Şu -adeta tesadüfen- yaşamaya çalıştığımız dünyada birey, toplum, ve ülke olarak nasıl bir akıbetin bizi beklediğinden haberdar değiliz...

Her ne kadar sıcak bir savaşın içerisinde görünmüyor ve çevremizdeki ülkelere göre daha rahat bir ortamda hayatımızı sürdürüyorsak da, dünyanın en çok haini ve düşmanı olan bir ülkede bulunduğumuz da apaçık bir gerçektir…

Terör belası zaten hiç peşimizi bırakmayıp mütemadiyen tedirgin etmiş ve huzurumuzu kaçırmıştır ama yine de kendi yağımızla kavrulmayı bilmişiz elhamdülillah…

Allah muhafaza komşu ülkelerdeki gibi daha vahim musibetler başımıza gelip de sığınacak bir ülke arayışına girseydik, bizi kabul edebilecek ne uzak, ne de yakın bir tek yer bilmiyoruz…

Köken ve inancımızdan gelen asil yapımızdan ötürü millet olarak bütün mazlumlara kucak açmış ve yardımcı olmuşuzdur. Bunu Allah’ın izniyle sürdüreceğiz de. Çünkü bize yakışan zaten budur…

Daha önce Bulgar ve Afgan göçmenleri ülkemizde barındırılmış ve çok da sorun yaşanmamıştı(r)…

Ancak bizi Ortadoğu bataklığına çekmek isteyenler, Suriye’deki katliama ses çıkarmayıp, oradan kaçanlara da sahip çıkmamamız gerektiğini dile getirip durdular…

Biliyoruz ki, ateş düştüğü yeri yakar… Ateşten kaçıp bize sığınanlar bir nevi emanettirler…

Elbette ki, kendi ülkelerinde savaşabileceği halde kolay olanı seçip ülkemize iltica edip de olup bitenleri unutarak, hiçbir şey yokmuş gibi şımarıp haddini aşarak, halkımıza zarar verenleri de tasvip edemeyiz…

Yetkililer bu konuda gerekli açıklamaları yapmışlardır, gereğini de halk olarak bekliyoruz… Velakin birkaç lokal olumsuz örneği genellemek mümkün değildir… Yani misafir misafirliğini, ev sahibi de ev sahipliğini bilmelidir…

Son günlerde meydana gelen olumsuzluklar gerçekten ehli vicdanı derinden yaralamış ve üzüntüye sevk etmiştir…

Ne plajlarda ki birkaç kendini bilmez mültecinin tavırları, ne de hamile bir Suriyeliye yapılan akla ziyan tecavüz ve katliamı anlayabilmek hiç mümkün değildir…

15 Temmuz’un yıldönümü arifesinde provokasyona açık olan gerek ‘Adalet Yürüyüşü’, gerekse mülteci ya da muhacir meselesi üzerinden milletin kafasını iyice karıştırıp ülkemizi içinden çıkılmaz bir kaosun içerisine sürüklemek isteyenlere halk ve devlet olarak asla müsaade etmemeliyiz…

“Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (Haşr Suresi, 9)

Yukarıdaki bu mübarek ayetin ışığı altında konumuzu değerlendirirsek birbirimizi daha iyi anlamış oluruz diye düşünüyorum…

Selam ve dua ile huzurlu günler diliyorum…

 

 

MFK

( Muhacir Ve Mülteci Meselesi başlıklı yazı MFK tarafından 13.07.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.