Bir zamanlar bir yerde,
Uzak Güney ilinde
Varmış zengin bir ümmet
Altınmış en güzel nimet
Zengin eşraf kutsalmış
Etrafa korku salmış
Kim biat etmez ise
Başın almak helalmiş
Bir gün bir delikanlı
Koşarak şehre girmiş
Kundurası altından
Libası zümrüt imiş
Bunu gören ahali
Toplanmış ki başına
Delikanlı gülerek
Bakmış bir etrafına
Azizler efendiler
Sıvazlamış sırtını
Bin bir türlü minnetle
Anlamışlar sırrını
Demişler yarın çok geç
Ölümlerden ölüm seç
Nerededir o büyük yar
Gidelim hep beraber
Delikanlı düşmüş yola
Ahali arkasında
Varmışlar denen yere
Dizilmişler sıraya
Bakın demiş delikanlı
Bu yar altınla dolu
Kim atlarsa oraya
Zengindir hayat boyu
Bu ıssız garip yarda
Keçiler karanlıkta
Cin gibi görünmüşler
Gözlerine bakınca
Beş koyun üç keçisi
Çobanmış asıl bekçi
Demiş son saat zahir
Dağıldı koca sürü
Çoban kalkmış ayağa
Dalmışken yeni uykuya
Bağırmış yara doğru
Mahşer mi bu acaba
Dura kalmış taş gibi
Gördüğü rüyamı ki
Kara kara gölgeler
İnsan mı hayal mı ki
Bir kaç adım daha atmış
O korkunç yara varmış
Sıradaki insanlara
Öylece baka kalmış
Delikanlı tok sesnen
Bedellidir bu gerçekten
Kim altınla dönerse
Hakkımı versin hemen
Yardan düşenler şaşkın
Her yer kıpkızıl altın
Ama dur dahası var
Yardan sonra yine yar
Kimse hakkın razı değil
Öbür yar zümrüt safir
Birazda ondan olsun
Gülsün artık bu fakir
Birden boşalmış tepe
Çoban gitmiş evine
Dedesi seher vakti
İstiğfardaymış yine
Dede demiş bak hele
Neler gördüm ben gece
Yardan düştü tüm şehir
Dönen yok mu geriye?
Dede gülmüş haline
Bak demiş evlat hele
O yar nedir bildin mi
Elini koyup göğsüne
Şurada atan şeye
Yemin olsun üstüne
O gördüğün düş değil
Dünyanın aslı böyle
O yara düşen kişi
Kaybetmiştir gelişi
Kimse etmez insanın
Kendine ettiği işi
Hal böyledir burada
Dünya denen yalanda
Sen sen ol Hakkı gözet
Çoğunluğa aldırma
Ümit SEYHAN