Hiç...
Dahlim olmadan geldim
Elbette ki bir gün gidecektim
Ne kadar gaflette kalmışsam kendimden geçtim
Marifetin, hikmetin
çok sonradan acıyla farkına eriştim
Zan ile refiktim, bilinçaltımla
müşterek tim, bağnazlık içinde iticiydim
Asabiyeti pek olan, cür'eti bir şey
sanan, olur olmaz hıncına kapılan gariptim
Ne alimi, ne şairi, ne sanatı, ne de ruhu
anlaya bilecek seviyedeydim, bilen geçinen cahildim
Taklit üzerine
yaşayan ve fakat ölümüne savunan,
tecessüse dalan, kişiliği henüz olgunlaşmayan beşerdim
Okumayı sevdiren,
fark ettiren, anlamamı, tanımamı, araştırmamı,
emin olmamı temin eden her insandan istifade ettim
Artık...
Ne sahranın
Ve ne de ummanın tadı kaldı
Emperyalist hevesler kıt'aları kuşattı
En kutsal olan
mekanlar bir bir bombalandı
Tağuta biat eden
belamlar her hanede ekrana çıktı
Garip bir din anlayışı ile
avutuldu, "hoca" denen yobazlar kandırdı
İndirilmiş dinin yerine geçmek üzere
mitolojiye ve rivayete dayalı itikatların önü açıldı
Milletin duyarlılığı karşısında
biraz zorlanan yöneticiler alimleri ihtar
ederek hadis diye halk inanmaya mecbur bırakıldı
Bizzat Nebi
sallallahüvessellem efendimize kasten
kendi zehap ve nefisleri
adına yalan uydurularak emaneti paralandı
Can...
Gönül deyip geçme
Basireti olmayanı seçme
Akleden kalp olmazsa sır verme
Dost edindiğin her kimse hatalarını büyütme
Uygun lisanla
ve hazır olduğu bir anda ikaz et gücenme
Kalbi hamiyet, sabır, edep,
nezaket ve sevgi bereketi olan gönülden geçme
Her kimi sever veya yolunda giderse onun
hakkında hüküm verme, öncelikle nedenleri dinle
Bilmem ki...