Zamanda göçen yangın ertesi,

Makberi elem sevda sonrası

Bir de kıtaları aşan sevdaların tutarken güncesini.

 

Sevdik ölümüne diyene nazire

İçimdeki ketum masal;

Gönül yorgun diyenlere de esefle susarım

Sanırlar ki yürekte saklı sayısız kehanet.

 

Sevdik mecnuna döndük madem,

Evrildik lakin yıkılmadık henüz

Varsın kınasın cümle âlem.

Deyip deyip de susamadık

Kimine sefa kimine elem.

 

Goncadan ayrı tutmaksa yüreğin naşını

Sevgiden ibaret bir ümmet ise

Ömrün tecellisi.

Ah ben, dirlikte gözüm;

Ah, sen, varsın her lokmamda olsun gözün.

 

Kanadık kardıkça,

İçtik aşk pınarını susadıkça

Belki de sustuk zifire lanet

Ahvale nispet babında kerelerce

Yanıldık ya da yandık,

Kime ne?

 

Ölçtük arşı

Öldük arsızca

Ölümüne baş koyduk bu yola

Deli gönül nazarında bir kıpırtı

Beyhude gecede kâhin babında

Nice yıldız

Yine kırptıkça gözümün nuru şair,

Hele ki edindiğimiz şiarda

En asil hutbe iken

Yalnızlık türküsü.

 

Yine kenetli lehçelerde

Zuhur eden tevafukta

Yüreğe teamül,

Gölgeme de zılgıt yükleyen

Mahir zatında âlemin

Yürek suremde sayısız matemin

Kondukça tepelere

İz bilmez aşkın surunda taptıkça

Yine ulaşılmazın resmine.

 

 

( Yalnızlık Türküsü... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 11.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.