Bir fıkra ile başlayayım.
İki Türk arkadaş Fransa'da bir restorana girmişler. Girmesine girmişler ama Fransızca bilmedikleri için garsona '' Şu yemeği getir, bu yemeği istiyorum'' nasıl diyecekler?
Arkadaşlardan biri ötekine '' Yahu restorana geldik ama nasıl yemek ısmarlayacağız? Ne sen Fransızca bilirsin ne ben'' Deyince öteki ukala ukala cavap vermiş: '' Fransızca aslında çok kolaydır. Her kelimenin sonuna bir ''siyon'' ilave ettin mi işlem tamam''
Daha sonra ukala arkadaş seslenmiş garsona
-Garson ! İki porsiyon biftek siyon. Az pişmis siyon... Yanında salata siyon.
Garson başını sallamış ve hemen iki porsiyon az pişmiş bifteği getirmiş.
Ukala vatandaş devam etmiş.
-Garson ! İki bardak siyon kırmızı şarap siyon
Garson koşa koşa gitmiş ve iki bardak da kırmızı şarap getirmiş.
Yemekten sonra ukala vatandaş yine seslenmiş
-Garson ! İki porsiyon künefe siyon.
Hayrettir ki garson bir dakika içinde iki porsiyon da künefe getirmiş.
Öteki arkadaş hayretler içinde '' Ulan gerçekten de Fransıca ne kadar kolaymış'' Deyince garson hafifçe eğilmiş: '' Ben olmasaydım Türk siyon, siz bu Fransızca ile yerdiniz bok siyon ''
...................
Eeee, bu fıkra ile yukarıdaki başlığın alakası ne?
Alakası şu:
15 Temmuz 2016 Tarihinde bu ülkede bir darbe yapılmak istendi. Ancak o darbeye katılan - üzerinde Türk askeri üniforması bulunan - alçak sayısı kaçtı hiç merak ettiniz mi? Ya da ne kadar tank, ne kadar savaş uçağı, ne kadar helikopter kullanıldı?
Genel Kurmay Başkanlığının resmi açıklaması:
Tüm yurtta toplam 8651 askeri personel, ( general, subay- astsubay, er ve erbaş dahil ) 35 savaş uçağı, 37 helikopter, 246 tank ve zırhlı araç, 3 gemi, 3992 çeşitli etki gücüne sahip silah...
Türk ordusunun mevcut askeri gücünün sadece % 1,5 i yani.
Ordunun geri kalan % 98.5 i bu hain girişimin içinde yer almadı.
Yani evet halkın direnişini hiç bir zaman yabana atmamak, 249 Şehidi hiç bir zaman gözardı etmemek lazım ama Türk orsdusunu da öyle yabana atmamak lazım.
Hele hele de '' Tanka kafa atarak, gökdelenin üzerine çıkıp jetin üzerine atlayarak veya F-16 ya levye demiri atarak, iki tane kıytırık çöp kamyonunu kışlanın kapısı önüne çekerek darbeyi önledim'' Türündeki aşırı abartılı kahramanlık (! ) hikayeleri maalesef bu vatanı parçalamak için fırsat kollayanlara adeta bir moral aşısı olmaktadır. Öyle ya koskoca Türk ordusu tanka kafa atmak suretiyle durdurulabiliyor (!), İki tane çöp kamyonunu kışlanın önüne çektin mi tanklar kıpırdayamıyor(!) Gökdelenin üzerine çık, salla levye demirini, keklik gibi avla F-16 uçaklarını(!) Bu kadar basit mi?
Yani bir yerde teröriste '' Türk ordusundan korkmayın. Kışlanın önüne iki çöp kamyonu kyun, uçaklara da sallayın levye demirini işte bu kadar basit onları durdurmak'' mı denmek isteniyor?
Kıbrıs Barış Harekatında Beşparmak Dağları gibi dimdik dağlara tank çıkarmış olan bu ordunun tanklarını iki kıytırık çöp kamyonuyla durdurmak mümkün müdür?
Türk ordusu - hiç bir silah kullanılmadan - bu kadar basit bir şekilde durdurulabiliyorsa kışlaları asker ve askeri araçla doldurmak yerine hiç bir silahı olmadığı halde koca bir orduyu durdurabilen(!) bu silahsız sivil güçlerle doldurmak daha mantıklı değil midir?
.......................
Şimdi sanırım daha net anlaşıldı yukarıdaki fıkrayı neden yazdığım.
15 Temmuz günü Ümit Dündar Paşa aslanlar gibi kükremeseydi?
Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir, Semih Terzi denen haini alnının çatından vurup gebertmeseydi?
Binbaşı Barış Dedebağ '' Bundan sonra canını düşünen soysuz köpektir. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe '' demeseydi?
Tankın içindeki ya da herhangi bir noktayı işgal etmek için gelen asker yaptığı şeyin basit bir tatbikat değil de bir darbe girişimi olduğunu anlamasaydı. Veya anladığı halde teslim olup silah bırakacağı yerde ateş etmeye devam etseydi?
Daha yüzlerce komutan '' Hiç bir asker veya araç kışlasından dışarı çıkmayacak '' Demeseydi?
Düşünmek bile istemiyorum.
Peki vatandaşın sokağa çıkması ''tırışkadan nameler'' miydi? Yani bazı uyuz sokak köpeklerinin dediği gibi bu bir tiyatro olduğu için o gece kafayı vurup yatmalı mıydı halk?
O gece, asla bir tiyatro değildi. Çünkü meydanlarda, sokaklarda, köprülerde, Genel Kurmayın önünde, Emniyet Müdürlüğünün, Özel Harekat Merkezinin, TRT nin ve daha nice kritik öneme haiz yerin önünde neredeyse hiç bir tiyatrocuya rastlamadık. Tiyatrocular 2013 deki Gezi eylemlerinde sokaklara dökülmüş ve üzerlerine düşen görevi yerine getirmişlerdi ama 15 Temmuz akşamı ortalıkta yoktular. O tiyatrocular 2013 de oyunlarını sahneye koymuş sonra perdeyi kapatmışlardı. Şimdi bekledikleri şey bir Nato ya da AB müdahalesiydi. 17-25 Aralık olaylarında '' Bizim senelerdir yapamadığımızı Fethullah Gülen bir gecede yaptı. Teşekkürler Fethullah Gülen'' Diyenler yine Fethullah Gülen'e teşekkür ve başarılarının devamı için dua etmekle meşguldüler.
Halk sokağa çıkmalıydı o gece. Çünkü daha önceki tüm darbelerde pusmuş, sinmiş kendisini göstermemişti. Öyle olunca da darbeciler '' Halk da bizim yanımızda'' demişlerdi.
Gerçekten de gerek 27 Mayıs darbesinde, gerek 12 Eylül darbesinde halk darbecilerin yanındaydı çoğunluk olarak. Onların yaptıkları darbe anayasaları büyük çoğunlukla kabul edildi. Ama yaşanan acılar da hiç bir zaman hafızalardan silinmedi.
İşte bu sebepledir ki Halk 15 Temmuz 2016 da '' Hayır..Bu sefer sizin yanınızda değiliz. Bu ülkede bir daha darbe yönetimi görmek istemiyoruz'' Demek için sokağa çıkmalı ve orduya '' Hayır kardeşim, hayır aslanlarım. Hayır canımın içi. Artık darbe yönetimi istemiyoruz'' Demeliydi. Bunu dediği takdirde askerin mesajı almaması mümkün değildi. Çünkü o da bu halkın bir parçasıydı.
Nitekim asker bu net mesajı aldı. O bakımdan halkın sokaklara çıkmasını da asla ve asla küçümsememeli.
Bitirirken çok açık ve net olarak şunu söyleyeyim:
Eğer o gün askerin tamamı darbeye dahil olsaydı siyon. Millet olarak boku yemiştik siyon. Çünkü siyon, bu dünyada Türk ordusunu durduracak bir güç yoktur siyon...Bilmem anlatabildim mi?
Allah feraset sahibi komutanlarımızı, kahraman ordumuzu başımızdan eksik etmesin.
Daha da özetleyecek olursak:
15 Temmuz Darbesini önleyen öncelikle askerdir. Sonra kahraman Türk polisi... Gerek askerin, gerekse polisin enerji kaynağı ise o gün sokaklara çıkan halktır.
Allah bu ülkeye bir daha 15 Temmuzlar yaşatmasın.
15 - 16 Temmuz 2016 da hain bir darbeyi önlemek uğruna hayatlarını hiçe sayan tüm şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize sağlık ve selamet diliyorum.
Son bir şey daha...
15 Temmuz şehitlerini asla unutmamalı, o günün ruhunu hep canlı tutmalıyız. Eyvallah...Ama yurdun her tarafında hergün hain teröre kurban verdiğimiz şehitlerimizi de asla unutmamalıyız. Onları sadece bir kaç saniyelik haber olarak verip tüm tv kanallarını ve yazılı-görsel medyayı yaklaşık bir senedir sadece 15 Temmuz şehitlerine tahsis etmek benim nazarımda kabul edilebilir bir anlayış değildir. Şehitlerimizi yine şehitlerimizle rencide etmeyelim.