı DMK kanununa göre verilecek cezalar (sözlü uyarı, uyarı, ihtar, kınama, maaş kesimi) Ben memuru odama alıp bir çay söyledikten sonra, söyleyeceklerimi nasihat niteliğinde söylerdim. Hiç birisinin dosyasını kirletmedim. Şikayet gelen kuruluşa da bir yazı yazardım. “Bahse konu olan felancaya sözlü uyarı verildi” Yaho biz ona maaş kesimi ve ya ihtar verirsiniz diye düşünüyorduk. Ben uyarı verdiğimi söylerdim. Sevgili okurlarım beni lütfen bağışlayın. Erkeğin başarısızı  evde sopaya sarılır. Dairede amirin başarısızı, söz bilmeyeni de,  memura ceza vermek için kaleme sarılır. Benim sözlü uyarı verdiklerimden hep olumlu haberler alırdım. Bazıları hakkında tuttuğum tutanağı kendisine imzalattıktan sonra, bir süre sümen altında tutar, daha sonra dosyasına  koymaz imha ederdim.

       Bazı  kimseler okuyarak bir makama gelirler. Bir yerlere yolu düşünce beni tanımadın mı? Diyerek kapıda duran garibanlara sitem ederler. Kimliğini göster de, seni tanısınlar, sana saygı duysunlar. Şunu söylemem gerekiyor. Bir kapıcının, bir güvenlik görevlisinin,  seni tanıması, seni hiçbir zaman yüceltmez. Seni ancak kişiliğin yüceltir. Tanımaması da küçültmez. Ben Av. Abdulhadi Bay ile çok gezerim. İl dışına da gittiğim olmuştur. Bir yere girerken, davranışlarına, kimlik göstermesine hayranlık duyarım. Bir Savcı arkadaşımız vardı. Ziya Göklü. Bir gün bir polis memuru üç kişiydik bize kimlik sordu. Cumhuriyet Savcısı ziya Göklü kimliğini gösterince, polis memuru hazır ola geçti ve özür diledi. Cumhuriyet Savcısı Ziya Göklü, “özür dilemene gerek yoktur, siz görevinizi yapıyorsunuz” diye cevap verdi. Konuyu biraz uzattım. Konu babayiğitlikti. Babayiğitleri hatırlamaya çalışıyorum. Bir Dr. Bilgin Hürcan, bir Dr Muhittin Reşat Kersanlıoğlu, bir Mustafa Poçan, bir Bahri Sönmez, bir Prof. Dr. Mehmet Yavuz  Coşkun vardı. Bir de Gaziantep Üniversitesinin çiçeği burnunda genç Rektörü,  Prof. Dr. Ali Gür var. Ali Hocamızın babacan bir insan olduğunu bir çok  insandan  duyuyorum. Acaba kendisine laik yardımcı seçebildi mi? Burada yardımcılarının bazılarından biraz kaygılıyım. Genç rektörümüze gölge düşürmelerini istemediğim için. Çünkü o güzel hizmetlere imza atacaktır  inşallah. Kendisine çok güveniyorum. İnşallah yanılmam. Bir kardeş bir ağabey, bir dost canlısı güvenlik müdürü Hamza Polat var. Gaziantep Üniversitesinde. Güvenlik amirlerinin de  bir çoğunu tanıyorum. Onlar  da dost canlısı insanlardır. Kendilerinden Allah razı olsun diyorum.

       Sevgili okurlarım; benim hakkımda bir çok edebi yazılar yazıldı. “Ahmet Ayaz, dostluğuna güvenilir, sağlam karakterli mert insan” diyenler var.  O kadar korkuluyum ki,

o dostlarımı gerekse yazdıklarına pişman etmekten, gerekse yanlışa düşürmekten. İnşallah yanlışa düşürmem diye çaba harcıyorum. Geçmişte bir çok insanlar saygı ile, bir çok insanlar küfür ile anılıyorlar. Ben saygı ile anılanlara seviniyorum, küfür ile anılanlara da çok üzülüyorum. Şairin dediği gibi “Bu dünya bir mevsimlik bizimdir” Bugün varız, yarın yokuz

Ben herkesin iyi anılarla hatırlanmasını isterim. Konunuz babayiğitlikti. Allah bizleri babayiğit insanlarla yaşatsın, bize de babayiğitlik nasip etsin yüce Allahım.

       Saygıdeğer okurlarım. Beni unutmayın, sohbet köşemde sizler ile yine buluşalım. En güzel ve mutluluk dolu günler, hep  ve hepimizin olsun diyorum. Hoşça ve dostça kalınız.

 

 

( Babayiğit Kime Denir başlıklı yazı Ahmet AYAZ tarafından 29.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.