Böyle bir şeyi daha önce ne duydunuz, ne de gördünüz. İnanın bu yaşıma geldim ben de ne duydum ne görmüştüm. Başka birisi gelip de bana anlatsa böyle bir şeye hayatta inanmazdım, ama bu gözlerimle gördüm ya, gördüğüm şeyi inkar mı edeyim de şimdi size yalancı duruma düşeyim. Bakkalın camında ki ilan aynen şöyle idi ''Sahibinden az yalanmış dondurma.'' Duyunca şoke olduğunuzu hatta gözlerinizi ovuşturup ovuşturup bir daha okuduğunuzu bu satırları, görür gibi oluyorum. Çünkü ben de şoka girmiştim ilk okuduğumda...

Hemen kafam da soru işaretleri bir bir oluşmaya başladı. ''Bu yazıyı hangi arkadaş yazmış olabilirdi?'' ya da ''Sanırım birilerini işletmek için de yazmış olabilirler.'' başka bir seçenek ''Belki de bakkal müşterileri saf zannediyor o neden ile böyle bir yazı yazdı.'' Hayır bir de şunu düşünüyorum ''Acaba içeri girip de ağabey bir tane az yalanmış dondurma versene oradan.'' diyen de çıkmış mıdır ki? Ben bu olayın gizemini öğrenmez isem vallahi de billahi de çatlarım sabaha kadar, gecesinde beni ne uyku tutar ne de bir şey...

Sonrasında dalarım bakkala. Bakkal Rıfat iyi de dostumdur, arkadaşımdır, yıllar yılı tanırım keratayı, esprilidir de...

- Selam birader
- O dostum hoş geldin...
- Ne iş birader dondurma işini ilerletmişsin az yalanmış dondurma da satıyor muşsun? Cama da asmışsın öyle duyuru olarak az yalanmış dondurma diye...
- Öyle birader normal dondurma beş lira ise bu yarı fiyatına iki buçuk lira, haliyle kullanılmış mal sınıfına giriyor...
- Yapma birader az ya da çok yalanmış dondurmayı kim tekrardan yalamak ister ki? Sen olsan yalar mısın başkasının yaladığı dondurmayı?
- Yalarım kardeş niye yalamayayım ki ne olur alt tarafı benden önce bir ya da iki kişi yalamıştır en fazla, onlardan sonra da ben yalarım...

Şaşkınlığım devam ediyordu, aklım neredeyse tavana vuracaktı. Rıfat buzluktan ambalajı açılmış ve daha önce yalanmış dondurmaları da göstermese, beni işletiyor ve palavra atıyor diyecektim. Tam o sırada içeri bir bayan girdi...

- Ağabey kakaolu bir dondurma versene, az yalanmış...

Aklımı yitireceğim yahu, bu nasıl iş! Bu moda da yeni mi çıktı diye aklımdan neler geçiyor neler. Bayana bakıyorum, normal giyimli bir vatandaş, bir hanım kızımız... Fesuphanallah bir de peşine la havle çekiyorum... Rıfat buz dolabından çıkartıp kıza uzatır...

- Al abla az yalanmış kakaolu dondurman burada...
- Sağ olasın al bakalım parasını şuradan...

Beş lira uzatır. Dostum Rıfat da parasının üstünü iki buçuk lira olarak geri uzatır...

- Sağ ol ağabey sen bana ayır hep az yalanmış dondurmalardan. Bir daha ki sefer çilekli vanilyalı olursa daha iyi olur ağabey...
- Tamam kız sen merak etme ben ayırırım sana... Annene selam söyle...

Üç beş dakika sonra bir delikanlı girer içeriye...

- Rıfat abi bana bir meyve suyu bir de az yalanmış sade dondurma...
- Meyve suyunu vereyim de sade kalmadı be İlhan az yalanmışlardan. Normallerden istiyorsan var az yalanmışlardan da kakaolusu var eğer istersen...
- Neyse ağabey kakaolu olsun bu seferde ne yapalım kısmet...

Parayı uzatır, üstünü alır ve çıkıp giderken. Ben de kafayı yemek üzere içim kıpır kıpır olduğu halde nedir bu işler diye, arpacı kumrusu gibi düşünmekteyim...

Bir müddet sonra orta yaşlı mahalle sakinlerinden Sebahat Abla girer içeriye...

- Rıfat Oğlum bana paket dondurma lazım kakao ve vanilyalı yalnız az kaşıklanmış, az yenmişinden istiyorum...
- Bakayım ablam hemen dolaba...

Dolabı açar Rıfat eli ile aramaktadır. Döner Sebahat Abla'ya

- Paket dondurmalardan az yalanmış, az kaşıklanmış olarak sadece vişneli ile sade dondurma kalmış abla istersen onlardan vereyim sana, ne dersin?
- Tamam o zaman az yalanmışlardan, kaşıklanmışlardan hangisi varsa paket dondurma onu ver...

Allah'ım sen bana sabır ver yarabbi ya bunlar normal değil ya da ben kafayı mı yedim, rüya mı görüyorum? Dur bir iki çimdik atayım kendime... Kesin bu işin içinde bir bit yeniği var. 

Teog sınavından başarı ile çıkmış Furkan girer dükkandan içeri o sırada...

- Rıfat Ağabey bir kakaolu dondurma versene elli kuruşluk yalayıp bırakacağım abi...
- Al bakalım bak fazla yalarsan fazla yaladığının parasını da alırım söke söke, senden alamazsam babandan alırım ona göre...
- Tamam, tamam ağabey ya fazla yalamam merak etme...

Ya bunlar psikiyatrik vaka ya da ben. Dur bakalım bu işin sonu nereye varacak. Tam Furkan dışarı çıktıktan sonra kolundan yakalarım.

- Gel bakalım zibidi buraya...
- Buyur amca ne vardı, eve gitmem lazım annem bekler de...
- Hele dur hele dur gidersin acele etme
- Annem hemen gel dediydi de...
- Ne iş bu az yalanmış dondurma meselesi hele bir anlat bakalım.
- Yok abi ben bir şey bilmiyorum, hem de söyleyemem...

Yavaş yavaş dilini çözeceğim ben bunun. Ha gayret!

- Oğlum anlat bakalım hele bak bir haftalık dondurma paran benden.
- Sahimi diyorsun amca?
- Tabi oğlum her gün istediğin kadar dondurma ısmarlarım sana.
- Yok ya yine de söyleyemem sıkı sık tembih ettiler.
- Kim tembih etti oğlum vallahi bak iki haftaya çıkardım söz devamlı dondurma alacağım sana...
- Tamam o zaman anlatayım. Geçen gün bizim bakkal Rıfat ağabeye ellerinde kameralar ile televizyoncular geldi. Burada sevilen bir kişiye kamera şakası yapacağız dediler. Bakkal Rıfat ağabeyimin de ilk aklına gelen sen olmuşsun. Böyleyken böyle oldu. Bakkalın her yerinde kameralar vardı... İki gün sonra şaka programında görürsün abi kendini...
- Deme be Furkan deme be meşhur da olduk desene, anlamıştım ama çok da garibime gitti, hiç inanasım da gelmedi bu az yalanmış dondurma işine...

( Sahibinden Az Yalanmış Dondurma başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 11.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.