Hırpani ağıtlarımı gömdüm dün gece ve efil efil esen rüzgâra nazire ettim gök kubbe nezdinde yırtık zarfın içindeki elemi sana postalarken.

 

Kurdelesi kesildi genç çiftin ölüm ayırana değin bir arada olmalarını öğütleyen o şiirin penceresinde.

 

Islak kuma gömdüm başımı önce gökdelenlere bakıp sonra da gök kubbede mesken arayıp belki de somut bir resim belledim zihnimde yine mutluluğa çıkan basamakların henüz kırılmadığı.

 

Şaibeli şiirlerle kesişti yolum ve aşka ramak kala şiir ağladı.

 

Ben ağlamadım zira zaten sırılsıklamdım. Bir beyit ya da bir hikâye… Öyle ya, aşkı ve edebiyatı iç içe yaşayan bir günceden öte ne olabilirdim ki?

 

Bir güfteyi sırtlayan şaire gıpta ettim zira ölmüştü.

 

Bir ölüyü taşıyan omuzlara gıpta ettim bu sefer zira kendini unutmuştu.

 

Sonra da kendime gıpta ettim zira ölümüne zapt ediyordum nefsimi.

 

Durağandı hayat bense devingen mahiyette ve çözüldükçe yüreğimin bağları, kardım ansızın hem de kandıklarıma sitem edip zılgıt yiyen bir çocuk kadar da patavatsız.

 

Aşkı ölümlü bilmiştim.

 

Ölümü ise aşk.

 

Bilip bilmediğimden ziyade bildirip bildiremediğimdi yoksa neden yazıyordum bunca yazıyı?

 

Sordum sakilce ve sustular inatlaşıp.

 

Sustum yine sustular.

 

Ölümüne aşkı siz bilir misiniz, demekse içimden geçendi.

 

Soru imleci yoktu sonunda cümlenin zira soru yoktu ortada onların kanıksadığı.

 

Aslında sen de yoktun.

 

İyi de ben neye âşıktım?

 

Bir surede gizli matemi bildirdi bana Yaratan.

 

Susmayı ise annem öğretti.

 

Sevmeyi Rabbimden öğrendim aşk hepten sırdaşı iken müminin.

 

Ve en yakın dostum itiraf etti:

 

‘’İçgüdülerinden bihabersin ama sen aşka âşıksın.’’

 

Aşkına inat kaçmıştı baba evinden.

 

Aşkıma inat içime yumulmuştum.

 

‘’Katatonik.’’

 

Tanıyı koymuştum.

 

Kuramlardan nasiplenip seğirttim bir cümlede.

 

Kural dışı sevdim.

 

Kuralları asla sevmedim.

 

Kuralsız sevdim ve kimse bilmedi O’nun haricinde.

 

Sevmeyi Rabbimden öğrendim.

 

Bulmuştum nihayetinde çıkış noktasını.

 

İçe dönük bir hutbede evrildim ve mayamı aşkla yoğuran evrene sitem ettim.

 

Neden ben?

 

Günahımı örtmekle ölmek arasında gidip geldim.

 

Af diledim bu kez.

 

Neden harcamıştım bunca zamanı?

 

Sus’lara gebe ömrü hibe ettim usulca ve şiirle örttüm tüm acılarımı ve öldüm yeniden, yarın dirilmeyi umut ettiğim en mutlu şiiri yazmaya meyyal sırlarımı sırtlanıp karışırken geceye.

 

 

( Şiirle Örttüm Tüm Acılarımı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 7.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.