Aşk-î Elem

Öyle bir hezimet ki zât-ı dahi mecnûn'a leylây-ı kılmadı beni ,
Her ân-ı elem ilâ, tûfan-ı vehm-u zehr ilâ kadeh sundu beni . 

Ol dilber-i cân-ı yêd'i sundu kadeh ilâ zehr-u müstehâk etti beni , 
Redd-u hâk eylemedim , kadeh-i aşk zehrine attı benden içeri beni . 

Bir nâr-ı aşk ki Muhammed ism-i lâyık değilem ben bildim benden beni , 
Ol ismi zâtına kurbânem Muhammed meyyit oldu âlem kahr-u hâr etti beni .

Ben ilâh-i namzet-i sürûhiyyetinde bir zehr-u elemim ki felek dâr eyledi beni , 
Nasıl bir ahvâle düştüm bilmem , nazâr-ı yaşlarım celb-u hân etti beni .

Kalb-i ğayr-ı vuslât-ı elem ilâ âlem dahi kimden âh-ı kıldı beni , 
Âhım aldı her yâren ki , kalb-i vuslât dahi unutamadığım elemden kıldı beni .

Hıfz-u akliyyetim nasıl bir afâk'a muzdarib kıldı benden ğayr-ı beni , 
Vuslât-ı rahad istedim bi - müddet amma , ğayr-ı kahr-u kehrân etti beni .

Âlem vuslâtında her maddey-i mânay-ı gösterdi yüce ilâhi , aşık etti beni , 
Aşka âşık olmakla kaybetti küll-ü dünyây-ı kahr-u zehr eyledi beni . 

Bir şevk-i şehâdet ki ğayr-ı artık tabut istedi gönlüm hem - âh etti beni , 
Cihân-ı aşk kılan mevlâya , mecnûn-û dâr-u cihân etti beni .

Bir hüzün ki vuslât-ı payidâr olmamakla dâr eyledi elem beni , 
Her elem'e nâ - çâre derd kıldı bilemediğim ğayr-ı âlem beni .

Öyle bir menbâ-ı bahr-û elem içerisinde âlem dahi elem kıldı beni , 
Her nâsuh-u dilber nazar edince taaccup eyledi nazâr-ı beni .

Ben-i Âdem'in evlâd-ı olmaktan ğayr-ı bi - efrâd kılmadı kader beni , 
Muhammedi özledim , günâhım kahr-u pişmân etti beni .

Öyle bir âlem-i zehr-u edib ki zât-ı gül-ü nedimine kurbân etti beni , 
Bir salât-ı dâvetine dahi beri kalınca nefsim , nefsim dahi kahr etti beni . 

Öyle bir cihân-ı zevk-u endâm-ı mâtem , zevk ilâ mâtem etti beni , 
Mâtem-i elem ilâ daim kalb-i vücûh-u beşeriyyetim cüz'iyyetten eyvâh etti beni . 

Dilber-i bir âlem ki bana peydâ olmadı ey zât-ı muhakkak , rücû etti beni , 
Bir leylâ ki âlem-i dâr-ı elem ilâ mecnûn'a kahr-u kahhar etti beni . 

İlâhi , niçün bunca elem-i dâr-ı hakikât kıldı vuslât kapısında elem-i âlem beni , 
Ni'çün bu vuslât-ı zehr-u peymânım nâr-ı silsilede dâhi hâr-u cehennem etti beni . 

Ğayr-ı arz-û hâcetim aşk-û elemden dahi bi - ân olsun rahat'a ermekti ki garib etti beni ,
Garib-i olduğum bu âlem , elemden dahi bi - ân ferâhnak etmedi beni . 

Ğayr-ı hamdolsun sana İLÂHİ ! , cânım da sana fedâi , 
Kurbân olsun küll-ü kaderiyyetim , âşık kıldı cânım senden evvel sana beni .  
( Aşk-ı Elem başlıklı yazı DervişBaba* tarafından 5.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.