Bir kuram bir de kayıp;
Bir sure yetse keşke
tüm ömre
Derlemekle geçti zaman
madem
Düne teyelli yeknesak
umutlar
Bir de bade gözlerinde
işveli edasından
Uzak kalmak adına sevda
masallarında
Üreyen hazan misali
nice kımıltıyı
Taşırken güne
Dünden uzanan yorgun
bir nükteyi de
Sunarken elden ele…
Ne duruyorsun?
Sus’ların gizeminde
mademki teyit edilmiş
Bir acıyım
Hele ki benliğin
sundurmasında
Ha düştü ha düşecek
Ela bir sanrıyım
Hem, kim bilecek bu
deyişleri
Nazenin tınısında
kelamın
Onca bedel ödeyişleri
Üstelik istimlâk
edilmiş lahzasında şiirin
Bir de taş üstünde taş
kalmamışken
Bunca yasta
Hadi tutuver elinden
şirin lehçemin.
Bir de mıhlanmış
gözlerimde
Resmettiğim şu aşkı
mühürlesin evren,
Dediğim ne ise bu güne
kadar
Unutmayı bil ki tek
elzem
Ve dokusunda yüreğin
Bir hücreden mütevellit
olmasa da elem
Doğduğum güne değil
lanetim
Bilakis tutulduğum
güneşin nezaretinde
İçimde saklı onca
kehanetim.
Ser de verdim sır da
Hem de ökçeleri
ulaşmışken benliğin
Ta arş-ı alaya,
Sağır Sultandan al
istersen haberimi
Bir de tuttuğum
güncemde
Aşka dair kelamı
banmışken habire
Özlemin en derinine.
Neyden değil hasretin
tınısı
Kime dair kim bilir
Yetim düşlerin raksında
Yolu düşmüşken
meleklerin
Reşit olmamış aşkıma,
Sabır ihsan eyler Mevla’m
Yoksa nasıl dokunurdum
yüreğin kutsalına?
İçimde ne şer ne
şatafat;
Diril yenilgimde bir de
çocuk kalbimde
En şaşaalı nakarat
Yine bilinmezin
nezdinde
Sunumu olsa da sevginin
diğer ucu,
Gönülden gönle kurulu
bu köprüyü yıkmaya
Söyle kimin yeter gücü?
Allah adına çıktık
madem yola;
Mademki bağlandım ezana
ve aşka yine
Ant içtiğim namusun
Bir diğer adı gözümden
sakındığım
Bağrımda o titrek alev,
Gönül gözümde yanarım
da yanarım
Hem düne hem yarına
çıkmaya
Yetmezken gücüm
Üstelik en susuz
vahayım
Susamaya değilken
özlemim
Sadece hayata
direndiğim.