Uzun zamandır sosyal medyada dikkatimi bir şey dikkatimi çekti. Orada binlerce on binlerce kişi ve bu kişilere ait paylaşım gördüm; üç aşağı beş yukarı hepsi de bir birinin kopyası ya bir satır eksik ya bir satır fazla...


Genelde de güvensizlik üzerine, ihanet üzerine, yalan üzerine... Olumlu hiç bir şey yok gibi, adeta insanlar bir birine inancını güvenini saygısını en önemlisi de insan olmanın özü olan sevgisini yitirmiş.



"Acaba bu insanların bahsettiği tek kötü insan ben miyim?" diye düşünmeye başladım çünkü herkes suçluyor ama ortada suçlu yok oysa Allah öyle muhteşem bir düzen yaratmış ki. Hiç bir şey tek olmuyor -tek olan bir tek Allah'ın kendisi- onun dışında her şey ve her olgu mutlaka çifttir.   Siyah-beyaz,  gece-gündüz, iyi-kötü, güzel-çirkin, bayan-erkek  vs. milyonlarca yazılabilir.



Olumsuzluklar da öyledir bence, mesela; kişi bir elini havaya kaldırıp saatlerce sallasın hiç bir ses veya hareket duyamayacak ta ki karşılığı olana dek, öbür elini de kaldırıp bir birine vurduğunda çıkan ses gibi. Eğer ortada bir suç varsa bu asla tek taraflı değildir, olamaz da...



İşte burada en büyük erdem dediğimiz insan olmanın gereği olan…Öz eleştiri giriyor devreye. Acaba biz neden hep karşıda ararız her şeyi neden kendimizi sorgulamayız? İnsan ilişkilerine bakıyorum herkes bir birini suçlamakla meşgul… Bir araç düşünün trafikte yolun kenarında duruyor başka bir araç gelip ona çarpıyor, trafik suçları sekiz üzerinden sekizde, altı suçu işleyene verirken sekizde iki de duran araca veriyor neden acaba? Çünkü onun trafikte olması onun da suçlu olması için yeterli, o yolun kenarında olmasaydı öbür araç çarpmayacaktı.



İnsan ilişkileri de böyle değil midir? Eğer ortada bir birliktelik varsa otomatik olarak her şeyde olduğu gibi olumlu ve ya olumsuz güzelliklerde veya suçta da yüzde elli değil midir? Neden biz insan oğlu işin bu yönüne hep kör bakarız? Eskilerin çok güzel bir tespiti var "canına dahi kasteden bir düşmanının her yerde 40 gün iyiliğini söylersen 40 gün sonra o düşman seninle dost olur" Eğer deneyebilirsiniz bunun çok doğru bir tespit olduğunu göreceksiniz. Yine çok güzel bir tespit "bir şeyi 40 gün söylersen olur" derler.



Bizi o hale getirmişler ki başta medyamız olmak üzere her geçen gün olumsuzlukları söyleye söyleye her tarafımız olumsuzluklarla dolmuş, oysa kainatta her şey yarı yarıya değil midir? Şu dünyada kötülükler olduğu kadar güzellikler de var neden onları öne çıkarıp da güzellikleri çoğaltamıyoruz?


Kainatta her şey büyük bir denge içinde değil mi? ALLAH öyle muntazam yaratmış ki gecesi gündüzü, mevsimleri doğayı, insanları... Öyle müthiş bir denge var ki bakmasını bilene. Öyle bir denge ki yer yüzündeki en hassas teraziyle dahi tartamazsınız, biz insanlar neden bunu bozmaya çalışırız? Mutluluk o kadar basit ve kolaydır ki bunu bizler zorlaştırırız. 



Tek bir şey yapacağız oysa çok basit bir şey… 


Sevgi,sevgi,sevgi...


Sadece seveceğiz, öncelikle birbirimizi bütün yaratılmışları, özellikle acizleri, sonra doğayı, çevremizi...



Bir arkadaşımla bir tarihte piknik yapmak için bir mesire yerine gittik, sabah erken saatlerdi, belediye sırf insanlar yararlansın diye dağın başına öyle muhteşem bir hizmet vermiş ki,  küçük şelale misali akar suyunu lavabolarını herkesin yağışlı havada dahi piknik yapabilmesi için üzeri çatılı küçük yerleri.... Buraya ocağını, çöp sepetini, suyunu, çeşmesini kısacası ne lazımsa  her şeyini getirmiş. Yazık ki onlarca yer gezmemize rağmen burada temiz bir yer bulamadık, bir yeri temizleyip öyle oturduk. Neden insanlar insan gibi yaşamaz, neden bir birine saygısı yoktur? Kendinden sonrası için orayı temiz bırakmaz?



Neden? Neden? 



Sokakta giderken çevreye bakarım, bazen adam izmaritini üç beş metre ilerde çöp konteyneri olmasına rağmen kaldırıp pervasızca yola atar, kabuklu çekirdeklerin kabuklarını sayamıyorum.İzmaritlerin, yola atılan poşetlerin, pet şişelerin haddi hesabı yok. En tehlikelisi 100 yılda yok olmayan doğaya bir zehir olan  şişeler... 



Oysa bizim dinimiz öncelikle temizliği emrediyor, temiz olmadan hiç bir ibadet yapamıyorken bir Müslümanın iyiliğini düşünerek yol üstünden kaldırdığın bir çakıl taşıyla cenneti kazandıran bir dinin mensupları olarak bizim yaptıklarımıza bir bakar mısınız?



Hani ne demiştik; "mutluluğun anahtarı sevgidir, sevginin özünde ise saygı vardır" Hani bir birimize saygılı olacaktık?



Değil bir başkasına bizim kendimize dahi saygımız yokken başkasına saygıyı nasıl düşünebiliriz? İnsan olarak çok harika bir şey yaparız, önce her şeye bahanemiz hazırdır ve her zaman bir başkasını çok kolay suçlayabiliriz. Aslında şikayeti bırakıp kendimizi düzeltsek güzel bir dünya için güzel insanlar olabiliriz.



...Ve bence bunu yapabiliriz.




Saygılarımla

Muzaffer Koçyiğit

 

( İnsanca Yaşayabilmek Adına başlıklı yazı zafer tarafından 9.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.