Ah Filistin, Ah… Müslüman’ın ihlas sınavında takva sahibine müthiş bir sınav yeri…İbrahim(as)’dan Peygamberimize(sav) kadar gelen tüm peygamberler bu diyarda yaşamış ve hepsinin soyu İbrani-Yahudi ırkından gelme, İshak(as) soyudur. Yahudiler her dönemde yaşadıkları altın çağının ardından Allah’ın verdiklerine nankörlük ettiklerinden dolayı uzun asırlar boyunca hep zülüm gören kavim olmuşlar. En son Hitler dönemi olan ikinci dünya savaşı sırasında soykırıma tabi tutulmuşlar. Kıyamete kadar Allah’ın gazabına uğrayan kavimdir aynı zamanda (Fatiha süresinin son ayetinde bu anılarak, her kılınan rekatta bu gazabı zikir ederiz bir Müslüman olarak). Allah Yahudileri ve Yahudi gibi yaşayanları lanetlemiştir. Irkçıdırlar. Kendi ırkından başkasını kendi dininden saymazlar. Onlara dindar kardeşim diye de asla yakınlık beslemezler de… 


Allah neden bu zalim topluma cinayetler işlemesine izin veriyor sorusu sorulmamalıdır. Çünkü dünyada insan yaşarken ne amel işliyorsa, ne ile meşgulse onun sınavıdır ve iki dünyada da karşılığını bulacaktır Allah’ın izniyle. Ancak, Filistin halkı İslam’ı ölçekte bilinçli yaşama potansiyeline de sahip değil. Nasıl olsunlar ki, elinde ne silahı var, ne zenginlik, ne de emniyet içinde yaşayacağı bir yurtları var. Birkaç yıldır yükselen yüksekçe beton duvarlar, nerdeyse 5-6 metre beton duvarlar, mülteci kamplarını doğal hapishane şekline dönüştürmüş durumda. Mülteci kamplarından dışarı çıkmak, Kudüs’ten çevre yerleşim yerlerine gitmek hep vize, sıkı kontrol gerektiriyor, sorgusu ahiret suali gibi. Filistinli hep özgürlük için mücadele ediyor. Çöl dönmüş topraklarında nereden yiyecek bulup da doyacağını araştırıyor, daima. Bir yandan İsrail devletinin yıldıran baskısı, diğer yanda özgürlük arayışı ve devlet olma sancısı; kısacası sınavları çok zorlu… 


Filistinli olup da, para uğruna-dünyalık uğruna evlerini çok yüksek ücretle satıp, başka ülkelere giden zenginleri de var. Filistin devletine, özgürlüğüne ihanet eden kendi içinde yaşayan insan şeytanları da var. Kudüs’ün Müslüman bölgesini dünyalık ile ele geçirmeye çalışan bir Yahudi art niyeti var. Zeytindağı, Kudüsün doğusunda Müslüman bölgesidir, Selman-ı Farisi, Hz Rabiatül Adeviye, İslam inancına göre İsa(as)’ın semaya yükseldiği yer bu bölge içinde kalır. Camiler var. Tertemiz ve oldukça modern bir yerleşim yeri. Buradan Mescid-i Aksa’yı seyrettiğinizde üç dinin mezarlıklarını izleyebilirsiniz. Bu görüntü bir vadiyi andırır ve sırasıya, Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman mezarlığını takip ederek gözleriniz Mescide ulaşır. Buradaki evleri Yahudiler, parayla alamadıklarını asker zoruyla, Filistiniyi yıldırmayla içinden çıkarıyor ve evinden, barkından ediyor. Tıpkı aslanın avını avlarken diğer hayvanların can havliyle kaçtıkları gibi bu manzaralar. Kudüs üç dinin yaşandığı özerk bir şehir olmasına rağmen Yahudiler çaktırmadan kendilerinin olmasını, burayı resmen başkent yapabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Sanki onların şehriymiş gibi hak iddiasındalar. 


Filistinli rehber bizden rica ediyor, “ Ne olur parası olan kardeşimiz burayı ziyaret etsin. İsrail öyle bir oyun oynuyor ki, terör süsüyle buraya Müslüman’ların turistik ziyaretlerini baltalamaya çalışıyor. Eğer buraya Müslüman ziyareti artarsa Yahudiler buranın Müslümanlar tarafından yalnız bırakılmadığını anlarlar ve Yahudiler art niyetle yaptıklarından, korkarak geri adım atarlar. Biz sizden ne silah ne de yiyecek istiyoruz, yalnız olmadığımızı anlaşılması için, Yahudi’lerin kalbine korku yayabilmek için, burayı ziyaret ediniz.” 


Gerçekten, sınırdan geçip İsrail’e girmek hayli zor, sorgusu sıkıntı veriyor. Orada yaşayan kişiler neyse de, biz gibi gelenleri de içeri sokmamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Sualleri öyle aşağılayıcı ki… Filistin şehirlerinde alt yapı, su, elektrik kısacası tüm belediyecilik ve hastane işlerini de İsrail üstlenmiş. Yağmur yağdığında her taraf çamur, pis sular sokaklara taşıyor. Biz oradayken yağmur yağdı ve El-Halil şehrinin yağmur sonrası manzarası içler acısıydı. Bizim Müslüman olduğumuzu anlayan oranın satıcıları, mallarını illaki almaları ve bol bahşiş vermeleri yönünde ısrar ediyorlar. Aslında nasıl davranacağımızı şaşırdık. Öylesi duygusaldık ki… Görüntü içler acısı ama biz bu şekilde yardım etmek yerine aramızda para topladık ve ilgili yerlere ulaştırdık. 


“Allah intikamını bir zalim ile alır ve sonra o zalimi yok eder!” burada zalim var. Allah’a gereği gibi inanmayan Filistinlilerden intikamını alıyor, samimi olanların ise imanı güçleniyor. Gerçek iman ile müşerref oluyorlar. Yokluğu tanıyorlar. Dünyaya değil Allah’ın yoluna yöneliyorlar. Sanki Filistin İslam’ın yayılışında Mekke dönemimdeki İslam’ın portelerini sergiliyor. Küfüre kılıç çekmeyen ve zulme imanla göğüs geren samimi bir görüntü var. 


Günümüzde umre niyetiyle kutsal topraklara çokça insanların ziyaret etmesi etkileyici gerçekten ama unutulmamalı ki Kudüs’te Allah’ın kutsal saydığı üç haram bölgesinden birisidir. Abdulmuttalip’in Ebrehe’ye dediği gibi “Ben kendi malımdan sorumluyum ve onu istiyorum. Kabe’nin sahibi elbette koruyacaktır mülkünü…” dediği yerdir Mescid-i Aksa. Allah elbette koruyacaktır evini ama biz Müslümanlar olarak ne yapıyoruz bu konuda? Burası sadece Filistin halkının tek başına koruyacağı yer değil, tüm Müslümanlar ellerini taşın altına koymaları gereken bir yer. Gazze şehri her bombalandığında, Kudüs’te olaylar vuku bulduğunda, Filistinli çocuklar taş attığında ya da öldürüldüğünde dünya Müslümanları ayağa kalkıyor ve çözümler aranıyor. Sanki bir şeyler bitecekmiş gibi şahlanan at kısa süre sonra dizginleniyor ve aynı tas aynı hamam şiddete dönen hayat’a devam ediliyor. Her silkinmeden sonra Yahudi yerleşimleri hızla büyüyor ve orada yaşayan Filistinlinin çilesi ve acısı daha içler acısı, kangren oluyor. Tıpkı Arakan’da, Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Karabağ’da, Keşmir’de… Dünyanın neresinde Müslüman yaşıyor ve savunmasız, acizse; pisi pisine ölüyor, yerinden yurdundan ediliyor, adeta Bir Müslümanın dünyada yaşama hakkı verilmiyor. Günü birlik çözümler, susmalar; zalimin iştahını sona erdirmiyor, kalıcı çözüm sağlanmıyor, maalesef!


Birileri bu senaryoya kanıyor ama Allah’ı kimse kandıramaz asla… Vicdanımız rahat olsun diye gönderdiğimiz para ve yardımların bir tesiri yok oralarda… Biz keyif yaparken, her lükse sadık yaşarken, burada yaşayan kardeşlerimiz, her an ölümü hissediyor ve Allah’tan yardım istiyor, dularıyla… Diyor ki, “İnna lillah ve inna ileyhi raciun!, Allah’a aidiz ve ona döneceğiz!” ... Bir bakmışsınız, denizin kenarında yaşına gelmemiş bir çocuk ölüsü, dalgaların vuruşuyla boğuşuyor. Bir bakmışsınız toplu katliama maruz kalarak, üst üste yığılmış Müslüman cesetleri sergileniyor dünya kamuoyuna! Ne öldüren doyuyor öldürmeye ne de bu ölümü gören diğer Müslümanlar’da bir uyanma oluyor. Gecenin bir yerinde, çalsın sazlar, oynasın kızlar!  Deniz kenarında yüzsün, umursamadan insanlar! Biz aşkı keşfedelim yakamoz altında, günah şehri insanları olarak! Ama nereye kadar, biz aklımızı başıma almazsak, Allah yine uyaracak bizi, depremle, sellerle, yangınlarla, açlıkla… Gerçi, bu felaketler bile o kadar çabuk unutuluyor ki, hayat kaldığı yerden aynı şer hızıyla devam ediyor. Allah sonumuzu hayır etsin, Amin! 


Gelecek kurban bayramınızı en kalbi duygularla kutlarken, o kurban edilenin ilahi feyzinden ders alıp, aklımızı başımıza almayı Rabbim bize ilham etsin inşallah… Kardeşiliği, birbirimize gelip gitmeyi, hal hatır sormayı, bu bayramla vesile kılsın. Unuttuklarımızı hatırlayalım, inşallah! Büyüklerimin elinden, küçüklerimin gözlerinde öperim derdik ya eskiden mektuplarda, yine öyle diyerek yazıma son vereyim. Selam ve dua ile…


Saffet Kuramaz  

( Kurban Bayramınızı Kutlarken başlıklı yazı safdeha tarafından 31.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.