Farz et ki yorgun bir seyyahım hancı,
Bir gece ansızın uğradım sana.
Ben Amanoslar’da garip yabancı,
Uzaktan geldim geçitteki hana.
Yorgunluklarımı bir anda silen,

Yaşantının gözü, yolusun Belen.


Asırlardır durur Kervansarayın,

Kanuni’nin şanı yaşıyor halen.

Bayrak tutmuş eli, burçta arayın,

Kahraman torunlar coşuyor halen.

Hilâlimin nazı, alısın Belen,

Osmanlı’nın izi, elisin Belen.

 

Gedik Vadisi’nden esiyor meltem, 
Bir âşık çıkmış meydanı inletir. 
Sazın tellerinde dağılır matem, 
Yanık türküleri beni söyletir. 
Nağmesi hançerdir bağrımı delen,

Ozanların sazı, telisin Belen.


Yeşil gözler zeytin, sözlerinse bal, 
Tuttuğun sepete sığar mı ki hiç, 
Büyüttüğüm üzüm salkımı melâl? 
Yörük Kızı nedir derdime ilaç?

Meyvelerle dolu, sepetin-selen,

Has incirin özü, balısın Belen.

 

Vakit doldu yola revan olsam da,
Gitmek istemez ki misafir gelen.
Birkaç günlüğüne nefes alsam da,

Tatlı bir sedaydı geride kalan.

İnsanın civanmert, yüzleri gülen,
Muhabbetin sözü, dilisin Belen.

 

Sis inince etraf olur zifiri,
Esen yelin yok mu bitirir beni. 
Aldım kervanımı oldum seferi,
Kim bilir ne vakit görürüm seni? 
Bakras’ta karşılar muhteşem kalen,

Hatay’ın ak yüzü, gülüsün Belen.

 

Muhittin Alaca

 
 

( Belen’de Bir Seyyah başlıklı yazı Alaca tarafından 4.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.