Çok yakın zamanda yine tarım işçilerini taşıyan bir traktörün devrilmesi
sonucunda yedi tarım işçisi hayatını kaybetti, bir o kadarı da ağır
yaralandı... Zaman zaman ülkemizde böyle vurdum duymazlık kokan olaylar
yaşanıyor.
Edindiğimiz bilgilere göre tarım işçilerinin günlük yevmiyeleri yaklaşık elli
altmış lira civarında. Yani arkadaşlar boğaz tokluğuna çalışıyorlar da
denilebilir. Büyük çoğunluğunun sigortası yok, aslında geçici olarak çalışsalar
da iş verenin vicdani davranıp sigortalarını yaptırması lazım, ama neredeeee!
Sigorta demek tarla sahibine ekstra maliyet demek, o zaman da ürünün fiyatı
artıyor ve pazarlanması ona göre zora giriyor...
İnsan neden mevsimlik işlerde çalışır, hem de anne, baba ve çocuklar, ailecek?
Hiç bir elle tutulur meslekleri olmadığı için, ancak geçimlerini böyle temin
etme yoluna gitmektedirler. Çocuklarında büyük çoğunluğu yasal olarak
belirlenmiş yaş sınırının altında... O tarla sahibi suç işliyor haliyle böyle
davranarak. Ama kime ne söylüyorsunuz ki? Amiyane tabir ile ''Adın nedir Reşit
sen söyle sen işit.'' vaziyet böyle...
Bu işçilerin barınma yerleri de çok ilkel tahmin edersiniz ki... Bir tanesi
hastalanacak olsa, aspirin gibi, gribin gibi basit ilaçlar ile kendilerini
tedavi etmeye çalışıyorlar. Çok ağır rahatsızlıkları var ise de işverenin
insafına ve himmetine kalmış işleri... İşçilerin büyük çoğunluğu Güneydoğu
kökenli vatandaşlarımızdan. Tabi ki teröre bulaşmayıp da geçimlerini temin
etmek için çabalayıp çalışmak güzel ancak, hayatları da pamuk ipliğine bağlı...
Başlarına her an her şey gelebilecek konumdalar.
Burada bir akademisyen Sidar Çınara kulak kabartalım. ''Mevsimlik tarım
işçilerinin çalışma ilişkileri,'elçi' veya 'dayıbaşı' olarak adlandırılan
aracılar ve işverenlerden oluşmaktadır. Bu üçlü çalışma ilişkisi tamamen
enformel bir zeminde gerçekleşir. İşverenler, işçilere karşı hiçbir sorumluluğu
üstlenmek zorunda değildir. Barınmaları için yer göstermek, işçiler için
yaptıkları tek şeydir. Bunu yapmakta ki amaçları da işçilerin çalışacağı
bahçelere hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlamaktır. Mevsimlik tarım
işçisi-işveren ilişkisi, yürürlükteki İş Kanunu kapsamı içinde
değerlendirilemez. Dolayısıyla, amacı işçiyi korumak olmayan Borçlar Kanunu'na
devredilir. Ancak, gerek Borçlar Kanunu ve gerekse İş Kanunu mevsimlik tarım
işçilerinin özgün sorunlarına yönelik düzenlemeler içermemektedir. Örneğin,
işçilerin barınma sorunları vardır. Bu sorun aile boyu göç etme eğilimleri
nedeniyle yaşlıların, bebeklerin, küçük çocukların, işçilerle birlikte göç
etmesi ile daha ciddi bir boyut kazanmaktadır. Oysa, hem Borçlar Kanunu hem de
İş Kanunu mevcut durumları ile bunları düzenlemekten uzaktır.''
ILO NEDİR?
''Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Birleşmiş Milletler sistemi içinde
uzmanlaşmış bir uluslararası kurumdur. ILO'ya devletler üye olur. Bazı
kişilerin zannettiklerinin aksine, ILO bir işçi kuruluşu değildir. Tarım
İşçilerinin Dernek Kurma ve Birleşme Haklarına İlişkin 11 Sayılı Sözleşme. Bu
sözleşme, tarımda çalışan herkesin örgütlenme hakkının tanınmasını
öngörmektedir.Türkiye'de diğer işçilerin örgütlenmede karşılaştıkları sorunlar
tarımda çalışanlar için de geçerlidir. Tarım ve orman işçilerinin İş Yasası
kapsamında bulunmaması, bu iş kolundaki işçilerin örgütlenmesini daha da
zorlaştırmaktadır. 87 ve 98 sayılı Sözleşmeler konusundaki eleştiriler, 11
sayılı Sözleşme için de geçerlidir.'' Örgütlenmiş tarım işçileri her zaman
işveren karşısında daha dik duracak ve hak arama konusunda da daha gayretli
olacaklardır...
Bu işlerin düzene girmesi ve daha az kazaların yaşanması için sıkı bir denetim
mekanizmasının devlet tarafından hayata geçirilmesi gerekmektedir. Tabi ki
hayatını kaybedenler Allah'ın takdiri yalnız önlemlerimizi de alıp bu kazaların
acı sonuçlarını en aza indirmeye çalışmak da hem insanların görevi hem de
insanlığımızın gereği olmalı. Hayat her şeye rağmen yaşamaya değer, o zaman
değerini bilerek hareket etmeli... Hepinize en derin sevgi ve saygılar...