Irgat bir gün batımından
nasiplenmekse hele ki boykot edilesi bir rivayetin erbabı ise gün dönümü…
Safsataların rahminde; bir cenin
kıvamında büzüldüğüm en aykırı peyzaj ve anne özürlü bir doğum; ben ki ölmelere
bir kılıf takmışken, yeniyi de dünü de kargacık burgacık bir yazım hatasıyla
yüklenmişken…
Ayrık otlarının türevi tüm olup biten
hanidir bir sureyi sarıp sarmalarken, o dokunaklı şarkıların da hidayete
erdiği…
Bir külfet mi yaşamak yoksa yargı mı
hele ki söz hakkı tanımazken küstüğüm bir rivayet mi; adsız bir kelamda yitip
giden umut tadında akabinde aşk özürlü bir yarenlik iken, şehvetin ve inkârın
izdüşümü.
Gocunmaksa en hası; kula kulluk
etmekse; Hâşâ, Tanrım, demek bile suç babında gölgelerin ve günahların
katlanarak çoğaldığı tüm hezeyanları da biriktirmek kâh ağzı olmayan bir kuyuda
kâh yüreği olmayan bir sunumda ve yerli yersiz gıyabında haneler dolusu
gönülsüzlüğün de seyri yine gök kubbeye yakın belki de mahşere konduğum o t-cetveli…
Şimdi, desem ki; geçerken en içimden bir de dışımda yoğun bir yaygara iken
kimsesiz bir düş misali, savruk gölgemde kenetlenen güz sancımı da ikram
ettiğim o cemaat.
Tümden gelsem keşke de hiçlesem
yaralarımı.
Bilfiil kaygılarımı da eritsem o
potada.
Sonralarımı uyutsam kimsesizliğimi
lime lime ettiğim kök hücremde, şakısam bülbüle nazire eden bir gül
kıvraklığında, solmalara doyamamanın verdiği o hüznü de armağan etsem evrene.
Kenetli varsayılan ama ayracı
zincirden hallice kopuk bir tanı konmuşken hele ki kekremsiliğim kat ve kat
hizasında, düşüşe geçmenin de coşkusunu sahiplenmişken aklı evvel satırlarım…
Ne duruyorsun mihrabın tam da ortasında ve oryantal bir tebessüm iken sevi
dilinin kıvrak göz süzüşleri oysaki görmezliğin dik alası ben ki müdahil
edildiğim bir aşk masalına çalım atmanın cefasını yüklenmişken öyle ya da böyle
sefasını sürmek yine düşmüşken muadilim onca soytarı sanrıya…
Büyümekle meşgulüm ne de olsa: Kâh
satıldığım dost meclislerine sızan kâh imece usulü sözcükler üreten o tebaada
kala kalmışlığım…
Bu yüzden mealimi asla sonlandıramazken
ve bu yüzden aşk’a düşkün bir düş tadında gidip gelmelerim hele ki yüksek
ökçeli şiirlere sırtımı dayayıp da sırtım nasıl ki yere gelmez diyenlere inat
son sürat düşüp kalkmalarla iştigal ederken yetişkin yanım.
Ergen bir düş olma ihtimalimi ise asla
yok saymıyorum ve hafif meşrepli sükûnet özürlü kahkahalarla nasıl ki yolum
kesişmiyor; içimin gülümsemesine eşlik eden yüce Yaradan nezdinde bir serenat
kadar da akla zarar bir sessizlik içimi büyüttüğüm, çocukluğumu yorduğum,
anneme sonsuz sabır ve sevgi sunduğum bir sarmal adeta.
Kiplerin cahil tayfası onca bakir
yüklem, özneler hepten kaynaşık çatı katında hangi cümle akıtıyorsa gözyaşını.
Gülüp geçmekle haşır neşir
olmaktansa, balyalar sunduğum bir cetvel yine boyumun ölçüsünün kaça ulaştığı
bu yüzden ser verip sırlarımı özümseyen Yaradan haricinde en sefil tınıyım
sensizliğim yarattığı o mecalsizlik ile ürkek bir kuş gibi konmuşken kanadına
onca hikâye kahramanını içselleştirip bir hikâye tadında derlediği her günün
yüzü suyu hürmetine, hala ve hala anarken adını üstelik ant içtiğim
eksikliğimin de çokluğu tüm kayıtsızlığımı görmezden gelen tabusu
belirsizliğin.
Zimmetli ve makbul bir ölçüde
olmasını dilediğim ama dilek ağacımın kuruduğu; umutlarımı da satılığa
çıkarmışken hak malikleri belli ki irili ufaklı kaygımı bir bir ekiyorum ve
görmezden geldiğim onca kini kim ise sahiplenmeyi reddedip, suç ortağı olmaktan
da imtina edip… Gerisi yok inan ki, hele ki sevgi mağduriyeti kimliğime rest
çekilmişken yine de; kaynayan bir kazanda bir tutam huzur diliyorum az sonra
gönül aşıma eşlik etmek adına ben hala uyuturken korkularımı ve büyürken içimin
yangınları. Sen yine de merak etme densizliğin biri bin para iken belli ki
yüklemsizliğimle ve tüm hiçliğimle gölgeliyorum evreni oysaki boyutsuz bildiğim
bir zanaat iken sevebilmek…
Düş özürlü kim ise hakkımı da helal
etmiyorum ve uyumak sadece uyumak üstelik arsız bir rüyanın da peşine
takılmadan her ne kadar kâinat çoktan yok saymışken beni bu yüzden tüm ihanetim
sadece kendime ve mutluluğun kayıp rotasına… Bir hece tadındayım belki de tek
bir harf: zannımca asaletin simgesi iken kayıplarımdan mesul ve sessizlik ile
kıblemde yüzümü sana döndüğüm… Sakın ihmal etme selamını… Ses ol ve sulh ola
hatta şerh düş yazdığım her şiire belki de bir kafiye tadında olmanın enginliği
ile düşmüşken bu ateşe…