Kimisi müzik dinler, kimisi spor yapar, spora verir kendini, kimisi saz çalar, kimisi oynar; biz de böyle rahatlıyoruz, beyaz kâğıtlara bir şeyler karalayarak, ne yapalım. Çevremizde yaşanan olaylara, alçaklıklara, vatan hainliklerine kayıtsız kalmadık, bundan sonrada kalmayız...


Çok eskilerden hatırladığım bir ilkokul şarkısıdır eminim ilkokul sıralarında birçoğunuzda söylemişsinizdir, şöyle sözleri ''Ordaa bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür. tralalalala laaa tralalalal laaaa'' diye devam eder gider. Belki bu ülkenin birçok yerini daha görme fırsatımız olamadıysa da, görmedik diye de o vatan topraklarını sevmemezlik edemeyiz. İmkânlar elverdiği ölçüde gitmek istediğim ancak bir fırsat bulup da gidemediğim yerlerin üzüntüsünü hala duyarım yüreğimde bir yerlerde...


Çanakkale görmek isteyip de bir türlü bu imkânı bulamadığım yerlerin başında gelir. Bu güne kadar üç tane Çanakkale ile ilgili şiir yazdım, ama orayı görüp de o havayı teneffüs etmek çok özel bir duygu olsa gerek. Gitmeden bile eminim ki baştan ayağa duygu yoğunluğu ve tüylerim diken diken olacaktır mutlaka...


Bizler şiir yazmaya on yedi on sekizli yaşlarda başladık. Biliyorum ki edebiyata benden çok daha fazla yeteneği olan ve bu işe benden çok daha erken başlayan başarılı kardeşlerimde var aramızda. Edebiyat ile uğraşan insanlar edepli olurlar çoğu zaman. Genç olarak on iki eylül ve daha öncesinde çok sıkıntılı dönemlerden geçtik, o dönemde yurdumuz üzerinde alçakça oyunlar oynandı. İstiyoruz ki ülkemiz bir daha böyle acı günler yaşamasın, istiyoruz ki ülkemizin yazarları ve şairleri düşünceleri her ne olursa olsun hapislerde, mahkemelerde sürünmesin, istiyoruz ki dünya çapında sanatçılarımız ülkemizin gururu olsun her platformda.


Birçok arkadaşım ile aynı düşünceleri paylaşıyor olabiliriz mutlaka. Hepimizin az ya da çok belli sıkıntıları var. Bir yer de sitemiz bize kendini ortaya koyma, kendini anlatma, kendini topluma adapte etme fırsatı veriyor. Sürekli değişiyor ve gelişiyoruz. En azından ben kendim için bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ortaokul ve lise yıllarında kompozisyon dersinden hiç geçerli not alamamış benim gibi bir öğrencinin onlarca öyküsü ve denemesini gün birinciliğine layık gördü çeşitli edebiyat siteleri, bundan daha büyük mutluluk var mı?


Lise yıllarında çoğu zaman arkadaşlarım mizahi yönümün kuvvetli olduğunu söylerlerdi. Üç beş sene öncesine kadar da öykü yazmayı hiç düşünmemiştim. Sonra birden bir şimşek çakınca kafamda, ''Yaşadıklarını yaz Ahmet'' diye birike birike ikiyüze yaklaştı öykülerim. Bizler Gırgır dergisinin, Fırt dergisinin dünya çapında adının anıldığı yıllarda ortaokuldaydık ve mizah dergilerine malzeme olan çok siyasi lider vardı, ama hiç biride mahkeme açmamıştır şimdiki siyasiler gibi, mizah dergilerine. Dünyanın sayılı mizah yazarlarına sahip bir ülkeyiz hâlâ kanımca. Mizahın toplumsal zıtlıkların, baskıların çok olduğu ülkelerde daha çok yol aldığı söylenir ki bence doğru bir yaklaşım. Bazen televizyonlarda Amerikan komedi dizlerine rastlıyorum alt yazılı, ama onlara gülmek için beni gıdıklayacak bir adam olması lazım. Tek yaptıkları şey olur olmaz yerlere kahkaha efektleri yerleştirmek; bize ters.


İşte böyle dostlar biz de böyle yazarak sıkıntılarımızı atıyoruz ve rahatlıyoruz. Hepinize en derin sevgi ve saygılar yüzünüzden gülücükler ve tebessüm eksik olmasın sakın...
( Biz De Böyle Rahatlıyoruz başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 11.07.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.