Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 28.08.2017
Okunma Sayısı : 2457
Yorum Sayısı : 2


Daire Başkanımız Ferit bey tarafından çok güzel karşılandım. Olanları anlattım, kısa sürede
çözeceğini söyledi. Görevimin başına döndüğümde Müdür bey tarafından yetkilerim alınmıştı.
Personelin odama gelmesini bile yasaklamıştı. Buna rağmen Memur arkadaşlar yine de yanıma
gidip geliyordu. Bense Daire Başkanının talimatı ile sessizliğimi koruyordum.

Günler geçiyor, ama hiç bir sonuç çıkmıyordu. Bir ay sonra durumu Başkana telefonla sordum,
yine çözüleceğini söylüyor, gerçekten de bir şeyler yapmak için elinden geldiğince gayret
gösteriyordu. Bir müddet sonra Müdürlüğümüze yardımcısını gönderdi, anladığım kadarı ile
bu bir ön incelemeydi. Daire Başkan yardımcısı Müdür bey ve ben dahil bir çok personelle
ikili görüşmeler yapıp, bir hafta sonra ayrıldı. Yine sessiz bir dönem başladı.

Ancak aldığım duyumlardan Müdür beyin boş durmadığını, benimle ilgili sürekli Başmüdürlüğe
yazılar yazdığını, telefonla görüşmeler yaptığını öğrendim. Yine de sustum...

Daire başkanının gidişinden bir ay sonra görevlendirilen Başmüfettiş, yaklaşık bir ay süren
soruşturmasında  yine ben ve Müdür bey dahil hemen Personelin tümünü teker teker dinledi
ve raporunu yazıp savunmalarımızı aldıktan sonra o da Müdürlüğümüzden ayrıldı. Yeniden
sessiz bir döneme girdik.

Tam iki ay daha böyle geçti. İzmir'e bahar gelmişti. Personel beni de dahil ettikleri bir
bahar pikniği düzenledi. Gelmemin doğru olmayacağını söylediysemde, çok ısrar edilince
onları kıramadım. Pikniğe gideceğimiz Cumartesi gününün arefesinde, Cuma akşamı mesai
bitimine doğru makam telefonum çaldı. Hemen sesini aldım, arayan başkandı.

-Buyurun Başkanım 
-Fikret nasılsın yavrum?
-İyiyim efendim, siz?
-Bende iyiyim işte, bildiğin gibi.
-Bir emriniz var mı efendim?
-Şey yavrum...
-Kötü bir şey var sanırım.
-Hakkınızda hayırlısı olsun Fikret
-Büyük mü sıkıntı başkanım?
-Evet yavrum, biz Müfettiş Raporu doğrultusunda Yüksek Disiplin Kurulu Kararı ile Müdür 
beyi görevden aldık, ancak tebliğ edemeden siyasiler girdi araya ve maalesef iş tersine döndü.

-Yani?

-Yani sen, Avni bey ve iki şef arkadaşınız görevden alındı.
-Ya Müdür bey?
-O duruyor şimdilik.
-Peki ne olacak başkanım.
-Yapacak bir şey yok, sana yeni görevinde başarılar dilemekten başka.
-Neresi efendim?
-Onu Pazartesi günü tebliğ edecekler size, sanırım Başmüdürlüğünüz Personel Müdürü oraya 
geliyor.

-Peki efendim ne diyeyim, çabalarınız için teşekkür ederim. Yalnız keşke Müdür beyi de alsalardı,
hiç değilse şu personel bir nefes alsaydı.
-Orası belli olmaz Fikret.
-Hayırlısı efendim, tekrar teşekkür ederim.

"Türkiyede siyasetin bürokrasi üzerindeki etkisi, zaman zaman taraflı tutumu, hemen her dönem
yaşanmıştır. Sağ olsun, sol olsun hangi iktidar döneminde olursa olsun bu sorun her zaman karşımıza
çıkmıştır. Her gelen iktidarın devlet kadrolarına kendi yandaşlarını yerleştirmeleri, makam,
mevki sahibi yapmaları bir yana, tayin, yer değiştirme, görevden almalar bile Millet vekilleri
ya da diğer siyasiler tarafından yönetilmektedir. Böylelikle devlet daireleri, Personel Yönetimi 
ilkeleri, liyakat, eşitlik bir tarafa bırakılarak yeteneğe, dürüstlüğe, çalışkanlığa bakılmadan,
siyasi gücü olanın, işini yaptırabilenlerin hüküm sürdüğü kurumlar haline getirilmiştir."

"İşler böyle olunca, devlet dairelerinin sözlük tanımlarında espirili yanıtlar bulabilirsiniz;
Devlet Dairesi: kahverengi veya gri tonlarda boya kullanılmış kallavi binalar ve karınca yuvası 
kadar meşgul gözüken ama her zaman bugün gidip yarın yine gelmemiz şart koşulan mekanlar. 
tozlu dosya rafları ve sakız çiğneyen memurlar arasında bir sonraki devrin hayallerini kurarak 
kuyruklarda beklediğimiz kapılar. (Kaynak ekşi sözlük), sözlüklerde buna benzer çeşitli tanımlar 
bulabilirsiniz, hatta daha ilerisini...

Yıllar önce bir denetleme, inceleme görevi için İstanbul Eğitim Merkezimizden üç arkadaşla 
birlikte Doğu Karadeniz İl ve İlçelerini dolaşıyorduk. Bir İlçenin Merkez Müdürlüğüne geldiğimizde, 
Müdürün bina dışında durduğunu gördük.

-Merhaba Müdür bey biz İstanbul Eğitim Merkezinden görevli geliyoruz.
-Hoş geldiniz, bekliyordum sizi, ancak bugün geleceğinizi bilmiyordum.
-Evet planımızda bugün sizin ilçeniz yoktu aslında, ama yakında bir yerdeyken, aradan çıkaralım
dedik. Hayırdır bir yere mi gidiyordunuz?
-Hayır, bir yere gittiğim falan yok, ama inanmayacaksınız koltuğumda oturtmuyorlar, iş yaptırmıyorlar.
-Kim?
-Kim olacak, siyasiler, Millet vekilleri.
-Nasıl yani?
-Beyim, inanmayacaksınız dedim ya, "Bir memurun sandalyesi pencerenin önündeymiş, ceryan 
yapıyormuş, hasta olacakmış" bunun için bile yerini değiştir diyerek Millet vekili arıyor.
-Anladık Müdür bey, işiniz çok zor desenize.
-Sormayın...

Mehmet Fikret ÜNALAN
Yüz otuz üçüncü bölümün sonu

( Bin Dokuz Yüz Seksene Doğru (Yüz Otuz Üçüncü Bölüm) başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 28.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.