Sevdiğinin gittiği gün öldüğünü sanırsın,

Ağlarsın ağlarsın nefesin kesilir, yutkunamazsın...

Elin ayağın dolaşır ne oturmayı becerebilirsin nede yürümeyi,

Koşmak gelir içinden alabildiğine koşmak, koşmak çatlayana dek...

Dünya yıkılmışcasına altında kalırsın sana uzanacak o eli bulamazsın...

Sevdiğin kişiler sevdiğin nesneler nefretin odağı olur.

Akşam oldugunda çaresizce düşersin sokaklara ,

Gözlerinden sicim gibi boşalan yaşlarla yalvarırsın adeta...

"Sokaklar! ne olur verin onu bana verinki nefes alayım yaşayayım!"

Issız köşeler mekanın olur kimseler görmesin ağladığını diye...

Gecelerin zifiri karanlığını onun yokluğunda hissedersin

Fakat yalnızlık onsuzluk gecelerden daha karadır bilir misin?

Gittiği günden beri geçmez yüreğinin çarpıntısı bir türlü,

Öyle ki nefesini keser çoğu kez yerinden çıkacakmış gibi çarpar,

Haykırırsın boşluklara kimsesiz sokaklara "neden? Neden?" diye...

Nafile...

Duymaz kimseler sesini duysalar da anlamazlarki seni...

Nedir yürek yangını nerden bilebilsinler hasret çekmek nedir?

Her gün her saat her saniye binlerce hançer batar yüreğine ...

Bunu bir tek sen bilebilirsin başkaları seyircidir sadece bu drama...

Ne vardı bırakıp gidecek be sevdiğim ne vardı beni böyle boynu bükük bırakacak

be TÜTÜN KOKULU'm?

Ne vardı beni yaşayan bir ölüye çevirecek her gün her saniye yeniden öldürecek?


Muzaffer Koçyiğit
( Tütün Kokulum başlıklı yazı zafer tarafından 8.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.