Nasıl çiftçi hünerli üretim, deri üretimli kundura ve sürü
beslemekle grup sahipliği, her bir çobanlık mesleklerini birbirine karşılık
düşürmüşse. Karşılık düşenler, birbiri ile değişilen toplum hareketli, bağ
enerjisini ortaya koymuşsa. Toplumun emek gücüne dayalı bu bağ enerjisi
de; bir şarkıcı, bir türkücü, bir
besteci ve bir futbolcu ve bir sanatçıda da, toplumsal bağ enerjisinin dönüşümü
sayesinde bu türden başka aktivitelere dönüşmüştür.
Bu aktiviteler, toplumsal bağ enerjisinin ön görülemeyen
insan yeteneklerini ortaya çıkaran bir enerji dönüşümü ve bir enerji akışlı
yeni bir enerji düzenlenin süreçlerini ortaya koymuştur. Zaten insanın
toplumsal bağ enerjisini ortaya koyma sonrasının içinde hemcinsimiz;
insanlığını keşfetmiştir. İnsanlığı keşfetmenin özünde, unutmamız gerekmekle
bizlere referans değeri olan süreçler vardır. Bunlar geri bağlanım yasası ve
toplumsal bağ enerjisidirler. Toplum sal bağ enerjisi de bir geri besleniş
yasasıdır.
Bunu görmeyen sırıtıklar afaki olaraktan; “maaşım içinde
senin payın kadar olanı istemiyorum. Al senin olsun” derler. Ya da “al ananı da
git” derler. Veya bir tek oyun toplumsal katılımlı enerji bağı içindeki üreten
emekler karşılığı katılımla olduğunu unuturlar.
Sizin o al git dediğiniz o bir oy gereğinde Einstein’dır.
Markoni’dir. Tesla’dır. Fraklin’dir. Pastör’dür vs. Bir oyun üreten iradeli takaslar
birliği olan konsensüsle olduğunu bilmez olan zevzekliklerdir bunlar. Bu
söylemlerle tarihi yapının içinde tuğla çektiklerini de bilmezler. Bilmez
oldukları için bilmez oluğun yuvarlak laflarıyla ”senin oyun senin olsun”
demenin, cahil cesareti içinde olurlar. Aynı kısır mantıkla “al git ananı,
senin yönetme hakkın da senin olsun” denmekle; Atatürkler, İnönüler, Fevzi
Çakmaklar Karabekirler vs. yok olacaktır. Bu nedenle kimin hangi şartlara denk
düşüp düşmeyeceğini bilemeyiz.
Söz gelimi bir uçak üretiminin toplamı içinde entegre olan kişiler
hünerli emekler gücü vardır. Bu tür entegre içinde siz uçağın yükseklik
alçaklık göstergesinin bir parçasını yapmış olun. Bu payınızı tümel durumdan
ayıramazsınız. Ayırırsanız, ayrılan kısım emek gücü ne sizin işinize yarar. Ne
de uçak bunsuz kullanılabilir olacaktır.
Başkasına yaptırırız deme kısır döngüsüne düşmeyin. Kişiden
kasıt grup emek gücü olan sektör emek gücüdür. Kolektif mirastır. Kolektif
miras hem hiç kimsenindir. Hem herkesin. İşte bu nedenle kimse al ananı da git
diyemez. Sektör oluştururuz da olmaz. Sektöre oluş ta tarihi misyonla miras
olup toplum uhdesindedir.
Tarihi misyon oluş bir patenttir. Patent toplumundur.
Toplumun kişiler gibi duygu ve haset ve kini içinde kayırması yanlı ayrımcılığı
yoktur. Bu nedenle toplum tüzelidir. Tüzelik o üretim hareketi birliği içinde
herkesle olan; herkese göre, herkes içindir. Toplumun gücü bu kolektif miraslı patente
göre re organize olur. Bu re organize seni dışlayıp onu kabul ederek olan bir
oluşma değildir.
Zaten kapitalizm denen temel sömürü süreçleri oyununu bu
bilmezlikler üzerine oynayarak sürece El kayralı değişme dönüşmeler mantığı
içindeki rızk, lütuf, ihale, kredi, finansman, bağış, himmet, inayet
yardımlaşma vakıfları vs. dağıtımlarıyla sömürüye başlamıştır.
Kolektif bilinçli, kolektif mirasın tek sahibi; yine haldeki
kolektif toplum. Ve kolektif toplum gücünü oluşan bağ enerjili kişisi emek gücü
katkılardır. Bu entegre içinde keza hava alanını yapan sektör de bu pay üretim
içindeki yadsınamaz yeri tıpkı altimetre üreten emek gücü gibidir. Hava alanını
yapan sektör hava limanını sırtına sarsa, sırta sarılan hava limanı ne sırtına
saranın bir işine yarayacaktır (aç olmasını doyuracaktır). Ne de hava alanı
olmayan bir uçağın işlev olamamakla bir işe yarayacaktır.
İşte uçağı hava alanıyla buluşturup işlevle olması durumu
toplumsal bağ enerjisi le olmaktadır. Siz ananı al git dediğinizde (böyle deme cüreti
bile olamaz) bu işlevsen olacak buluşmaları yok ediyor olmanız demektir. Kişi
toplumda siması ile var değildir. Emeği ile de var değildir. Emek gücüyle
vardır.
Emek gücü kolektiftir. Salatalığı kendi tüketiminizden fazla
oluşla ürettiğiniz zaman bu emek gücüdür. Kolektifliktir. Siz bu fazlalık
üretimle hem kundurayı hem androit telefonu hedeflemişsiniz demektir. Kolektiflik
te buradadır; kolektif bağ enerjisi de buradadır. Birbirine karşılık olan
üretimle yapılan çalışmaya emek gücü denir. Hava alanı bir şeye karşılık emekler
gücü ile yapılır.
Gerek uçağın hava alanıyla; gerekse hava alanının uçakla
karşılaşıp işlevle olması ile dir ki hava alanını yapanların da; uçağın tüm
inşa hareketine katılanların da karınlarının doyması ancak olası olacaktır.
Uçak entegreli üretimi olmayan yapı içinde toplum hava alanı yapmaz. Yapsa bile
toplumsal referans içinde bir karşılığı olmadığı için emekler değişimine konu olamayacağından
hava alanı yapıcısı aç kalır.
İşe yarayan süredurumlar bütünsel üretim gücü içinde ayrışamaz
olukla sentezdir. Toplum sal bağ enerjilidir. Toplumsal güç bağıntılıdır. Böyle
olmakla bütünsel üretim ancak işe yarar ve işlerli olur. Kimi cahil karagözlerin
söylediği, “maaşımdaki kadar payını istemiyorum. Al senin olsun “ diyen bu laf,
sömürü çarkının vaz geçilmez bir müdavimidir. Bizler de bunlar yüzünde bu
haldeyiz. Yani bu kabilden bilmezlikle kolektif üretim hareketleri içinde olan eylemimizin;
hem kendi üzerimizde hem başkaları üzerinde olan bağıntı etkilerini bilmeyen
zıpırlıklarızdır.
Özür dileyerek söylüyorum. Maaşı içinde entegre olan paydan
herhangi bir payın istemeyeni olan bilmezilik, dangalaklıktır. Entegreli üretim
hareketi içinde ayrışmaz emek gücü ile katılımlı olan birine “al ananı da git”
demeyle en ufak bir farkı yoktur. Kendi maaşı içinde cem olan değer, toplumsa
gücün toplumsal bağ enerjisinden kaynaklıdır. Yani üretim hareketi içinde maaşı
değer olukla ortaya konan pay; toplumsal bağ enerjisinin oluşması sonucuna katılan
her bir birim hareketli, bir kelebek etkisidir.
Başlangıç koşullarının biri değişti mi sonuçta ön
görülemeyen değişmeler ortaya çıkar. Sonuç düzenli bir enerji akışıysa,
başlangıç içindeki bu değişme; pek çok düzensizliklerle arıza ve tıkanmalara uğrar.
Şekerin bir sonuç ortaya koyan girişme entegresi içinde 6 karbon 12 hidrojen ve
6 oksijen varsa (ki öyle) siz bir
oksijene kızıp sen kendini al git seni istemiyorum dediğiniz an 5 oksijenli
kalan bu yapı artık şeker değildir.
Bu sizin dışınızda sizden ve sizin bilincinizden bağımsız
olan entegrasyonun kuralıdır. Çıkan oksijenin yerine bir oksijen ilave etmek
zorundasınız. Oysa kolektif entegrasyonlu girişmeye, şekere yeni bir oksijen
ikamesi gibi bakamazsınız. Yani payı istenmeyenin pay kadar pay o maaşa bir
başkasının çalışması olarak konur diyemezsiniz. Kolektif hukuk ve kolektif
miras buna engeldir. Kolektif enerji bağı içinde kolektif hukuk ve kolektif
miras en temel vazgeçilemez katılımlı geri beslenin yasasıdır.
Bunun bir başka karagöz oluş bilmezliği de “ben yaptım oldu”
akıl yoksunluğudur. Konu konuyu açıyor konu içinde çıkılmaz bir genişlemeye
saçılıyor. Bu nedenle bilmezi olan karagözlüklerin saçmalıklarını açıklamayı
burada kesiyorum. Kısaca entegre sürçlerde şekerde dahi bir oksijeni çıkarmakla
karbonun ve hidrojenin; bile şekerin eksik
oluşu karşısında şekeri ortaya koyamayan etkilere neden olmaktadır.
Oysa toplum grup emeği üzerinde de olsa bir kişinin emek
gücüne dahi sözleşme ortaya koyup; ittifakı, hukuku, kolektif ve miraslı
kılmakla toplumsal bağ enerjisini ortaya koyan deklarasyondur. Bu manifesto
içinde payı istenmeyen kişinin; payı çıkıldıktan sonra geriye kalan diğer
sektöre ait paylarda da, ayrışamaz olan bir payı vardır.
Ayrıştığında da hiç kimsenin işine yaramayan (şeker olmayan)
durumla; çevrime ve kullanım olmayan olmayacak bir yapı durum ortada kalır. Kişi
emek gücünün grup gücü olan (grup kolektif ligi olan) bir emek gücü vardır. Ki bu
o özgün üretim dalına ilişkindir. Kişi emek gücünün bir de ittifakı olan (dışta
gruplar-sektörler arası kolektifi olan) emek gücü vardır. Ki bu da farklı kullanım
değeri ürettiren sektör ürünlerinin üretilmesine neden olur.
Yani bu beş oksijen yanındaki bir tek oksijenin; hidrojeni, karbonu
şeker kılma entegrasyonuna neden olur (ürettiren toplumsal bağ enerjisine neden
olur). Bu tarihi ve diyalektik bir bilgi ve bilinçtir. Maaşı içinde istemediği
kişinin payını çıkaran zavallılık geriye kalanın kullanılır olacağını sanmakla
ne sefil, ne toplumsal şuurdan, toplumsal hukuktan, toplumsal manifestodan yoksun
kişiler eliyle; seçme seçilme ve yönetme yönetilme hakkımızın gerçekleştiğinin
farkında mısınız?